Son günlerde ard arda kaybolan çocuklarımız, açıklanan kayıplarla ilgili resmi rakamlar toplumun her kesiminde aileleri tedirgin etmekte.
Bu hassas konuyla ilgili son gelişmeleri oğlunu ararken Yakınlarını Kaybetmiş Aileler Derneği’ni kuran, Başkan Zafer Özbilici’ye sorduk, bin ah işittik.
Kayıplar konusunda toplum olarak çok daha duyarlı olunması gerektiğini özellikle vurgulayan YAKAD Derneği Başkanı Zafer Özbilici; Türkiye’deki toplam kaybolma olaylarının yarısından fazlasının İstanbul’da gerçekleştiğini belirterek “Hiçbirimizin ailemizden bir ferdin kaybolmayacağına dair bir güvencesinin olmadığını” söylüyor.
Özellikle çocuk kayıpları konusunda ailelerin çok daha dikkatli olması gerekiyor. Asla ‘benim çocuğumun başına gelmez’ diye düşünmeyin, çocuğunuzun kimlerle arkadaşlık ettiğini öğrenin ve onların ailelerini de tanıyın, telefon numaralarını, adres bilgilerini içeren bir defter tutun.
Aile içi şiddet en önemli etken
Yıllardır yaptığımız çalışmalarda çocukların evden kaçmasında en önemli etkenin aile içi şiddet olduğunu gördük. Eğitime aileden başlanması gerekiyor. Bu tür sorunlu ailelerin çocuklarının evden kaçıp kaybolasının yanı sıra çok ciddi bir tehlikede her an fuhuş tuzağına düşme riskinin çok yüksek olmasıdır. Ve ne yazık ki bir kez bu tuzağa düşen yavrularımız bir daha geri dönemiyor ve izini kaybettiriyor. Kaçırılan çocuklarımız ise daha çok hırsızlık yaptırmak veya dilendirmek amacıyla ailelerinden koparılıyor.
Çocuklarımız dışında en riskli grup engelli vatandaşlar
Çocuklarımızın dışında zihinsel özürlü, ofistik veya alzheimer hastalarımız da maalesef en riskli gruplar içerisinde bulunuyor. Bunun dışında; akıl hastaları, yaşlı ve düşkünler, çaresiz hastalıklara yakalananlar ve terk edilenler. Kimlik bulunmaması halinde trafik kazalarında yaşamını yitirenler, doğal afetlerde kaybolanlar. İstem dışı olarak; fuhuş amacıyla, evlat edinmek için, cinayet veya organ ticareti için, dilendirmek amacıyla veya uyuşturucu kuryeliği için ve düşüncelerinden ötürü kaçırılanlar. Ailedeki geçimsizlik ve maddi sorunlar, alacaklılardan ve düşmanlarından kaçanlar, askerlikten kaçanlar, evlenme ümidiyle veya sevdiğine kavuşmak için kaçanlar ve şöhret olmak için kaçarak kendi isteği ile aileyi terk edenler de var.
Kaybolmadan önlem alın
Genelde ailelerimiz çocuklarımız ya da yakınlarımız kaybolduğunda ne yapalım, ne yapmalıyız diye düşünürler ve bu düşünceyle hareket ederler. Ben her zaman söylüyorum her birimiz bu risk altındayız, herkesin başına gelebilir. Bu yüzden kaybolduktan sonra değil kaybolmadan önce önlemlerimizi almalıyız. Olası bir kaybolma, kaçırılma durumunda daha hızlı ve sağlıklı bir çalışma yürütmek için; daima çocuğunuzun en son fotoğrafına sahip olun, parmak izlerine sahip olun.
Çocuğunuzun arkadaşlarını ve ailesini tanıyın. Arkadaşlarının adını, telefon numarasını ve adres bilgilerini içeren bir defteriniz olsun. Eğer mümkünse, ailesinin iş telefonlarını da deftere yazın. Çocuğunuzun, bu bilgilerin bulunmadığı yerlere gitmemesi için bir yöntem bulun. Çocuğunuza özel bir İD Kartı (kimlik kartı) yaratın ve o kartı devamlı taşıması için ikna edin. Çocuğunuzun DNA’sını belirleyecek bir şeyini (kan, saç teli gibi) muhafaza edip, alındığı tarihi de unutmayın. Çocuğunuzun sizinle nasıl irtibat kurabileceğini belirleyin. Bu bilgi, onun İD kartında bulunabilir.
Yardım istemekten utanmayın
Temennimiz elbette tüm yakınlarımızın, çocuklarımızın güvende ve sağlıklı olması. Ne yazık ki ne yaparsak yapalım bazen bu tatsız olayların önüne geçemiyoruz. Çocuğumuzun ya da yakınımızın kaybolduğunu düşündüğümüz andan itibaren harekete geçin, beklemeyin. İlk olarak çocuğunuzun arkadaşlarının ailelerini kontrol edin ve onlara çocuğunuzu aradığınızı söyleyin. Okulunu, kreşini veya yuvasını bilgilendirin. Arkadaşlarını ve komşularını kontrol edin. Eğer bunların hiçbirinden etkili sonuç alamazsanız, polisi arayın. Rapor tutmasında ısrar edin ve dosya numarasını alın. Bu dosya numarası, ileride çok önemli olacaktır. Çocuğunuzun arkadaşlarının ailelerinin listesini tekrar kontrol edin. En son kim, nerede çocuğunuzu görmüş, bunları öğrenmeye çalışın. Genelde çocuğunuzun en son görüldüğü yerden araştırmaya başlandığını unutmayın. Çocuğunuzun en son ne giydiğini bilin.
Eğer eski çocukluk arkadaşlarınız veya asker arkadaşlarınız varsa, onlardan da yardım alın, çocuğunuzun arkadaşları ile irtibat kurabilirler. Bugün yapabileceğiniz işler için yarına kadar beklemeyin. Polisi arayıp, olayla ilgili gelişmeleri adım adım öğrenin. Bölgesel hizmet gruplarına başvurun. Evinizdeki telefona gelebilecek aramalar için sürekli birisini bulundurun. Siz, dışarıya olan telefon görüşmeleriniz için başka bir telefon kullanın. Ve lütfen yardım istemek için utanmayın ve tereddüt etmeyin, bu her ailenin başına gelebilir.
Kayıp oğlunu ararken YAKAD’ı kurdu
Yakınlarını Kaybetmiş Aileler Derneği’nin (YAKAD) kuruluş öyküsü de acı bir kayba dayanıyor. Derneğin Kurucu Başkanı Babam İsmet Özbilici, 6 Eylül 1992’de zekâ yaşı 7 olan 23 yaşındaki abim Abdülhamit Özbilici’nin evimizin önünde oynarken ortadan kaybolması sonucu elindeki kısıtlı imkânlarla abimi aramaya başladı. Ancak kendisinden bir daha haber alamadık.
Süreç içerisinde babam, yüz binlerce el ilanı bastırarak bütün Türkiye’yi şehir şehir, köy köy dolaştı. Oğlunu ararken kendisi gibi yakını kaybolmuş pek çok insanla karşılaştı. Ve Türkiye’de aynı acıya düşmüş büyük bir kitle var. Babam bunu fark edince 1994 yılında bu kitlenin sorunlarına derman olmak ve seslerini duyurmak için YAKAD’ı kurdu. Ancak ömrü oğlunu bulmaya yetmedi ve 1999 yılında vefat etti.
“Umut Otobüsü” kontak kapattı
Derneğimizi kamuoyunda tanınır yapan şey, üzerinde kaybolanların fotoğraflarının yer aldığı “Umut Otobüsü”nün Türkiye’yi dolaşarak, kendisine bildirilen kayıpların ortaya çıkarılması yolunda yaptığımız çalışmalar ve kayıplarımızın bulunmasında büyük oranda başarı göstermesi olmuştur.
Umut Otobüsüyle yapmış olduğumuz bu Türkiye turu sayesinde, kaybolan 900 kişinin bulunmasını sağladık. Dolaştığı yerlerde insanları bilinçlendirme görevi de yapan bu otobüsümüzü şimdilerde yollara çıkaramıyoruz. Çünkü otobüsü yürütmenin maliyeti yıllık yaklaşık 30 milyar TL ve derneğe yeterli destek bulunamadığı için bu hizmeti bırakmak zorunda kaldık.
Rakamlar korkutucu boyutlarda
Ülkemizde “kayıp çocuklar” la ilgili tablo ürkütücü boyutlarda. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 81 ilde yaptığı araştırmaya göre, 2008-2011 yılları arasında kaybolan çocuk sayısı 27 bini geçmiştir. İçişleri Bakanlığının verilerine göre 15 bin 900 çocuğun kayıp olduğu, Yakınlarını Kaybetmiş Aileler Derneği’nin verilerine göre ise kayıp çocuk sayısının 30 bin civarında olduğu söylendi.
2008’de 4 Bin 517, 2009’da 5 Bin 81, 2010’da 8 Bin 81, 2011 ‘de 10 Bin 67 ve 2012 yılında ise 12 Bin 474 çocuk kaybolmuştur. Sayı her geçen yıl artmaktadır. Kaçakçılık İstihbarat Harekât ve Bilgi Toplama Daire Başkanlığı (KİHBİ) verilerine göre, Kasım 2014 tarihi itibariyle halen aranan kayıp çocuk sayısı 7 Bin 69’dur.
Özellikle IŞİD gibi eli kanlı terör örgütlerinin çok sayıda çocuğu kaçırdığı, bu olayların kayıp çocuk sayısını arttırdığı iddia edilmektedir.
(Tünaydın, 28.04.2016)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN