Post image
Bin odalı saray ve iğde ağacı

yazarsaygiSaygı Öztürk  (saygi@sozcum.com)

Ata­türk Or­man Çift­li­ği­’ni bir sa­ray uğ­ru­na bi­ti­ri­yor­lar. Da­ha bit­me­di, sa­ra­ya ye­ni ek­len­ti­ler ya­pı­la­ca­ğı için bin­ler­ce ağaç yi­ne ke­si­le­cek. Ya­kın bir ge­le­cek­te Ga­zi Or­du­evi de as­ker­le­rin elin­den alı­na­cak. An­ka­ra­’nın en bü­yük ca­mi­le­rin­den bi­ri­nin de ke­si­le­cek bin­ler­ce ağa­cın ye­rin­de yük­se­le­ce­ği­ni gö­re­cek­si­niz. Söy­le­ye­lim, ca­mi in­şa­atı da sa­ray gi­bi ruh­sat alın­ma­dan ka­çak baş­la­tı­lı­yor. Ya­pı­mı­nı dur­du­ra­bi­len, mah­ke­me ka­rar­la­rı­nı uy­gu­la­ya­bi­len var­sa bu­yur­sun… Ka­nun var­sa ha­di ba­ka­lım uy­gu­lan­sın…

Ata­türk Or­man Çift­li­ği­’nin es­ki ha­li­ni bi­len­ler, yol­la­rı­nı dü­şü­rüp bir de bu­gün­kü du­ru­mu­nu gör­me­li. An­ka­ra­’da ya­şa­mış olan he­men her­ke­sin anı­la­rı var­dır. Şim­di o yer­le­ri ta­nı­ya­ma­ya­cak­sı­nız. Hay­va­nat Bah­çe­si­’nin yo­lu­nu bu­lur­sa­nız o bi­le bü­yük ba­şa­rı…

2

Bin odayı doldurmak için…

Çift­li­ğin bir par­ça­sı bi­ra fab­ri­ka­sı­nın ye­rin­de de ya­kın bir ge­le­cek­te in­şa­at baş­la­ya­cak. Cum­hur­baş­ka­nı­na sa­ray ya­pı­lır­ken, mil­let­ve­kil­le­ri­ne de sos­yal te­sis­ler ya­pıl­ma­lı ki, ar­tık sa­ra­yı eleş­tir­me­sin­ler. Eğer, o ala­na sos­yal te­sis­ler ya­pı­mın­da so­run çı­kar­sa, sa­ra­yın tam kar­şı­sın­da bu­lu­nan AS­Kİ sos­yal te­sis­le­ri yi­ne bin­ler­ce ağaç kat­le­di­lip ge­niş­le­ti­le­cek.

İn­san­lar me­rak edi­yor, bin oda­lı bu sa­ray na­sıl te­miz­le­ne­cek, na­sıl ısı­tı­la­cak, elek­trik gi­der­le­ri ne ka­dar ola­cak di­ye… Ben de, aca­ba her oda­yı bir ki­şi­ye ver­se­ler bi­le sa­ra­yın oda­la­rı do­la­cak mı di­ye me­rak et­tim. Araş­tır­dım. Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­’nın te­miz­lik­çi­sin­den tek­nis­ye­ni­ne, ge­nel sek­re­te­rin­den korumasına va­rın­ca­ya ka­dar top­lam per­so­ne­li 718 ki­şi… Ya­ni, hiz­met­li­sin­den tek­nis­ye­ni­ne, sek­re­te­ri­ne, şo­fö­rü­ne, ko­ru­ma­sı­na kı­sa­ca ça­lı­şan her bi­re­yi­ne bi­rer oda ver­se­niz bi­le dol­du­ra­mı­yor­su­nuz.

Bu oda­la­rı dol­dur­mak ge­rek. Onun için Cum­hur­baş­kan­lı­ğı 223 ye­ni per­so­nel da­ha ala­cak ve per­so­nel sa­yı­sı­nı 941’e yük­sel­te­cek. Son­ra “yet­mi­yo­r” de­yip sa­ra­yın çev­re­si­ne ye­ni bi­na­lar ya­pıl­ma­ya de­vam ede­cek. Cum­hur­baş­kan­lı­ğı Ge­nel Sek­re­te­ri Fah­ri Ka­sır­ga da, ye­ni per­so­nel alı­na­ca­ğı­nı, be­lirt­ti­ğim ra­kam­la­rı doğ­ru­lu­yor.

aksaray6701

Ne öğrettiler, ne yaptılar

Mil­li Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan bas­tı­rı­lan, tüm öğ­ren­ci­le­re da­ğı­tı­lan il­ko­kul 2. sı­nıf Türk­çe ders ve ça­lış­ma ki­ta­bın­da ser­best oku­ma par­ça­la­rın­dan bi­ri­nin baş­lı­ğı “Bu­ra­da bir iğ­de ağa­cı var­dı; ne ol­du?” baş­lı­ğı­nı ta­şı­yor­du. Ba­kan­lı­ğın res­mi ki­ta­bın­da­ki o ya­zı, Ata­türk Or­man Çift­li­ği­’y­le il­gi­liy­di.

Bu oku­ma par­ça­sıy­la ağaç sev­gi­si, Ata­tür­k’­ün or­man çift­li­ği­ni na­sıl kur­du­ğu an­la­tıl­ma­ya ça­lı­şı­lı­yor. Ata­tür­k’­ün o gü­nün ko­şul­la­rın­da güç­lük­le oluş­tur­du­ğu bu or­man­lık, 12. Cum­hur­baş­ka­nı­’na bin oda­lı sa­ray ya­pı­la­cak di­ye yer­le bir edil­di. On­bin­ler­ce ağaç kö­kün­den ke­sil­di. Bu­gün o yem­ye­şil alan­la­rı de­mir ve be­ton yı­ğı­nı­na çe­vir­di­ler. Ata­tür­k’­ün ha­tı­ra­sı­na, hal­ka say­gı­yı bir ke­na­ra at­tı­lar.

76 yıl ön­ce ebe­di­ye­te uğur­la­nan bü­yük ön­der Ata­tür­k’­ün ağaç sev­gi­si­ne ba­ka­lım, bir de sa­ray uğ­ru­na ağaç­la­rı kat­le­den­le­ri dü­şü­ne­lim. Okul­lar­da ço­cuk­la­rı­mı­za öğ­re­ti­len­ler­le, 12. Cum­hur­baş­ka­nı­’nın yap­tı­ğı­nı kar­şı­laş­tı­ra­lım:

“İğ­de ağa­cı­na ne ol­du?”

Cum­hu­ri­ye­tin ilan edil­di­ği yıl­lar­da An­ka­ra ol­duk­ça ço­rak bir yer­di. Ken­tin an­cak bir­kaç böl­ge­sin­de bo­dur ve cı­lız ağaç­lar­dan olu­şan ye­şil kö­şe­le­re rast­la­nır­dı. Halk da bu du­ru­mu san­ki do­ğal bir yaz­gı ola­rak ka­bul et­miş gi­biy­di.

Ata­türk, çok sev­di­ği An­ka­ra­’nın bu gö­rü­nü­mü­nü de­ğiş­tir­mek için he­men ge­rek­li emir­le­ri ver­miş­ti. Baş­kent kı­sa bir za­man­da yem­ye­şil bir yer ol­ma­lıy­dı. Bu ne­den­le ön­ce var olan ağaç­lar ko­ru­na­cak, son­ra da yol kı­yı­la­rı­na ye­ni ağaç fi­dan­la­rı di­ki­le­cek­ti. Uy­gun top­rak par­ça­la­rı, park­lar, mey­ve ve çi­çek bah­çe­le­ri ile be­ze­ne­cek­ti.

Ken­te bi­raz uzak­ta, “Or­man Çift­li­ği­” adı ve­ri­len ge­niş ara­zi üze­rin­de ça­lış­ma­lar hız­la sü­rü­yor­du. Çift­li­ğin bir par­ça­sı mey­ve bah­çe­si ha­li­ne ge­ti­ril­miş­ti. Ata­türk sık sık bu­ra­ya uğ­rar, bü­yü­yen ağaç­la­rı dik­kat­le in­ce­ler­di. Çev­re­nin do­ğal ba­kım­dan ge­liş­me­si­ni zevk­le sey­re­der­di.

Yi­ne bir ilk­ba­har ak­şa­mı ça­lış­ma­la­rı gör­mek için oto­mo­bi­liy­le çift­lik yo­lu­nu tut­muş­tu. Uzun ka­vak ağaç­la­rı­nın yer yer göl­ge­le­di­ği yol ke­na­rı­na iş­çi­ler ye­ni fi­dan­lar di­ki­yor­lar­dı. Çift­li­ğe yak­la­şa­cak­la­rı sı­ra­da Ata­türk bir­den şo­fö­rü­ne “Dur!” di­ye ses­len­di. Ara­ba­sın­dan in­di, çev­re­si­ne ba­kın­dı, ça­lı­şan iş­çi­le­re “Bu­ra­da bir iğ­de ağa­cı var­dı, ne ol­du?” di­ye sor­du.

Hiç kim­se­nin böy­le bir ağaç­tan ha­be­ri yok­tu. Bü­yük bir ola­sı­lık­la yol ona­rı­lır­ken sö­kül­müş, bir kö­şe­ye atıl­mış­tı. Ata­tür­k’­ün ne­şe­si kaç­mış­tı. Ken­tin ço­rak gün­le­rin­den ar­ta ka­lan bir ye­şil­lik anı­sı yok ol­muş­tu.

Onun için bu, önem­li bir olay­dı. Çift­lik mer­ke­zi­ne var­dık­la­rı za­man, yi­ne so­rum­lu kim­se­le­re bu iğ­de ağa­cı­nın ne ol­du­ğu­nu sor­du. Ama hiç kim­se bu kü­çük ağa­cın so­nu üze­ri­ne do­yu­ru­cu bir şey söy­le­ye­me­di. Bu du­rum Ata­tür­k’­ü çok üz­müş­tü. Duy­gu­la­rı­nı şöy­le di­le ge­tir­di:

“Yaş­lı ve çe­lim­siz bir ağaç­tı, ama ya­şa­yan, ba­har­da çev­re­si­ne gü­zel ko­ku­lar sa­çan bir var­lık­tı.”

Ata­türk o ak­şam çift­lik­ten ay­rı­lır­ken gö­rev­li­le­re uya­rı­da bu­lun­du, emir­ler ver­di:

“Yaş­lı da ol­sa, cı­lız da ol­sa hiç­bir ağa­ca kı­yıl­ma­ya­cak, her ağa­ca ba­kı­la­cak.”

Şimdi bı­ra­kın bir iğ­de ağa­cı­nı, or­man­la­rı­mı­zı ke­se ke­se iler­li­yor­lar.

(Sözcü, 11.11.2014)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN