Şeyma ELAMAN
İstanbul Arnavutköy’de sosyal mesafenin korunmasını sağlamak için görev yapan bekçi Mehmet A. şüphelendiği bir araçtaki kişilerin kimlik kontrolünü yapmak istedi. Araçtaki şüphelilerden Yüksel D. kimliğini vermek istemeyerek bekçiyi sopayla elinden yaraladı. Bekçi, şüpheliyi silahla ayağından vurarak yakaladı. Olay anı bir vatandaşın cep telefonu kamerasına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde, bekçinin kendisine saldıran şüpheliye biber gazı sıktığı, bunun üzerine şüphelinin yerden aldığı sopayla bekçiye saldırdığı, bekçinin şüphelinin ayağına tabancayla ateş ettiği görülüyor.
‘BİZE BEKÇİ DEMEYİN’
Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı Polis Akademisi Başkanlığı, ‘Güvenliğin Kurumsal Yönetiminde Destekleyici Polislik – Bekçilik Örneği’ isimli raporunu 15 gün önce yayınladı. Rapordan bazı çarpıcı tespitlerse şöyle:
• Örneğin bekçilerin, gece saatlerinde aracında yüksek sesle müzik dinleyerek mahalle sakinlerinin huzurunu bozan birisine Kabahatler Kanunu hükmünce işlem yapma yetkileri bulunmamaktadır. Bekçilere polisin yetkisi dâhilinde olan idari yaptırım tutanağı düzenleme yetkisi verilebilir.
• Bekçiler, GBT sorgusu yapmaya yetkileri olmadığını ve kendilerinin gidip polisin gelmesini söyleyenlerle karşılaşabilmektedir.
• Bekçi unvanının görev ve yetkilerini tam olarak yansıtmadığını belirten bekçiler ‘mahalle polisi, mahalle muhafızı, koruma polisi ve polis yardımcısı’ gibi unvanlar kullanmak istiyor.
Kimlik sorma yetkisi yok
Gazete Pencere’nin ulaştığı bir ceza hukukçusu ise Emniyet Genel Müdürlüğü, kimlik sorma yetkisi olduğunu iddia etse de 772 sayılı Kanunda bekçinin kimlik sorma yetkisi öngörülmediğini söyledi ve şöyle dedi:
“Yetkisi olmadığı için kimliğini göstermeyen kişiye karşı bekçinin güç kullanılmaması gerekir. Şayet şüpheli bir durum varsa geri çekilip olay yerine polisin çağırılmalı ve durumu ihbar etmelidir. Kimlik sorma yetkisi olmadan tartışmayı başlattığı için, hem disiplin ve hem adli anlamda bekçinin sorumluluğu gündeme gelebilir. Hukuka uygunluk sebebi var mı, varsa sınır aşılmış mı, yoksa haksız tahrik mi var, kim haklı, bunun değerlendirmesini adli makamlar yapacaktır.”
(Gazete Pencere, 10.05.2020)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN