Türkiye 27 Aralık 1939’da yaklaşık 33 bin kişinin öldüğü Erzincan depreminden sonraki en büyük felaketi yaşadı, yaşıyor… Yıkıldık, acılar içindeyiz, yastayız…
Maraş Pazarcık’ta 6 Şubat sabahı saat 04.17 sıralarında yaşanan 7.7 ve ardından öğle saatlerinde, saat 13.30 gibi yaşanan Elbistan merkezli 7.6 şiddetindeki ikinci depremle sarsıldı Adana’dan, Hatay’dan Maraş’a, Malatya’ya doğru uzanan bölgemiz… Bölgedeki Gaziantep, Urfa, Diyarbakır, tüm iller etkilendi… Doğu Anadolu fay hattı hortlamıştı ve binlerce insan enkaz altında kaldı…
Düşünsenize art arda yaşanan kamu binalarının bile yıkıldığı iki büyük deprem… Depremin merkez üssü Elbistan’da her yer yıkılmış… Pazarcık’a ulaşılamıyor… Bugün ikinci günde artık ortaya çıkan bir gerçek var ki; en büyük yıkımın yaşandığı yerlerden biri de Hatay… Ve depremle birlikte en büyük zorluk, soğuk, ayaz ve kış koşulları…
Ne depreme, ne de deprem sonrasına hazırlıklı olmadığımız bu büyük bölgesel depremle ortaya çıktı ki; binlerce insan ikinci günde dondurucu soğuk altında, aç, susuz enkaz altında… Üstündekiler de onlardan farklı değil. Ne içinde oturacakları arabalarına yakıt alabiliyorlar, ne yiyecek yemek bulabiliyorlar… Bir kuru ekmeğe bile muhtaçlar…
Yollar kapalı olduğu için yardımlar ulaşamıyor. Gözlerimiz dünyanın her yerine koşup, yardım yağdıran, çadırlar kuran Kızılay, AFAD ekiplerini aradı hep…
Kısacası üzücü ve çok acı ki deprem bölgesinde insanlar -4-5 derecedeki kar-kış koşullarında çaresiz, bekledikleri arama, kurtarma, barınma, ısınma vs. koşullarından yoksunlar… Sarıldıkları battaniyeler, yaktıkları ateşler başında, enkaz altındaki yakınları için hiçbir şey yapamamanın, yardım alamamanın acısını yaşıyorlar.
Bir milli felaket yaşıyoruz 85 milyon olarak, yollar kapalı olduğu için insanlar bölgeye ulaşmakta zorlanıyor. Enkazın altında kalanlar organizasyon eksikliği sonucu, zamanında yardıma ulaşamadıkları gibi şimdi de hipotermi sorunuyla karşı karşıya…
YIKILDIK, YASTAYIZ, ACILAR içindeyiz, YÜREĞİMİZ YANIYOR… Televizyonlarımızın başında hiçbir şey yapamamanın acısını yaşıyoruz…
Evet maalesef bölgede büyük bir trajedi yaşanıyor…
AFAD Deprem Risk Azaltma Müdürü Orhan Tatar’ın ikinci gün, yani 7 Şubat 2023 saat 9.37 itibariyle yaptığı açıklamaya göre; şu ana kadar ölü sayısı 3.380, yaralı 20.426, yıkıldığı ihbarı gelen 11.302 binadan yıkıldığı teyit edilebilen 5.775…
Artçı sarsıntılar sürüyor… Vatandaş yardım gelmemesinden yakınıyor…
Yani bu verilen rakamlar buzdağının görünen yüzü.
Koordinasyon eksikliği olduğu, profesyonel ekiplerin anında bölgeye ulaştırılmadığı ve ciddi bir kurtarma çalışmasının yapılmadığı görülürken Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin’in 60 bin nüfuslu bir ilçenin yarısının yıkıldığını, insanların enkaz altında kaldığını söylemesi bunun en büyük kanıtı… Ve hiçbir şey yapılamıyor…
Hiçbir şey yapılmaması, yapılamaması ACI, ÇOK BÜYÜK ACI…
En büyük acı da devletin deprem bölgesine zamanında yardıma koşamaması, yardım yağmaması… Yani organizasyon eksikliği…
Bakın; bu konuda dünyanın sayılı ve en büyük tecrübeli ekibi MADENCİLER… Ve deprem olur olmaz bölgeye en başta ulaştırılması gereken ekip onlar… Ama maalesef onları deprem bölgesinde göremedik…
Neden mi?
Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz iki gündür madencileri bölgeye götürmek için uğraşıyor… En son dün akşam madencilerin uçakla değil, karayoluyla gönderilebileceği (düşünsenize 12-15 saat sonra ancak bölgeye ulaşacaklardı) belirtilmişti…
Niye ki?
Çünkü uçaklar dolu… Battaniye taşıyor, yanıtı verilmiş…
Vay vay, öncelik enkaz altındaki insanı kurtarmak değil mi?
Battaniye taşımak! İnsanları kurtaracak profesyonel arama-kurtarma ekiplerine öncelik vermek yerine!
Ne treji komik, ne büyük acı, ne büyük akıl durması…
Oysa binlerce madenci ilk andan itibaren bölgeye öncelikle, kurtarmada kullanılacak alet-edevatla sevk edilebilirdi…
Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın kahredici, iç karartıcı çabaları sonunda sonuç verdi, verdi ama… Depremden, soğuk, ayaz, kar altında yaşanan 30 saat sonra bölgeye Esenboğa’dan uçakla gönderiliyor madenciler…
Yetkililer, depremin büyüklüğünün farkında değil miydi acaba? O zaman o koltuklarda ne işleri var ki?
Evet profesyonel madencilerimiz ne zaman ulaşır, arama-kurtarma görevine başlarlar bilmiyoruz, ama halen soğuktan insanlar hayatlarını kaybediyorlar…
Yavuzyılmaz’a göre; Hatay yolundaki madenciler, deprem bölgesine vardıklarında, depremden maalesef 30-35 saat sonra ancak “mucizeleri” kollayacaklar…
Umarız tüm Türkiye’yi mutlu edecek “mucizeleri” bol olur…
Haydi yolları açın, yardımların, yardım tırlarının gitmesini sağlayın, ne duruyorsunuz ulusal seferberlik ilan edin, yardıma koşun, koşalım… Emin olun bu ülkenin vatandaşı topyekün yardıma koşar… Ki biz de UMUT VAKFI OLARAK YARDIMA HAZIRIZ…
GEÇMİŞ OLSUN EY HALKIM, KAYBETTİĞİNİZ İNSANLARINIZ, İNSANLARIMIZ İÇİN HEPİMİZİN BAŞI SAĞ OLSUN…
Bu büyük faciayla; Kentleşmede; rantlaşmaya yönelik büyümenin sonuçlarını çok acı yaşadık. Hep beraber asla yıkılmaz, ona göre yapılıyor denilen yüksek binaların bile yıkıldığını gördük… Ve yaşadığımız bu felaketin sonucunda rant odaklı değil, deprem odaklı kentsel dönüşümün önemi; yıkılan binalar, doğalgaz, elektrik vs. patlayan, çöken altyapılarla bir kez daha ortaya çıkmıştır… Ki; otoyolların da durumu ortada…
Ve söndürmek için hiçbir müdahalenin yapıldığının görülmediği İskenderun Limanı’ndaki yangın…
İyi haberlere ihtiyacımız var…
UMUT VAKFI
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN