Rapora göre, hükümet-basın ilişkisi, sansür, şeffaf olmayan medya patronluğu, işten atılmalar, Türkiye’yi, Batı’da basını özgür olmayan tek ülke haline getirdi.
ABD merkezli saygın düşünce kuruluşu olan Freedom House’un 2014 basın özgürlüğü raporunda, Türkiye ilk kez “özgür olmayan ülkeler” kategorisine düştü. 15 yıldır “kısmen özgür ülkeler” arasında olan Türkiye, yaşanan işten atılmalar, sansür ve oto sansür uygulamaları ve şeffaf olmayan medya sahipliği nedeniyle altı puan kötüleşerek dünya genelinde 134. sıraya geriledi. Türkiye, 42 ülkenin yer aldığı Avrupa’da da aynı zamanda basını özgür olmayan tek ülke oldu.
Freedom House tarafından dün açıklanan raporda, basın özgürlüğünün dünya genelinde de kötüleştiğini vurgulandı. Bunda da, Arap Baharı’nın doğurduğu umutlara rağmen Mısır ile Ürdün’deki olumsuzluklar ile Libya, Türkiye, Ukrayna ve Zambiya’nın “kısmen özgür” ülkelerden “özgür olmayan” ülkeler kategorisine gerilemesinin etkili olduğu belirtildi.
Saygın kuruluş, 1 Ocak-31 Aralık 2013 arası yaşanan gelişmeleri irdeleyen raporunda, Türkiye’de artarak devam eden basın özgürlüğü sorunlarını ise şu şekilde özetledi:
“Basın ve ifade özgürlüğü konusundaki Anayasal garantiler, ceza yasasındaki bazı kısıtlayıcı maddelerle Terörle Mücadele Yasası tarafından aşındırıldı ve uygulamaya sadece kısmen yansıdı. Türkiye, Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) verilerine göre 1 Aralık itibarıyla demir parmaklıklar arkasındaki 40 gazeteciyle, 2013’te de gazeteci hapsetmede dünya lideri olarak kaldı.
Gezi sürecinde kötüleşti
Basın özgürlüğü ortamı, İstanbul’da Mayıs ayında patlayan Gezi Parkı protestolarını haber hâline getirmeye çalışırken gazetecilerin taciz edilip saldırıya uğradığı sene boyunca kesin bir şekilde kötüleşti, onlarca gazeteci işten atıldı ya da protestocuların taleplerine sempati göstermelerine bir cevap olarak istifaya zorlandı. Diğer önde gelen gazeteciler, hükümet ile PKK arasındaki müzakereler ya da Aralık’ta ortaya çıkan Başbakan Erdoğan ve yakınlarının dahil olduğu yolsuzluk skandalları gibi hassas konuları yazdıkları için kovuldu. İşten atılmalar, hükümet ve birçok medya patronu arasındaki yakın ilişkiyi ve bunun gazeteci üzerinde oluşturduğu resmî ya da gayriresmî baskıyı öne çıkardı.”
Medya sahipliği üzerinden kontrol
Raporda sıralanan basın özgürlüğüne yönelik tehditler arasında Türkiye’yi en çok ilgilendiren bölümlerinden biri de hükümetin içerikleri medya sahipliği üzerinden kontrol etmesi meselesi oldu. “Ekonomik faktörler medya bağımsızlığı ve çeşitliliğini sınırlamada önemli bir rol oynayabilir” denilerek, medya sahiplerinin editoryal içeriğe yaptıkları müdahaleler, değişiklikler vurgulandı. Bu bölümde Türkiye konusunda ise çarpıcı biçimde şu değerlendirme yapıldı: “Basın özgürlüğü, 2013 boyunca, Türkiye, Ukrayna ve Venezuela dahil birçok ülkenin önemli kurumlarında yeni sahipler tarafından tehdit gördü. Bazı durumlarda, sahiplik işlemlerinin kendisi de şeffaflıktan uzaktı. Diğerlerinde ise özellikle hükümet ve iktidar partisine yakın yeni sahipler, editoryal satırları değiştirdiler ya da sözünü esirgemeyen çalışanları işten çıkardılar. Türkiye’de üst düzey işten çıkarmalar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sempati duyan Demirören Grubu tarafından yakın dönemde satın alınan Milliyet gazetesinde ve 2011’de Erdoğan’ın damadının yönettiği şirkete satılan Sabah’ta gerçekleşti.”
Ortaya çıkan verilerin Ankara için başka bir karamsar boyutu, Türkiye’nin bu skorla 42 ülkenin bulunduğu Avrupa’da da basını özgür olmayan tek ülke olarak sivrilmesiydi. Avrupa, genele bakıldığında 2013’te de dünyada basın özgürlüğünün en geniş olduğu bölge sayıldı. Ancak toplam nüfusun yüzde 66’ı özgür, yüzde 22’si ise kısmen özgürken Avrupa’nın tek istisnası “özgür olmayan” Türkiye oldu. Basını Türkiye’den daha özgür olan ülkeler arasında ise şunlar yer aldı: Bangladeş, Endonezya, Moğolistan, Uganda, Kenya, Tanzanya, Lübnan, Tunus, Cezayir, Kuveyt, Makedonya, Bosna-Hersek, Kosova, Arnavutluk, Gürcistan, Moldova.
(TARAF, 2 Mayıs 2014)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN