Eylül ayının ilk 3 günü gazetelerden bazı başlıklar;
“Cezaevinden çıktı, kız kardeşini öldürdü.”
“İstemeye gittiği kızı öldürdü.”
“2 saat önce tanıştığı kadını öldürdü.”
“Koca şiddeti kameraya yansıdı. Eski koca silahı eski eşinin kafasına dayadı ve ateşledi.”
Adıyamanlı Emel Ç. (34) nispeten şanslı. Bir başka gazete aynı habere şu başlığı atmış:
“Silah tutukluk yapınca kadın hayatta kaldı…”
Evet Emel Ç., 42 yaşındaki eski eşi Ercan K.’nin silahı tutukluk yapınca koşarak kaçmış, ancak canavarca duyguları kabarmış olan koca peşinden altı el ateş etmiş. Üç kurşun isabet eden Emel Ç. Yaralanarak hastanede tedavi altına alınmış. Katil koca ise arabaya atlayarak kaçmış…
Bu kadar değil devam ediyor:
“22 yaşındaki işsiz E.K., 8 metrekarelik dükkanı üstüne yapmayan babasını tüfekle öldürdü”.
“Bir eski koca vahşeti daha”, “Boşandığı eşini vurdu”.
İzmir’in Karabağlar ilçesinde 42 yaşındaki, üç çocuk annesi Zeliha, eşi sürekli alkol aldığı ve evde olay çıkardığı için 6 ay önce boşanmış. Ama şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanan pek çok kadın gibi kurtulamamış. Eski kocası, aşçılık yaparak çocuklarına bakan Zeliha D.’nin olay günü işe giderken yine önünü kesmiş ve barışmak istediğini söylemiş. Ret yanıtını alınca da, otomobilinin bağajında hazır tuttuğu “pompalı tüfeği” kaptığı gibi genç kadını göğsünden vurarak öldürmüş. Sonra da aynı tüfeği kendi başına dayayarak intihar girişiminde bulunmuş…
Yaşar Üniversitesi’nin araştırması
Kadın cinayetleri böylesine artarak sürerken Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Halkla İlişkiler ve Tanıtım Programı öğrencileri Nilay Güven, Işıl Karagöz, Tuğçe Alagözoğlu ve Sinem Koyuncu, çevrelerindeki ve kadın sığınma evlerindeki kadınlar ile çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla, üniversitelerin kadın sorunları araştırma merkezleriyle görüşerek bir araştırma yaptı. Araştırma sonucunda, “birçok kadının gördüğü şiddeti kanıtlama konusunda problem yaşadığı” ortaya çıkarken Yaşar Üniversitesi Öğretim Görevlisi İrem Tükel, öğrencilerin, Türkiye’de kadına yönelik şiddeti engellemek ve kadın hakları bildirgesini yayıp sosyal sorumluluk bilincini artırmak, kamuoyunun dikkatini konuya çekmek amacıyla bu çalışmayı gerçekleştirdiklerini söyledi.
En büyük sorun şiddetin kanıtlanamaması
Kamuoyunu yansıyan sivil toplum ve medya kuruluşlarının raporlarını incelediklerini, bu raporların sorunun ne kadar ciddi boyutlarda olduğunu bir kez daha gösterdiğini belirten öğrenciler,
“Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu raporlarına göre; 2014’ün ilk 7 ayında 174 kadın, cinayete kurban gitti. İlk 7 aylık verilere göre, İstanbul’da 35 kadın öldürülürken Adana 11 ve Gaziantep ise 10 kadın cinayetiyle İstanbul’u takip etti. Raporu incelediğimizde, kadınların, yüzde 42 oranla, en çok kocaları tarafından öldürüldüğünü, cinayetlerin işlenme şekillerinde ise ateşli silahlar ve kesici aletlerin ilk iki sırada yer aldığını gördük. Koruma talebinden bulunup öldürülen kadın sayısı ise ilk 7 ayda 13. Platformun 2013 yılı verileri de sorunun boyutunu gösteriyor. 2013’te 237 kadın cinayete kurban gitti. Tüm bu raporlar, bizim çalışmamıza da ışık tuttu” dedi.
İzmir’in, Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de kadına yönelik şiddetin en çok yaşandığı kent olarak görüldüğünü kaydeden öğrenciler, “Diğer kentlerde belki de bu olaylar yeterince bildirilmiyor olabilir. Ancak elde ettiğimiz en çarpıcı sonuçlardan biri, İzmir’de kadınların kocalarından, ailelerinden ya da başka birinden şiddet gördüklerini anlatmalarına rağmen kanıtlayamamaları oldu. Vücutlarında darp izi bulunmayanlar ‘sen şiddet görmemişsin’ denilerek evlerine geri gönderilebiliyor. Halbuki o kadın cinsel, psikolojik, ekonomik veya sözlü şiddete maruz kalmış olabilir. Bunlar da şiddetin çeşitleri, ama yalnızca fiziksel şiddet suç olarak kabul ediliyor. En çok mağdur olan kadınlar ise maddi bakımdan güçsüz ve eğitim düzeyleri düşük olanlar” diye konuştu.
Kadınların şiddet anında kendilerini savunmalarının mümkün olamadığını gözlemlediklerini belirten öğrenciler, “kendilerini savunmaya kalkan kadınların ise gördükleri şiddetin daha da arttığını söylediğini” ifade etti. Öğretim Görevlisi İrem Tükel ise kadınların, en çok yakın çevresi, kocası ve ailesi tarafından şiddete maruz kaldığına dikkat çekti.
Tecavüzcülerin yüzde 52’si tanıdıkları erkeklerdi
Bu konuda yapılan birçok çalışmanın benzer sonuçları ortaya çıkardığını ifade eden öğrenciler, Bianet’in 2013 Erkek Şiddeti Raporu’na bakıldığında, 2013’te yüzde 52’si tanıdıkları erkekler tarafından olmak üzere toplam 67 kadına tecavüz edildiği, 241 kadına şiddet uygulandığı, 161 kadına tacizde bulunulduğunun görüldüğünü belirtti. Yine Bianet’e göre, kadınların yüzde 66’sını kocaları, eski kocaları ve sevgilileri öldürdü. Araştırmayı yapan öğrencilere göre, tüm bu rakamlar, raporlar, kamuoyundaki “bilinçlenmenin daha da artırılması” gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Öğrenciler, “Bizim de amacımız, tek bir kişi bile olsa ona ulaşıp bu konuda duyarlılığını artırmak, kadınların şiddet konusunda yaşadıkları, ancak bilinmeyen farklı problemleri de dile getirmek” vurgusunu yapıyor…
İyi haftalar
Umut Vakfı
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN