Malum her yıl bir özel yıl olarak ilan ediliyor…
Geçen yıl kadınlara atfedilmişti…
Kadın cinayetleri arttı…
Bu yıl da; “Aile yılı”…
Ve “ailenin korunması ve güçlendirilmesine yönelik çeşitli etkinliklerin, projelerin hayata geçirilmesi” amaçlanıyor…
Kesinlikle iyi niyetli olarak yola çıkılıyor elbette…
Ama bir gerçek var ki; aile yapısının çok önemli, çok güçlü olduğu ülkemizde son yıllarda aile yapısında tam anlamıyla bir çöküş yaşanıyor…
Aile içi çocuk istismarı, cinsel taciz, şiddet ve cinayetler maalesef ki artı, artıyor…
Bu artışta tabii ki; gerekçe çok…
Ama bir gerçek var ki; insan dokusunun bozulması, adeta tuzla buz olması…
Nasıl son yıllarda “bu hale geldik”i varın siz düşünün, ama bir gerçek var ki; reyting uğruna televizyonların gündüz kuşakları da, insanları geliştirmek, kültürünü artırmak yerine adeta onların daha da kalitesiz hale gelmelerine, yozlaşmalarına hizmet ediyorlar… En önemli saatlerde sanki bir el; kötülük tohumları ekiyor…
Tacizler, tecavüzler, skandallar, ardında bırakılan ve sevgisiz büyümeye mahkum edilen bebekler, çocuklar… Ve bu çirkinleşmiş, kokuşmuş ilişkileri matah bir şey gibi sunup, toplumu yozlaştıranlar… Ve sonuç şiddet, yozluk… Arttıkça artıyor…
Nasıl kurtulur ki bu aile? Aileler?
Galiba en başta dikizci, toplumun büyük bir kesiminde çürümeye neden olan, kirlilikleri normalleştiren televizyonların bu gündüz kuşaklarından kurtulmak lazım…
İnsanı iki bacak arasından çıkarıp, insanı insanca yetiştirmek, kaliteli bir eğitimle topluma hazırlamak lazım…
En önemlisi de; adaleti, hukukun üstünlüğünü bu ülkenin olmazsa olmazı haline getirmek lazım… İnsanoğluna, öz kardeşinin hakkına bile saygı göstermeyi öğretmek, aşılamak lazım… Tabii ki cinsiyet ayrımcı politikalardan vaz geçmek lazım…
Ve buna öncülük edecek olan ya da örnek olacak olanlar da bu ülkeyi yönetenler, yöneticilerdir…
Unutmayalım ki; İyilik de, kötülük de bulaşıcıdır, yaygınlaşıcıdır…
Bakın daha bugün bir gazetede var: Kadın cinayetlerini protesto eden öğrencilere Marmara Üniversitesi Rektörü Mustafa Kurt tarafından, “izinsiz basın açıklaması yapıp kampus trafiğini engelledikleri” gerekçesiyle kınama cezası verilmiş.
E pes doğrusu hocam ya…
Kınama cezası verene kadar, aşağı yanlarına inip, siz de kadın cinayetlerini protesto etseydiniz ya…
Valla bizce bu yakışırdı size…
Ve de belki kadın cinayetlerini önlemek daha kolaylaşırdı…
Neyse gelelim Aile Yılı’na…
Bu yıl aile yılı ya…
Ailenin bireylerinin bu kadar birbirine husumet beslediği başka ülkeler var mı acaba? Yıl başlayalı daha 3 ayı doldurmadık, ama ülkenin dört bir yanından adeta aile cinayetleri, şiddet olayları fışkırıyor…
Bugüne kadar ki; silahlı şiddet olaylarına ki, basına yansıyanlara baktığımızda¸ başta da dediğimiz gibi sadece silahlı 44 aile içi şiddet olayı yaşandı… Bu olaylarda 55 kişi öldürüldü, 28 kişi yaralandı…
Miras, ufak tefek tartışmalar, arsa, arazi paylaşmazlıkları vs…
Kadın cinayetleri hariç…
Ne dersiniz, kadın cinayetleri de aile içi olay değil mi?
Ki biliyorsunuz kadın cinayetleri anne-babaların, diğer aile üyelerinin de öldürüldüğü katliamlara dönüştü…
Ve bugüne kadar kadın cinayetlerinde de; yine sadece silahlı; 56 kadın cinayetinde 55 kişi öldü, 22 kişi yaralandı… Bunların altısı hariç hepsini aile ferdi diyeceğimiz kocalar, aile bireyleri gerçekleştirdi…
Kısacası Aile Yılı’nda daha 3 ay olmadan; yaşanan 100 aile içi şiddet olayında bilanço: 110 ölü, 50 yaralı…
Bugün de birkaç olay var. Bir damat, kayınbiraderini öldürüp, üç aile üyesini yaralamış. İstanbul’da 19 yaşındaki bir genç miras için amcasını öldürmüş… Tekirdağ’da yine 19 yaşındaki bir genç tartıştığı babasını pompalı tüfekle öldürmüş…
Ailede kısacası çatlaklar, şiddet büyük…
Adaletin, sevginin, saygının olduğu, şiddetin azaldığı ailelerin çoğalması özlemiyle iyi haftalar.
Umut Vakfı
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN