Fikret İlkiz
Yaşamımızın en küçük ölçülebilir zamanında bile barış istemeliyiz.
Barış istemek suç değildir, insan onurunu korumanın sorumluluğudur.
Üç kelime savaş, barış ve hukuk… Yan yana geldiğinde ne işe yarar?
Barışın ve savaşın hukuku nedir?
Dünyanın herhangi bir yerinde herkesin korkudan kurtulma özgürlüğüdür. Hiçbir ulusun herhangi bir komşusuna karşı fiziksel saldırı eylemi gerçekleştirmemesidir.
Savaş, “Devletlerarasındaki ve belirli bir yoğunluktaki silahlı çatışmalar veya silahlı güç kullanılması vasıtasıyla diğerlerine karşı üstünlük sağlanması” olarak tanımlanabilir.
Savaşın hukuku olur mu?
Bazen tek bir emirle, bir tek bombayla milyonlarca insanın öldürülmesi, ölümü ve kitlesel imhası üzerine kurulu kapitalist sistemin hukukuna göre yanıtlarsanız, savaş hukuku; savaşan devletlerin kendi aralarındaki ve diğer devletlerle aralarındaki hukuksal etkilerini ele alan silahlı çatışma kurallarının bütünüdür.
Artık savaş yerine “silahlı çatışma” terimi kullanılıyor. Uluslararası Kızıl Haç Örgütüne göre silahlı çatışma; iki devlet arasında gerçekleşip, silahlı kuvvetler mensuplarının müdahalesine yol açan görüş ayrılığıdır.
Savaş hukuku insanı korur mu? Askerler savaşırken, sivilleri koruyan bir hukuk var mıdır?
Vardır ve insancıl hukuk olarak anılmaktadır. 1949 Cenevre Sözleşmelerinin kabulünden sonra bireylerin korunması amacıyla insancıl hukuk fikri ortaya çıkmıştır. Savaş hukuku ile ortaya çıkan “insancıl hukuk” savaşa karışmayan ya da savaşı bırakan insanları korumaya dönük kuralların hukukudur. İnsancıl hukukun uygulanabilmesi silahlı çatışmanın/savaşın varlığına bağlıdır.
Kavram karışıklığına rağmen; savaş hukuku /silahlı çatışma hukuku/ insancıl hukuk terimleri artık aynı anlama gelecek biçimde kullanılıyor. İnsancıl hukuk; “savaş veya silahlı çatışma durumlarının etkilerini sınırlandırmak amacıyla insanlara (çarpışanlar ve siviller) yapılması gerekli olan asgari davranış ve yardıma dair kurallar bütününü içeren” hukuk dalıdır. (Tezcan, Erdem, Önok. Uluslar arası Ceza Hukuku. Seçkin. 2009)
Kızıl Haç Komitesinin tanımına göre, uluslararası veya uluslararası olmayan silahlı çatışmalardan kaynaklanan insancıl sorunların çözümüne yönelik anlaşma ya da örf, adet ile öngörülmüş kuralların bütünü insancıl hukuktur.
İnsancıl hukuk, silahlı kuvvet kullanımının haklı ya da meşru olup olmadığı ile ilgilenmez.
Hangi devlet tarafından kuvvete başvurulursa, ihlal edilmemesi gereken “insancıl hukuk” kurallarıdır. Silahlı çatışmanın var olduğu her savaşta “insancıl hukuk” uygulanacaktır.
Bir başka deyişle, insancıl hukuk; silahlı çatışmanın “meşruiyetini” sorgulamayan ve savaşan devletler hangileri olursa olsun, ölümleri, insan hakkı ihlallerini, insanların kitlesel imhasını, kan ve gözyaşlarını, çekilen eziyetleri biraz olsun azaltabilmek için ve özellikle de “sivillerin korunmasına” yönelik hukuktur.
Birleşmiş Milletlerin Kuruluşundan günümüze kadar gelen savaşsız bir dünya özlemidir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 12 Kasım 1984 tarihli ve 39/41 sayılı Kararıyla onaylanmış olan Halkların Barış Hakkına Dair Bildiri’sine göre; Birleşmiş Milletlerin asıl amacı “barış ve güvenliği” sürdürmektir ve savaşın insanoğlunun yaşamından silinmesi şarttır.
İnsanların korkudan kurtulma özgürlüğü ile insan haklarının ve temel özgürlüklerin yaşama geçirilmesi için “savaşsız bir dünyanın kurulması” öncelikli bir uluslararası önkoşuldur.
Bu nedenle Birleşmiş Milletler Genel Kurul’u; “Gezegenimizde yaşayan halkların kutsal barış hakları bulunduğunu” ve “halkların barış hakkını korumanın ve bu hakkın uygulanmasını sağlamanın” her Devlet için temel bir yükümlülük oluşturduğunu beyan ve ilan etmiştir.
O yüzdendir ki; 1 Mayıs işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günüdür.
Barış türkülerini birlikte söyleyeceğimiz günler için 1 Mayıs’ı kutlu olsun.
1 Mayıs marşımızı türkü gibi çığırmanın zamanıdır, güzeldir, güçlüdür ve tarihseldir.
1 Mayıs’ta ünlü işçi türküsü Enternasyonal’i ve yazarı işçi-şair Eugéne Pottier’ı (1816-1887) anmalıyız. Yoksulluk içinde yaşadı ve öldü, ama işçi sınıfına inancı vardı. “Büyük Paris Komünü” (1871) milletvekili seçildi ve Komün hükümeti düşünce Amerika’ya sığındı. Enternasyonal türküsünü Amerika’da kanlı 1 Mayıs bozgunundan sonra Haziran 1871’de yazdığı söylenir. Dünyanın neresinde olursanız olun, ne yapıyor olursanız olun, dilini bilmediğiniz bir yerde olsanız bile bu türküyü söylemeye başladığınız zaman birçok dost edinirsiniz ve bu gezegende hiç yabancılık çekmezsiniz… Bu gün hala bütün memleketlerin işçileri Eugéne Pottier’ı saygıyla anıyorlar ve onun türküsü Enternasyonal dillere destan…
O yüzdendir ki; geride ölüm, kızgınlık, kin, acı, vahşet, yıkım, yoksulluk kalmış ve insan kanıyla sulanmış bu topraklar üzerinde barış istemek suç değildir, şarttır.
O yüzdendir ki; bu coğrafyada, bu topraklar üzerinde toprak olanların ne acıdır ki doğal ölümlerine bile herkesi hasret bırakan; çatışmaları, savaşı ve terörü lanetleme zamanıdır.
O yüzdendir ki; kendi evlerinden, yurtlarından olanları artık evsiz ve yurtsuz bırakmayalım!
O yüzdendir ki; yaşadığımız bu coğrafyada, bu topraklar üzerinde savaşa, teröre ve her türlü çatışma ortamını yaratacak politikalara karşı olmak insan olmanın görev ve sorumluluğudur, çünkü korunması gereken barış hakkı için insan ve onurudur.
02.05.2016
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN