Post image
Arap Baharı’nda bir cinayet

 

Burak GÖRAL

Esrarengiz Cinayet (The Nile Hilton Incident) 25 Ocak 2011’ de Mısır’da Hüsnü Mübarek rejimine ve son veren prptestoların başlamasından 10 gün önce işlenen bir cinayet üzerinden yozlaşmayı anlatıyor.

2009 yılında, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’ in oğluna yakınlığıyla bilinen emlak kralı milyarder ve iktidar partisi üyesi Hişam Talat Mustafa’nın,  milyon dolara eski bir polisi kiralık katil olarak tutup kendisini terk eden Lübnanlı ünlü şarkıcı Suzan Tamim’i öldürmeye azmettirmekten yargılandığı cinayet davasında idam kararının çıkması şok etkisi yaratmıştı. Ancak daha sonra ne olduysa (!) cezası  15 yıl hapse çevrilmişti.

İsveçli yönetmen Tarık Saleh‘ in Cannes’dan senaryo ödülüyle dönen -bir kısmını da İstanbul’da çektiği Cennetten Gelen Çocuk’tan (Cairo Conspiracy) önceki ve dünya festivallerinde epeyce dolaşan filmi Esrarengiz Cinayet’in esin kaynağı da bu vaka tam olarak. Saleh bu cinayeti hatırlatan bir polisiye vakayı, Tunus’da başlamış olan Arap Baharı’nın bir uzantısı olarak 2011’de Mısır’da ki Hüsnü Mübarek yönetimine karşı başlayan isyanın arefesine bağlamış filmde. Böylece iktidarın ve onun adaleti sağlaması beklenen kurumlarının yozlaşmasının ceremesini en çok da sıradan vatandaşların ve göçmenlerin çektiğini göstermeyi amaçlamiş

Bu hikayenin ana karakteri olan Nureddin yoz bir polis dedektifi. Suç mahallindeki maktülün cüzdanı dahil nerede para görse cebine indirecek kadar haysiyetini yitirmiş bir kamu görevlisi. Babası dahi bunun farkında ve oğluyla sınırlı bir iletişimi var. Nureddin polis şefi amcasıyla birlikte rüşvet çarkının tam içinde. Ama üstleri, arkadaşları ve neredeyse tüm teşkilat o kadar yozlaşmış ki Nureddin içlerinde yine de vicdanlı bir polis gibi kalıyor. Nitekim bir yerden sonra o bile dayanamıyor artık bu kokuşmuşluğa.

15 Ocak gecesi Hilton Oteli’nin odalarından birinde Lalena adında güzel bir kadın şarkıcı öldürülür. Otelde temizlik görevlisi olarak çalışan Sudanlı göçmen bir kız olan Salwa cinayetin tek tanığıdır. Cinayeti soruşturmakla görevli olan Nureddi en başta davayı çabukça kapatmaya meyletse de işin içinde güçlü bir milletvekilinin de olduğunu anlayınca Lalena gibi çarkın içinde sömürülen arkadaşı Gina’yı da tanıyınca içinde bulunduğu bataklığın daha çok farkına varır. Bu arada Lalena’nın katili Salwa’nın da peşindedir.

PATLAMAYA HAZIR SOKAKLAR

Kahire’de geçen bu çağdaş bu film-noir, 2011 Mısır devriminden önceki günlerde sokağın huzursuzluğunu, adalet kurumunun bozulmasının toplum üzerindeki gerilimini sürprizli ve akıcı bir polisiye senaryoyla yansıtmayı başarıyor.

Filmin sigara tiryakisi dedektifi Nureddin’i canlandıran ve Hollywood’da da çalışan Fares Fares çok doğru bir seçim olmuş. Oyuncunun beden dili, her an yüzünde taşıdığı bıkkınlık ve hüzün karaktere de oturuyor. Yönetmen Saleh filmin bazı sahnelerini Casablanca’da çekmiş olsa da devrim öncesinde kaynayan Kahire’nin atmosferini iyi yansıtıyor. İzleyen herkesin bir Roman Polanski klasiği olan ‘Çin Mahallesi’nin Orta Doğu versiyonu’ olmasını arzulamış gibi görünüyor.

Mübarek’ in devrilemez görülen 30 yıllık sert iktidarını indiren halkın isyanının başladığı yerde Nureddin’in amcasıyla ve dahil olduğu yoz sistemiyle hesaplaşması da başlıyor. Aslında işlerin sonrasında düzelip düzelmediğini 2011 devriminden sonra Mısır’da yaşananları takip edenler bilirler. Milyonlarca Mısırlı 2013 yazında, iki yıl önce de istediklerini, ama gerçekleşmeyen taleplerinin tekrar sloganlaştırıp bir daha meydanlara çıkmıştı…

(Oksijen, 10-16 Mayıs 2024)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN