Post image
Kitabı ağlayarak yazdım insanlığımdan utandım

02mustafamutlu

Nil SOYSAL
Fotoğraf: Yalçın BEL

“74. Ferman, Irak’ın Sincar bölgesinde ve ölüm topraklarına dönüşen Şengal Dağı’nda, acımasız karanlık karşısında hayatta kalmak için güneşe uzanan ellerin öyküsü. 21. Yüzyılda, Türkiye sınırlarına çok yakın bir bölgede yaşandığına kolayca inanamayacağınız olaylar, Ezidilerin başına gelen son büyük felaket ve dünyanın duyarsızlığı üzerine soluk soluğa okunan bir roman…” Kitabın arka kapağından yaptığım bu alıntıya bir ekleme de ben yapıyorum: “Soluk soluğa okurken; ‘İnsanlık öldü mü’ diye sorgulatan ve utandıran bir roman…

BİR KIZIN HİKAYESİYLE BAŞLADI

– Bu kitabı neden yazdın?

Yıllar önce IŞİD terörü yeni yeni dünyaya hakim oluyordu ve Ezidi kadınların dağa kaçıp dönmelerinin üstünden 1-1.5 ay geçmişti. Köle pazarları yeni oluşturuluyordu. Bir gazetede Almanya’da yaşayan ve Birleşmiş Milletler’de çalışan bir Türk psikologla ilgili haber okudum. Ezidi kamplarına danışman olarak gönderilen bu psikolog, oradaki bir kızın hikayesini anlatıyordu. 16-17 yaşlarındaki bu kız, kendisini kaçıran IŞİD’liler tecavüz etmesin diye yüzünü yakmıştı! Ölümün eşiğinden kurtarılmış, Diyarbakır’a getirilmiş ve psikolojik destek alıyordu. Kestim bu kupürü. Ondan sonra bütün boş zamanlarımda bu olayı araştırmaya başladım. Ezidilik nedir, nerede yaşarlar gibi haklarındaki her şeyi öğrenmeyi vazife edindim. Ama bunu da bir gün bu kitabı yazmak için değil, bir sorumluluk olarak yaptım. Orada küçücük bir kız, kendini korumak için yüzünü yakıyor, biz burada aptal dertlerle uğraşıyoruz! Güya ben gazeteciyim, güya çağa tanıklık edeceğim, ama burnumun dibinde olan vahşetten haberim yok! İlerleyen günlerde, o kendini yakan kız gibi haberler her gün akmaya başladı ve kestiğim kupürler bir dosya oldu. O zaman bunu kitap yapmaya karar verdim. Bu vahşetin tüm dünyaya anlatılması gerektiğini düşündüm. Çünkü sadece katiller değil suçlu olan. Görmezden gelen insanlık masum mu?

– Ön kapağa not düşmüşsün; “Bu kitapta anlattıklarım keşke hayal ürünü olsaydı” diye… Anlattıklarını hayal edebilir miydin?

02kitapkapakBen bu kitabı ağlayarak yazdım. İnsanlığımdan utandım yazarken. Çünkü o insanları, orada yaşanan vahşeti çok çabuk geçiştirdik biz. İnsanlar orada dağa kaçmışlar, 10 küsur gün boyunca dağda kalmışlar, ölüyorlar. Bileklerini kesip, akan kanlarını bebeklerine içirdi bu anneler! Ellerindeki akıllı telefonlardan internete bağlanıp, bütün dünyadan yardım istediler. Bu haberler dünyada trendtopic oldu. Ama yardım ulaşmadı. Bir tek Barzani‘nin tek bir helikopteri bir gün, o da fotoğraf çektirmek için bölgeye az miktarda su ve kumanya bıraktı. Bu insanların satıldığı köle pazarlarına hiçbir uluslararası kuruluş gidip de; “Bunu yapamazsınız” diyemedi. Şu çağda, gözümüzün önünde 7 yaşında, 8 yaşında çocukları, tırnak içinde söylüyorum; gelişmemiş Araplara değil, Avustralya’dan, Kanada’dan, Avrupa’dan gelen insanlara sattılar! Türkiye’den yapıldı bu biliyor musun? Türkiye’den de o köle pazarlarına alıcılar gitti. Aldılar, getirdiler, çalıştırıyorlar burada hayat kadını, bilmem ne olarak. Ama kimse görmüyor, görmek istemiyor.

BU 74’ÜNCÜ KIRIMDI

– Ezidilerin görmezden gelinmesini sen neye bağlıyorsun?

Belki inançları… Çünkü onların inançlarını Hristiyanlık reddediyor, Müslümanlık zaten reddediyor, Yahudilik reddediyor. Sadece inançları da değil, yaşantıları, her şeyleri çok farklı. Okumayı çok tehlikeli görüyorlar mesela. Gençlerini mümkün olduğu kadar okutmuyorlar.
– 74. Ferman nedir peki?

Padişahlar o bölgede dine gelmeyen halkın öldürülmesi için ferman çıkarırlarmış. Bundan önce 73 ferman daha var. Bu topluluk 73 kırım geçirmiş. IŞİD katliamı 74’üncüsü.

BİRÇOĞU AVURAPA’YA KAÇTI

– Bu soykırımlardan kaçıp kurtulanlar nerelerde yaşıyor?

Güneydoğu’nun köylerinde, Irak, Suriye sınırında 10 binlerle ifade edilen sayıda Ezidi yaşarken, 12 Eylül’den sonra bunların yüzde 99’u Almanya ve Hollanda’ya kaçmışlar. İlk bakışta; 12 Eylül yönetimi bunlara şiddet uyguladı ve kaçtılar diye düşünüyorsunuz. Ama araştırınca işin aslının öyle olmadığı çıkıyor ortaya. 12 Eylül’den sonra PKK bölgedeki ağırlığını artırıyor ve köylerini ele geçirip, Ezidileri haraca bağlıyor. Yani PKK zulmünden kaçıyorlar. Şu anda Almanya’da 70 binden fazla Ezidi var. Esas manidar olan; PKK’lılar aynı fermana 73. diyor. Çünkü Kürtler tarafından yapılanı saymıyorlar.

– Bugüne dönersek; o bölge IŞİD’den temizlenmedi mi?

Sözümona bir sene önce temizlendi. Ama IŞİD hâlâ 10 kilometre ötede. Sen olsan gidebilir misin? Kitapta anlattığım gibi, o gece nasıl geldilerse, bir gece yeniden ve çok daha zalimce gelebilirler. Bu gidişle de gelecekler. IŞİD bugün dünyanın ve insanlığın önündeki en büyük tehdittir.

İNSANLIK ÇOK SUÇLU BU İŞTE

– Türkiye için de mi?

IŞİD kendi açıkladığı ilk hedefler listesinde bir numaraya İstanbul’u koymuş vaziyette. Bundan 15 sene önce IŞİD denen bir manyaklar topluluğunun türeyip, bütün Ortadoğu’yu esir alacağını aklınıza getirebilir miydiniz? O zaman İstanbul’u da aklınıza getireceksiniz. Savaşılıyormuş gibi yapılıyor, ama savaşılmıyor IŞİD’le. Savaşıyormuş gibi yapanlar, zaten IŞİD’i besleyenler. Belki bunda Türkiye’nin de sorumluluğu var. 3 sene önce yazısını yazdım, fotoğrafını koydum ben köşemde. Gaziantep’te IŞİD tabelası asıldı binaya. IŞİD’in merkezi vardı. Yaptıkları her şeye göz yumdular. Eğer savaşsalardı, IŞİD dünyanın en gelişmiş orduları karşısında iki gün dayanabilir miydi? İnsanlık çok suçlu bu işte!

(Sözcü, 22.11.2016)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN