Post image
Bu ülkede kadın sorunu yok.. Devasa bir erkek sorunu var…

 

“Yine bir kadın cinayeti ama BU SEFER BENİM ANNEM”…Bu çığlığı beyninize kazıyın. Çünkü ilk değil. Son da olmayacak. Çünkü erkekler tarafından hunharca katledilenler kadınların ülkesi bu ülke. Öz kızlarına tecavüz eden babaların ülkesi, yeğenlerini, kardeşlerini istismar eden amcaların, ağabeylerin ülkesi…

Samsun’da Arzu Aygün 9 kez hakkında şikâyette bulunduğu adam tarafından öldürüldü. Cesedi 42 gün ormanlık alanda naylona sarılı ve çürümüş şekilde kaldı.

Iğdır’da 25 yaşındaki Dilan Kok, gece camı kırarak eve giren eski eşi tarafından hem de iki çocuğu ve annesinin gözü önünde katledildi. Dilan, 9 yıl önce 16 yaşındayken kaçırılarak amca oğlu ile evlendirilmiş sürekli dayak yediği için 8 ay önce boşanmıştı.

İstanbul Esenyurt ilçesinde henüz 17 yaşında olan Zerda Curka 11 katlı otelin 8. katından düşerek öldü. Geride annesinin “Benim kızım kendini atmaz, öldürüldü. Kızımın katilini bulun” çığlıkları kaldı…

İsimleri sıralamaya kalksan sayfalar yetmez. Bianet’in 2020 erkek şiddeti çetelesine göre erkekler, 284 kadını öldürdü, 792 kadını yaraladı. Bunlar resmi kayıtlara girenler..

O BENİM MALIM

“Karşında gördüğün kim” diye sorulsa kimse “o benim malım, üzerime tapulu” demez. Karım der, eşim der, sevdiğim kadın der.. “Bizim hatun” der…

Ama o kadın gün gelir de artık onunla birlikte olmak istemediğini, ayrılmak istediğini söylerse işte o zaman her şey değişir. “Tapulu mal” olur, “namus meselesi” olur, “o çocuklarımın annesi başkasına yâr etmem” olur; “benden öyle kolay ayrılacağını mı sanıyorsun” olur; olur da olur.. Çünkü aslında o taa kendi çocukluğundan beri kadınları mal gibi görmeye şartlanmıştır. “Elinden kaçtığında birden değeri artan eşya” gibi.

Şu “ben erkeğim, ben güçlüyüm; ona istediğimi yaparım” yok mu?

Kız arkadaşını bir yandan darp ederken bir yandan da darp görüntülerini videoya çeken, hatta utanmadan sosyal medyada yayımlayan 17 yaşındaki gençte de bulursun izlerini…

Öğrencisini cinsel istismar eden öğretmende de kendi öz kızını “hoca caiz dedi” diye yıllar boyu tecavüz eden babada da…

Adalet Bakanlığı’nın adli istatistiklerine göre Türkiye’de sadece 2019 yılında “cinsel dokunulmazlığa karşı suç” kapsamında 49 bin 57 dava açıldı. Bunların 22 bin 689’u, yani yarıya yakını çocuklara yönelik cinsel istismar suçları. 2012 yılına göre yüzde 29 artmış. Bunlar bir şekilde adliyeye ulaşanlar. Ya üstü örtülenler? Ya hâlâ korkularından seslerini çıkaramayanlar?

Toplumun en büyük cerahatlarından biri. Deştikçe irinler yayılıyor. Çünkü “kadını eşya gibi görme” ve “şiddet” evin içinde. Ve daha çocuklukta ilk mayalar atılıyor. Babadan dayak yiyen annenin acı çığlıkları ile büyüyor çocuk. Sokak, mahalle hatta okul “erkek güçlü olur”, “erkek ağlamaz”, “onlar kız, bilmezler” mesajları ile besliyor içindeki canavarı. Ve MEB müfredatında cinsel eğitim ya da “bedenime dokunma” kavramının tartışıldığını hâlâ görmüyoruz.

Cerahat büyüyor; çünkü şiddeti önleme ve kadınları şiddetten korumakla yükümlü mekanizmalar savsaklanıyor. Siyasi erk hâlâ İstanbul Sözleşmesi’ni rafa kaldırma hesaplarını bırakmış değil. Cezasızlık, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren söylemler kadınları daha da desteksiz bırakıyor.

BÜTÜN MUHTARLAR KADIN OLSA

Erkek egemenliği güçlendirilerek şiddete ortam hazırlanıyor. Bunu önce kabul edelim.

Sonra da yeni destek mekanizmalarını, farklı uygulamaları devreye sokma konusuna kafa yoralım.

Örneğin Türkiye’de bütün muhtarların kadın olma koşulu getirilmesi ve eğitilerek daha farklı yetkilerle de donatılması, acaba erkeklerin kafasındaki kadın şablonunu biraz değiştirebilir mi? Düzenli ev ziyaretleri yapan, sorunu daha önceden tespit edebilen bir muhtar?

Ya da İşkur’un istihdam koşulu olarak erkekleri zorunlu bir kursa tabi tutması ve burada “aile kurma, kadına saygı, çocuk bakımı” gibi derslerin verilmesi…

İktidarın bu zihniyetle bunları yaşama geçirmesi mümkün değil diyeceksiniz haliyle. Biliyorum ama en azından konuşulmaya başlanmalı. Çünkü bu ülkede aslında kadın sorunu yok. Çok ciddi bir erkek sorunu var.

(Cumhuriyet, 29.01.2021)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN