Çocuk Koruma ve Bakım Hizmetleri Program Başkanı Öğr. Gör. Barış Tuncer, yanlış yaptığında çocuğa verilen cezanın doğru davranışı değil yakalanmamayı öğreteceğini söyleyerek “Çocuk cezalandırıldığı sürece davranışı yapmaz ancak fırsat bulur bulmaz yapacaktır. Ceza uygulanan çocuk yaptığının bedelini ödediğini düşünerek doğru, istenen davranışı öğrenmez” dedi.
Çocukların gelişiminde yeni bilgi ve beceriler kazanmaları kadar olumlu davranışlar edinmiş bireyler olarak yetişmeleri de önem taşıyor. Her anne-baba çocuklarının genel insani ve toplumsal değerler açısından erdemli bireyler olarak yetişmelerini ister. Bu amaçla ebeveynler çocuklarının olumsuz davranışlarını cezalandırma ile önleme, düzeltme yoluna gidebiliyorlar. Peki çocukların istenen davranışlara sahip olmalarında cezalandırma doğru bir yöntem mi? Fiziksel ya da davranışsal ceza çocuklarda olumlu etkilere mi yol açıyor, yoksa daha başka sorunlara mı neden oluyor?
“CEZA DAVRANIŞI İSTENEN YÖNDE DEĞİŞTİRMEZ”
Altınbaş Üniversitesi Çocuk Koruma ve Bakım Hizmetleri Program Başkanı Öğr. Gör. Barış Tuncer, cezalandırmanın çocuk gelişimi açısından kesinlikle doğru olmayan ve kullanılması istenmeyen bir davranış kontrol tekniği olduğunu belirtti.
Cezanın istenmeyen davranışı ortadan kaldırmayacağını sadece uygulandığı sürece sorunlu davranışı bastıracağını söyleyen Tuncer, “Çocuk cezalandırıldığı sürece davranışı yapmaz ancak fırsat bulur bulmaz yapacaktır. Ceza, davranışı yapmamayı değil yakalanmamayı öğretir ve ceza uygulanan çocuk yaptığının bedelini ödediğini düşünerek doğru, istenen davranışı öğrenmez” diye konuştu.
İstenmeyen davranışı engellemeye yönelik olarak verilen cezanın çoğunlukla başka bir istenmeyen davranışı doğurduğunu vurgulayan Barış Tuncer, “Ceza başkalarına acı vermeyi meşrulaştırır. Davranışı istenen yönde değiştirmez. Ayrıca ceza çocuğun istenen bazı davranışlarını da ortadan kaldırabilir. Derslerden düşük not için cezalandırılan çocuk, ödevlerini yapmamaya, dersleri dinlememeye hatta okuldan kaçmaya başlayabilir. Derslere, okula ve eğitime karşı olumsuz bir tutum geliştirebilir. Ceza, cezalandırılan çocukta ceza uygulayan kişiye ve ortamdaki diğer uyarıcılara karşı olumsuz duygular ve tepkiler yerleşmesine neden olur” ifadelerini kullandı.
“BEDEN İYİLEŞİR AMA RUHSAL ETKİLER YAŞAM BOYU DEVAM EDER”
Çocuklara uygulanan şiddet ya da fiziksel cezanın, düşük özgüven, düşük özsaygı, depresyon, kaygı, yeme bozuklukları, panik bozukluk, intihar teşebbüsleri gibi psikiyatrik bozukluklara sebep olabileceği konusunda da ebeveynleri uyaran Barış Tuncer, “Yapılan bir araştırmada, çocukluklarında fiziksel istismara maruz kalan yetişkinlerin yüzde 80’ninde psikiyatrik bir bozukluk tespit edilmiştir. Fiziksel cezanın çocuğun bedenindeki etkileri iyileşebilir. Ancak çocuğun ruhunda, kişiliğinde yarattığı etkiler yaşam boyu devam edecektir” diye konuştu.
CEZA VERMEK YERİNE NE YAPMALI?
“Ceza çocuğa ne yapmaması gerektiğini gösterir ancak ne yapması gerektiğini öğretmez” diyen Altınbaş Üniversitesi Çocuk Koruma ve Bakım Hizmetleri Program Başkanı Öğr. Gör. Barış Tuncer, anne babalar için şu tavsiyeleri paylaştı:
“Çocuklarda istenmeyen davranışın neden ortaya çıktığı gerçekçi bir biçimde anlaşılmaya çalışılmalıdır. Bu davranışın neden istenilmediği, yaş ve gelişim düzeyine uygun bir biçimde çocuğa anlatılmalıdır. Çocuğun sürekli hatalı, olumsuz davranışlarına odaklanmak yerine, istenen olumlu davranışları vurgulanmalı ve pekiştirilmelidir. Evdeki kurallar net olmalı, çocuğa açıklanmalı ve tutarlı bir şekilde uygulanmalıdır. Kendisi ile ilgili kararlarda çocuğun düşünceleri, görüşleri mutlaka sorulmalıdır. Anne-babalar çocuklarını hem denetlemeli hem de ihtiyaçlarına karşı duyarlı olmalıdır. Çocuğun uyması gereken kurallar önceden belirlenmeli, uyulmayan kurallara karşı yaptırımlar uygulanmalıdır.
“Cezalandırma yerine öncelikle çocuğun davranışı neden yaptığı anlamaya çalışılmalı ve sakinlik korunmalı. Ebeveynler; çocuğun istenmeyen davranışını görmezden gelerek istenen davranışı pekiştirebilirler. Böylelikle çocuk hangi davranışlarının istenilir olduğunu öğrenecektir. Ergenlik dönemindeki bir genci, eve geç geldiği zaman görmezden gelmek, eve erken geldiği zaman fazladan harçlık vermek gibi. Ağlayarak istediklerini yaptırmaya çalışan bir çocuğun davranışını görmezden gelmek ve ağladığı zaman istediklerini yapmamak da buna örnek verilebilir.
“İstenmeyen davranış çocuğun gelişim döneminin bir özelliği ise, çocuğun dönemi atlatmasını sabırla beklemek gerekir. 2 yaşındaki çocukların çok inatçı olması, ergenlik döneminde görülen asilik, fevrilik, duygusal dalgalanmalar gelişim dönemlerinin bir özelliğidir ve yapılması gereken çocuğun dönemi atlatmasını sabırla beklemektir. İstenmeyen davranışı gösteren çocuk bulunduğu ortamdan uzaklaştırılarak bir süre için davranışı üzerine düşünmesi ve daha sonra geri gelerek bu davranışı üzerinde konuşması istenebilir. Bu uygulama çocuğu bir yere kapatmak veya çok uzun süre bekletmek şeklinde yapılmamalıdır. Kısa bir süre için çocuk, başka bir ortama alınarak davranışını sorgulaması, kendisiyle yüzleşmesinin sağlanması etkili olacaktır.”
(Doğan Haber AJansı,07.01.2020)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN