Adnan ÖZYALCINER
Ercüment Akdeniz araştırmacı bir gazeteci. Biliyorsunuz ilk kitabında Suriye Savaşı dolayısıyla mülteci işçilerin emeklerinin sömürüsünü, yaşadıklarını, onlara yaşatılan savaştan beter acılarını, nasıl köleleştirildiklerini anlattı.
Bu kez yeni kitabı “Ölüm Koridorlarından Mülteci Pazarlığına Sığınamayanlar”a el atıyor. Bence onlar sığmamayanlar değil, “Sığındırılamayanlar”dır.
İşte bu sığmdırılamayanlarm kitlesel ölümleri ortadayken çocuk Alan Kurdi’nin trajik ölümü, derin bir uykuya dalmış olan dünyanın gözlerini açtı mı? Bu bir soru.
Dünyanın egemenleri “mülteci gerçeği”ni “insani” açıdan mı, “çıkarcı” açıdan mı baktılar/bakıyorlar? Bu da bir soru.
Mültecilere dünyadan destek fonları açıklanırken silahlanmaya ayrılan fonlarla barışın değil, savaşın pompalanarak mültecilere ayrılan destek fonlarının göstermelik olup olmadığı? Bu da üçüncü soru.
Ve daha bir çok soru, yaşanal çözümsüz bir çok olay. Ercüment işte yaşanan bu olaylardan yola çıkarak hem sorularını soruyor, araştırmacı bir gazeteci olarak da çözümler arıyor, çözümler öneriyor.
Başka ne yapılabilir? Ne yapabilinir? Hep birlikte savaş değil, barış demekten başka. Barışı savunmaktan başka.
Kosta Cavras‘ın “Capital” filmindeki baş oyuncunun şöyle bir lafı var: “Kapitalizm zenginlerin Robin Hood’udur. Yoksullardan çalar, zenginlere verir.
İşte asıl mücadele etmemiz gereken budur. Robin Hood’u yeniden kendi tarafımıza çekmek.
(Günlük Evrensel, 12.09.2016)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN