Tweet

Burcu OCALGIL (burcuocalgil@aof.anadolu.com.tr)

Son dönemlerde birçok alanda olduğu gibi kadının rolü, polisiye-gerilim türü romanlarda da değişime uğruyor gibi görünüyor. Okumaya alışkın olduğumuz erkek egemen polisiye romanlarda genelde mağduru ya da baskın bir erkek karakterin yanındaki silik bir yan karakteri oynayan kadın, şimdilerde kararlı, azimli ve de dediğim dedik rolleriyle hikâyelerin merkezlerinde yer alır oldu. Şubat 2016’dan bu yana 900 bin adetten fazla satılan Robert Bryndza‘ya ait Buzdaki Kız da bahsettiğimiz geçişin net olarak görülebildiği kitaplardan.

Bryndza’nın hikâyesinin merkezine oturttuğu kadın karakteri Erika Foster‘ı da mercek altına almak kaçınılmaz oluyor. Buzdaki Kız, bir polisiye gerilim romanı için oldukça cezbedici bir şekilde vahşi bir cinayet sahnesiyle açılıyor. Nüfuslu bir ailenin güzel ve belki de biraz şımarık olarak yetişmiş kızı Andrea ile tanışıyoruz. Daha ilk satırlardan onun elde etmeyi seven ve başarısızlığa gelemeyen bir yaradılışa sahip olduğunu anlıyoruz. Onu takip ederken birazdan başına gelecek korkunç bir olayın farkındayız sanki. Andrea’nın feci ölümü, bizi hikâyenin güçlü noktası Dedektif Erika Foster’a ulaştırıyor. Kısa bir süre önce yürüttüğü operasyonda kocasını ve takım arkadaşlarını kaybetmiş olan Erika, suçluluk ve pişmanlık gibi ağır yüklerle bilenmiş bir kadın. Sıklıkla geçmişin derin girdaplarında, umutsuzluğun en ağır tonlarında boğulsa da ayağa kalkmayı başarabilen bir karaktere sahip. Gözü karalığını, kendisine tehlike teşkil edebilecek konularda bile inatçı oluşunu, onun kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış biri olmasına bağlamak da çok yanlış olmaz.

Görevden uzak kaldığı aradan sonra, kurbanın ailesinin politik açıdan güçlü bir pozisyonda olması sebebiyle büyük sorumluluğun ve aciliyetin olduğu bir davaya atanan Erika’nın ilk işi ailenin geçmişini araştırmak oluyor. Ancak bunun üzerine amirleri de dahil birçok kişinin tepkisini üzerine çekiyor. İşte tam bu noktada Erika, savaş vermesi gereken tek kişinin Andrea’nın katili değil, aynı zamanda gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemek pahasına her şeyin üstünü örtmeye çalışan insanlar da olduğunun farkına varıyor. Ancak bu yüzleşme onun bilenmesini ve kararlılıkla mücadele etmesini sağlıyor.

Buzdaki Kız, son ana kadar okuru sorularla, olasılıklarla ve teorilerle boğuşmaya zorlayacak, dozunu giderek artıran ve bir an olsun hızım kesmeyen gerilim unsurlarıyla bezenmiş bir roman. Bryndza’nın ser verip sır vermeyen olay örgüsüyle okurun son sayfalara kadar tahmin yürütmeye çalışması kaçınılmaz. Bryndza’nın 21 dilde hayat bulan karakteri Erika Foster için yazdığı hikâyesi ise tamamlanmadı, çünkü yazarın aynı karakter üzerinden geliştirdiği ve önümüzdeki aylarda çıkması planlanan iki romanı daha mevcut.

Yazar: Robert Bryndza

(Akşam Kitap, 09.12.2016)