Mehmet Erduğan
Müzik sektöründen sinema dünyasına adım atan ve seyirci karşısına çıktıkları ilk filmle dikkatleri üzerine çekmeyi başaran Alex & Benjamin Brewer kardeşlerin yaklaşık dokuz milyon dolar gibi Hollywood standartlarına göre düşük diyebileceğimiz bir bütçeyle çektikleri “The Trust” filmi “Vurgun” ismiyle Türkiye’de gösterime girdi. Başrollerini Nicholas Cage ile “Yüzüklerin Efendisi”nde Frodo’yu oynayan Elijah Wood’un paylaştığı “Vurgun”, bir modern kara film örneği. Film, iki polisin soygun planı ve sonrasındaki gelişmelere odaklanıyor.
Konusu polisi ilgilendiren olayları kapsayan, çoğunlukla cinayetler ve bu cinayetlerin bir polis veya dedektif tarafından araştırılarak aydınlatılmasıyla olay örgüsü şekillenen filmleri, eğer suç unsuruna suçu işleyen cephesinden bakıyorsa “Kara Film”, kanun kuvveti cephesinden bakıyorsa “Polisiye” olarak tanımlamak mümkün. Peki, eğer suç bir kanun kuvveti tarafından işleniyorsa?
MODERN KARA FİLM
Başrollerini Nicolas Cage ve Elijah Wood’un paylaştığı, kara komedi ile başlayıp ikinci yarısından sonra karakterlerin birbirleriyle çatışmasıyla birlikte gerilime meyleden ve kara film ile polisiyeyi harmanlayarak melez bir hikâye ortaya çıkaran “Vurgun” filminden bu anlamda bir “Neo Film Noir” (Modern Kara Film) olarak söz etmek mümkün.
Amerikan polisinin ve polis teşkilatının açıklarına ve eksiklerine değinerek günümüzde dejenere olan yapısal işleyişine farklı bir açıdan yaklaşan film; polis departmanının kanıt dairesinde çalışan Jim ve David isimli iki polis memurunun uyuşturucu çetesi takibiyle başlayıp büyük bir soygun planına doğru uzanan macerasını anlatıyor.
SIKICI HAYATTAN KURTULMA FIRSATI
Filmde Nicolas Cage’in hayat verdiği Jim Stone karakteri departmanda bir komiser yardımcısıdır. Kendi gibi polis olan babasının gölgesinde yaşayan Jim, kendisine verilen bir angarya görev sırasında tesadüfen uyuşturucu çetesiyle bağlantılı, oldukça yüksek meblağda bir kefaret makbuzu bulur. Her daim suç mahallinde gerçek bir dedektif gibi hareket eden, gizemli olayları çözmeye çalışan Jim bulduğu bu ipucuyla heyecanlanır ve kendini ispat edebilme yolunda eline gerçek bir fırsat geçtiğini düşünür. Böylelikle teşkilatta ona bağlı olarak çalışan ve aynı zamanda sivil hayatta da yakın arkadaşı olan David’e durumu anlatıp onu ikna ederek birlikte paranın kaynağını araştırmaya başlarlar.
Bu arada Elijah Wood’un hayat verdiği David Waters, depresyonda olan, kendini “ot”la ve tek gecelik ilişkilerle avutan genç bir polis memurudur. Onu Jim ile bir araya getiren tek şey ise ikisinin de memnun olmadıkları sıkıcı hayatlarından kurtulma fırsatıdır.
Özenli bir araştırmadan sonra ulaştıkları ipuçları, onları bir marketin arkasındaki, içine banka kasası yapılmış soğuk hava deposuna götürür. Kasanın içinde her ne varsa soymak ve ikiye bölüşmek üzere bir plan yaparlar. Ancak kasanın neler içerdiğini öğrendiklerinde, geriye dönmek için artık çok geç olmuştur.
WOOD, ÇITAYI YÜKSELTİYOR
1995 yapımı “Elveda Las Vegas” (Leaving Las Vegas) filmiyle En İyi Erkek Oyuncu kategorisinde Oscar ve Altın Küre ödüllerinin sahibi olan Nicolas Cage’in oyunculuğundan her ne kadar pek haz etmiyor olsam da, yine de bu filmdeki performansını doğal bulduğumu; diğer taraftan, Shire’lı Hobbit Frodo karakteriyle tüm dünyanın sempatisini kazanmış olan Elijah Wood’un sadece bir Yüzük Taşıyıcısı olmadığını ispat etmek istercesine boy gösterdiği birbirinden farklı rollerdeki performansıyla her geçen gün oyunculuk çıtasını yükselttiğini söyleyebilirim.
YENİ HİKÂYELERE DEVAM…
Soygun düşüncesi ve planıyla şekillenen ilk yarısında her iki karaktere de eşit mesafede yaklaşan Brewer Kardeşler’in ikinci yarıdan itibaren David’in duygusal karmaşasına odaklanmasıyla farklılaşan film, neticede her önüne gelenin kurşuna dizildiği, hırsız-polis kovalamacasının ve çatışmalarının eksik olmadığı, takip sahneleriyle filme aksiyon katan klişe ve şablonlarla boğulmadan düzgün bir şekilde hikâyesini anlatmayı başarıyor.
Günümüz dünyasının karanlık sokaklarında, özellikle seri katillerin, mafyaların, çetelerin, sapıkların kol gezdiği ve işledikleri suçlar karşısında hiçbir ceza yaptırımına maruz kalmadan yollarına devam edebildiği bir zamanda haliyle Hollywood da boş durmuyor. Her durumda ve koşulda seyircinin ilgisini cezbedecek; hayata, düzene ve geleceğe dair düşünmeye sevk edecek filmlerle sinema tarihinin en uzun yaşayan Film Noir (Kara Film) türünü farklı hikâyelerle beslemeye devam.
(Taraf, 03.06.2016)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN