Onurhan ALPAGUT
Bandırma doğumlu şair-yazar Arzu Dinçer ile kadın cinayetleri üzerine hazırladığı öykü kitabı “Ali Ayşe’yi Sev(me)”yi konuştuk.
Kitabın oluşum hikayesinin, Ankara’da bir köy yardımlaşma derneği gecesinde Güldünya adlı kadın için yakılan bir Türkü üzerine başladığını dile getiren Dinçer, kendini Güldünya’nın yerine koyarak o an için neler hissettiğini anlamak için eline kalemi alır ve düşüncelerini kağıda dökmeye başlar. 29 Kadın cinayetinin bir öykü biçiminde okuyucuya aktarıldığı “Ali Ayşe’yi Sev(me)” adlı kitabı için Dinçer, “Elinizde tuttuğunuz kitap canınızı acıtacak belki; ama çığlık atmakta geç kalmamanız için yazıldı bu satırlar. Belki de sizin sesiniz bir nefesi kurtarır, kim bilir” dedi.
HER ÖYKÜYE ‘VE AYŞE’ DİYEREK BAŞLADI
Kitabın yazım sürecinde kadın cinayetlerini yakından takip etmeye başladığını ifade eden Dinçer, başlarda yöresel bir şive kullandığını, ancak bu sebepten okuyucunun anlamasında ve duygu aktarımında bir takım sıkıntıların baş göstermesi ile şiveyi yazılarından çıkarttığını belirtti. Kitabın içeriği hakkında bilgiler veren Dinçer, “29 öykünün her birine ‘Ve Ayşe’ diyerek başladım ve öldürülen kadınların ağzından kendi öykülerini anlatmaya çalıştım. Her öykünün ardından gelen ‘Ve Ali’ kısmında ise öldüren kişilerin kendilerini nasıl ifade etmeye çalıştıklarını yansıtmak istedim” dedi.
ARTIK DÜNYA’DA YOKLAR
“Söz uçar yazı kalır” diyen Dinçer, okuyuculardan kitaba yönelik olumlu tepkiler aldığını belirterek kitabı yazmasının altındaki yatan en büyük sebebin, “Günlük magazin haberleri gibi sunulan ‘Kadın Cinayetleri’nin vahşetini insanların bir kitabı okuma süresince hissetmesini istedim. Biliyorum bu çok can acıtıcı, ama bizim için duygusal can acısı olan durum ölen kadınlar için hayattaki en büyük gerçek. Artık dünya da yoklar. Duygusal his olarak kitabın ulaşabildiği insanlar açısından evet amacıma ulaştım. Toplumsal farkındalık yaratacak bir etki oluşturamasam da kitabın daha çok kitlelere ulaştığında daha çok dönüşler alacağımı düşünüyorum” diye konuştu.
ÖNCELİĞİ BİR ÇIKIŞ NOKTASI YAKALAMAK
Yazmaya şu şekilde başladığını ifade eden yazar Dinçer, “Öncelikle bir çıkış noktası yakalıyorum. Ardından bu çıkış noktasının çevresinde karakterleri ve olayları örmeye başlıyorum. Tabi çıkış noktasının tespit edilmesinin ardından konu ile ilgili okumam gereken kitap ya da makaleler varsa onları da mutlaka ediniyorum” diyor.
TÜRKİYE’DE YETERİ KADAR PARANIZ VARSA KİTAP SAHİBİ OLABİLİRSİNİZ
Türkiye’de paranız varsa kitabı çıkarmanın çok da zor olmadığını belirten yazar Dinçer, “Yeteri kadar kitap yayınlamak için paranız varsa kitap sahibi olabilirsiniz. Ancak bir kitaba sahip olmaktan çok okuyucuya ulaşmak, ulaştırılmak yazan kişi için birincil öncelik. Kitap dağıtım şirketlerine sahip ya da anlaşmalı büyük kitap evlerine ulaşmak ise evet zor. Kişisel yorumum olarak şunu gözlemledim; İsminiz ulusal çapta bir tanınırlığa sahipse size kitap yazmanız için teklif gelecektir. İçeriğinin bir sosyal sorumluluk taşıyıp taşımadığının da bir önemi yok. İsminizle birlikte kitabın pazarlanıp pazarlanmayacağı öncelik” dedi.
(İlkses, 09.10.2016)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN