Tuğçe Madayanti DİZİCİ
Amerika’da ceza adalet sistemindeki ırk eşitsizliği ve #BlackLivesMatter (Siyahların hayatları önemlidir), (direnişinin neden bu kadar önemli olduğu konusunda kendinizi eğitmek istiyorsanız Netflix’teki ’13th’ (13’üncü) isimli belgeseli bir başlangıç noktası olarak tavsiye ederim. Selma ve When They See Us yapımlarının yönetmeni Ava DuVernay imzalı bu belgesel Amerika Birleşik Devletleri’ndeki cezaevi sistemi ile ülkenin ırksal eşitsizlik tarihine derinlemesine bir bakış sunmakta. Ava DuVernay, bu belgesel ismi ile, 1865 yılında Anayasa’ya getirilen 13’üncü değişiklik ile köleliğin tamamen kaldırılmış olmasına gönderme yapmakta. Bu anayasa değişikliğinden sonra Iç Savaş sonrası siyahların toplu halde tutuklanarak aslında tekrar köle olarak kullanılmaları yani bir anlamda suçlu durumuna düşürülerek tekrardan özgürlüklerinin ellerinden alınması anlatımıyla başlayan belgesel, tarih içinde Amerikan cezaevi endüstrisinin dehşetine doğru ilerleyen büyük bir tez ortaya koymakta. Tanıklıkları olan aktivistler, politikacılar, yazarlar ve tarihçilerin anlatımı eşliğinde son derece güçlü arşiv görüntüleri kullanılarak hazırlanmış olan bu belgesel bir bütün olarak berrak bir tarihsel sentez yaratmakta.
BU BELGESELİ İZLEMEYE MECBURSUNUZ
Irkçılık üzerine kurulan bir ülkenin nasıl inşa edildiğini, siyahların suça yatkınlığı mitinin nasıl yerleştirildiğini, tecavüzcü, suçlu ‘zenciler’ söyleminin nesillere buradan nasıl yayıldığını anlatan bu belgesel Amerika’daki siyahlara karşı süregelen ırkçılığı herkesin anlaması için mutlaka ezberlenmesi gereken bir kılavuz. Afrika’dan gemilerle Amerika’ya taşınan ve köleleştirilen siyahlara yönelik sistematik ırkçılığı hiçbirimizin tam anlamıyla anlaması mümkün değil. O yüzden bu yaşam değiştirici ve göz açıcı belgeseli hemen şimdi mutlaka izleyin. Bu belgeseli izlemeden hiçbir beyaz, siyahların bugün neden bu kadar öfkeli olduğu konusunda ahkam kesmemeli ve hele ki onlara nasıl tepki vermeleri gerektiği konusunda akıl vermemeli. Izledikten ve konuya biraz olsun vakıf olduğunuzu hissettikten sonra öncelikli olarak ‘Fruitvale Station’ (Fruitvale Istasyonu), ‘When they see us’ (Bizi Gördüklerinde) ve ‘Just Mercy’ (Sadece Merhamet) ve ‘Time: The Kalief Browder Story’ (Zaman: Kalief Browder’ın Öyküsü) isimli yapımları da izlemeniz bu belgeseli daha güçlendirecektir. Ayrıca kendisini seneler önce tanımış ve dinlemiş olduğum, bu belgeselin konuşmacılarından biri de olan eğitimci yazar Michelle Alexander’ın ‘The New Jim Crow’ (Yeni Jim Crow) kitabını da okunmazsa olmazlar arasında ilk başta sayabilirim. Rahatlıkla internette PDF olarak bulunabilir. Işte ancak tüm bunları yaptıktan sonra yazın yorumlarınızı, atın twitlerinizi. Ondan sonra, illa ki kıyaslama yapmak istiyorsanız hâlâ #BlackLivesMatter hareketi ile kafanızda eşleştirdiğiniz referans adaletsizlikleri konumlandırın.
ARTIK LİDERLERİN ADRESİ YOK
Her yerde en çok insanları birleştiren liderlerden korkuyorlar. Işte bu korkuyla Amerika, tarihi boyunca sistematik bir şekilde aktivistleri yok etti. 1961’de Mississippi Liberty’de kafasından vurularak öldürülen Herbert Lee’yi, 1963’te sırtından vurulup kalbinden geçen Enfield tüfek mermisi ile Mississippi Jackson’da evinin önünde öldürülen Medgar Evers’ı, 1965’te Manhattan’daki Audubon Salonu’nda tam yirmibir yerinden vurularak öldürülen Malcolm X’i, 1968’de Memphis’teki Lorraine Motel’de boğazından vurularak öldürülen “Bir Hayalim Var” diyen Martin Luther King’i yok ettiler. Bu acımasız tarihi okumaya başladığım ilk günden beri ‘o yaşasaydı…’ dediğim ilk isim, siyahları, beyazları, Porto Rikoluları, Amerikan yerlilerini biraraya getirmeyi başaran Black Panther’in en önemli genç liderlerinden olan Fred Hampton oldu. Fred Hampton’dan öylesine korktular ki onu henüz 21 yaşındayken yatağında uyurken, hamile eşinin gözlerinin önünde 1969’da katlettiler. Evini yerle bir ettiler, kan gölüne çevirdiler. Işte tam da bu noktada #BlackLivesMatter bugün başka bir anlamıyla daha önem taşımakta. ÇÜNKÜ artık susturabilecekleri, öldürebilecekleri bir lidere ait bir adres yok ellerinde. Her ne kadar örgütlü, liderli mücadelenin değeri bilinse de bugün lidersiz her bir protectocu, aktivistin birer lider gibi konumlanması, bu yeni isyan dünyasında onlara verebilecek en büyük ceza belki de! Fred Hampton’ın dediği gibi “Devrimcileri öldürebilirsiniz ama devrimi öldüremezsiniz!”
GÖSTERMELİK MÜTTEFİK
Siyahlar sosyal medyada, göstermelik müttefik (non-optical allyship) olmamak için neler yapılması gerektiğine dair önemli paylaşımlarda bulunuyorlar. Mireille Cassandra Harper’ın (@ mireillecharper) hesabından bu paylaşımları incelemenizi ve aynı sebeple paylaştığım listedeki film, belgesel ve dizileri izlemenizi tavsiye ederim.
1. Fruitvale Station
2. Just Mercy
3. I am Not Your Negro
4. Blindspotting
5. The Racial Wealth Gap (Netflix)
6. When They See Us (Netflix)
7. Time: The Kalief Browder Story (Netflix)
8. Who Killed Malcolm X? (Netflix)
9. American Son (Netflix)
10. Dear White People (Netflix)
11. The Hate U Give (Hulu)
12. Little Fires Everywhere (Hulu)
(Birgün, 06.06.2020)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN