35. İstanbul Film Festivali’nde 200’ü aşkın film izleyiciyle buluşacak. 7-17 Nisan’da gerçekleşecek festivalde gösterime sunulacak ve kaçırılmaması gerekin seçilmiş 10 film:
BİR LİDERİN ÇOCUKLUĞU
Amerikalı aktör Brady Corbet, ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğu “Bir Liderin Çocukluğu’yla büyük alkış aldı. Serbest bir Jean Paul Sartre uyarlaması olan film, 20’nci yüzyıl başında geçiyor ve gelecekte faşist lider olacak bir çocuğa odaklanıyor. Bu kan dondurucu film, elektüel ve karanlık.
AŞK BİRLEŞİK DEVLETLERİ
Polanya sinemasının genç ustaladan Tomasz Wasilewski, bu filmde Doğu Bloğu’nun yıkıldığı döneme gidiyor ve dört kadının mutsuzluk, umutsuzluk ve sevgiyi arama hallerini stilize tercihlerle gösteriyor. Berlin yarışmasının gözdelerinden “Aşk Birleşik Devletleri” mesafeli ve dokunaklı olmayı aynı anda başarıyor.
YÜCE SEZAR!
Joel ve Ethan Coen yeni filmleri “Yüce Sezar!”da sinemaseverleri can evinden vuracak bir konuya el atıyorlar: 1950’ler Hollyvvood’u. Komünist devrim planlayan senaristler, kendi çocuğunu evlat edinen oyuncular ve kaçırılan ünlü bir aktörün fink attığı bu Coen Biraderler komedisi, aralarında George Clooney, Channing Tatum, Josh Brolin ve Scarlet Johansson’un olduğu oyuncu kadrosuyla da göz dolduruyor.
ÇETE
Uluslararası jurı başkanı PabloTrapero’nun Arjantin’de sinemaların kapılarını yıktıran ve Venedik’ten En İyi Yönetmen Ödülü alan filmi “Çete” askeri Cunta dönemi sonrası Arjantin’e demokrasinin geldiğini kabullenmeyen bir aile reisi üzerine. Bu aile reisinin hikayesi. Martin Scorsese’nin ilkdönemini akla getiren çok başarılı bir suç öyküsü.
11 DAKİKA
Polonya sinemasının usta ismi Jerzy Skolimowski’nin Venedik’te yarışan filmi “11 Dakika” Varşova’da çeşitli karakterleri 11 dakika boyunca barındıran film, usta yönetmenin yakaladığı dinamiz ve taze anlatımla izleyicisie bir an bile nefes aldırmıor.
KÖPEĞİN KALBİ
Hayat arkadaşı Lou Reed’i yakın zamanda kaybeden NewYork’un underground kültürünün kraliçelerinden sinemacı, müzisyen ve sanatçı Laurie Anderson, “Köpeğin Kalbi”nde köpeği Lolabelle’den yola çıkıyor. Bu deneysel, sıcak ve samimi film, Anderson’ın dış sesinin rehberliğinde ABD’nin politikalarından gökyüzüne uzanan bir serbestlikle ilerliyor.
KÜÇÜKADAMLAR
“Love is Strange”in yönetmeni Ira Sachs, “Küçük Adamlar”da ekonomik tercihlerin hakimiyetindeki sinemasını, farklı sınıflardan iki New York’lu çocuğun dostluğunun hizmetine sunuyor. Sınıf farkının çarklarının insan ilişkilerinde çalışmayı sürdürmesinin yer aldığı bu film, Sachs’in kariyerinin zirvesi.
KOSMOS
Şubat ayında kaybettiğimiz Polonyalı eşsiz yönetmen Andrzej Zulawski, sinemaya verdiği 15 yıllık arayı “Kosmos”la noktalamış; film bu yıl yarıştığı Locarno’dan En İyi Yönetmen Ödülü kazanmıştı. Witold Gombrowicz uyarlaması film, bol diyaloglu, dinamik ve Zulawksi’ye yakışan entelektüalite ve tuhaflığa sahip. “Kosmos”, Zulawski’nin gidişinin sinemada yarattığı boşluğun dolmayacağını buruklukla hatırlatacak.
OUT1:SPECTRE
Ocakayında kaybettiğimiz, Fransız Yeni Dalgası’nın efsane yönetmenlerinden Jacques Rivette’in kayıp başyapıtı “Out 1: Spectre” festivalde yenilenmiş kopyalarıyla izleyiciyle buluşuyor.
KANLI GÖLGE
Otto Preminger’i üne taşıyan bu kara film başyapıtı, 1944’ten bu yana değerini koruyor. Film esrarengiz bir cinayetin yanı sıra bir kadının üç erkek tarafından nasıl görüldüğüne da yer veren bir hikayeye sahip.
(Yeni Birlik, 29.03.2016)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN