İPEK ÖZBEY (iozbey@hurriyet.com.tr)
“IŞİD köye girdi, IŞİD saldırıyor….”
Jinan ve onun gibi birçok Ezidi kadın için kabus dolu günler bu çığlıkla başlıyor.
4 Ağustos 2014…
Jinan, IŞİD savaşçıları tarafından ailesiyle birlikte esir alındı.
Tıpkı diğer kadınlar gibi onun da gözlerine baktılar. Açık renklileri istiyorlardı.
O, gerizekalı rolü yaptı. Çene kemiğinin kaslarını sıktı. Çocukken arkadaşı Dagan’la birlikte küçükleri korkutmak için bu oyunu sık oynamıştı. Başarılı da oldu, cihat savaşçıları ondan iğrendi ve bir kenara bıraktı.
Ve kısa sürede ailesinden ayrılıp, sadece kadın esirlerin olduğu bir evde köleliğin cehennemini yaşadı.
Evdeki kadınlardan yaşlı Güle’ye korkusunu anlattı: “Beni satacaklar, tecavüz edecekler”…
Güle’nin cevabı onu daha da korkuttu: “Önce bizi ayırmaya devam edecekler. Senin gibi yalnız kadınlar tecavüz edilmeye götürülecek. Evli olduğunu bilseler de aldırış etmezler. Görüyorsun ki, bir köylünün tarlasından domates toplaması gibi en güzel kızları seçiyorlar. On yaşından büyük çocukları kamplara yerleştirip beyinlerini yıkayacaklar. Onların içine Kuran ayetlerini işleyecekler. İyi IŞİD askerleri olmaları için yetiştirecekler. Ve karar verdiklerinde, onları bellerinde bir bomba kemeriyle kamikaze olarak kendilerini patlatmak üzere alışveriş yapılan çarşıya, pazara gönderecekler…”
Kocası Velid’e deli gibi âşıktı. Onun resminin olduğu ve göğsünde taşıdığı kolyeden kuvvet alıyor ve tecavüze uğramamak için oyun üzerine oyun oynuyordu. Bunlardan birinin adı: Pis kalmaktı.
Cihat savaşçılarının kadınlar arasında dolaşırken yaptığı konuşmalar mide bulandırıcı: Bunun büyük memeleri var fakat ben mavi gözlü bir Ezidi istiyorum. Açık tenli. Bunlar en iyileriymiş, ücreti neyse vermeye hazırım.
Jinan tuvalet grevi yapıyor. Öyle pis ki. Bu onun caydırıcı silahı. Kendinden iğreniyor, bu etrafında dolaşan erkekleri tiksindirmeye yetecek mi? Terliyor ve ıslak bir köpek gibi kokuyor.
Jinan, sayfalarca IŞİD’in zorla İslam’ı kabul ettirmeye çalıştığını anlatıyor. Ve kadınların nasıl direndiğini… En çok direnenin bile bir yerden sonra elektrik işkencesiyle dönüyor, kimse yargılamıyor tabii. Herkes itirazın bedelini biliyor.
Çünkü sürekli “Gelin, bakın Ezidileri nasıl öldürüyorlar” diyerek zorla videolar izlettiriyorlar. O videolarda esirlere diz çöktürülmüş. Caniler, ellerinde tuttukları bıçakları kafalarına doğrultuyor. Ölüm fermanını okuyor. Allahü Ekber nidasının ardından boyunlar kesiliyor, kafalar cesetlerin üzerinden yere düşüyor. Boynu kesilenlerden birinin kafasıyla futbol oynuyorlar.
Esir kadınların kafasında hep aynı düşünce. Ölmek veya kaçmak. Birbirlerini ikna edip duruyorlar. Birbirlerinden güç alıyorlar.
Nalin, koğuşun en yüreklisi olarak hepsine kol kanat geriyor. “Güçlü olacağız” diyor. Elektrik işkencesiyle boyun eğdiğinde gücünü kaybetse de bulduğu anahtarlarla kadınların kurtuluşunu sağlıyor ve ‘kahraman’ oluveriyor.
Figaro’nun muhabiri Thierry Oberle, Jinan ile Irak Kürdistanı’nda sığınmacılarla dolu bir Ezidi kasabasında görüştü. Bağdaş kurarak oturmuş, dik bir duruş, açık bir yürek ve hüzünlü, ince bir sesle başından geçenleri anlatıyordu. Yüz hatları gergindi. On iki haftalık tutsaklığı onu yaşlandırmıştı. Oysa sadece 18 yaşındaydı. Sürekli kabus gördüğü için uyuyamadığını söylüyordu. Kocası Velid yanındaydı. Jinan ne idiyse onun gibiydi: Bir savaş suçları mağduru.
Thierry Oberle, Jinan’la görüşmelerinin sonunda şöyle diyor: “İnsanın, din fanatiği ve seks doyumsuzu bir gruba esir düşmesinin nasıl bir şey olduğunu tanımadığı insanlara anlatması kolay değil.”
Jinan, yaşadıklarını biraz da utanarak, ama büyük bir cesaretle anlatmış. O, kurtulmuş. Amacı, onun gibi esir olan binlerce esire ses olmak.
JİNAN
IŞİD’in Kölesi
Thierry Oberle
Çeviren: Setrak Selahattin Öztürk
Librum Kitap
2016, sayfa, 17 TL.
(Radikal Kitap, 29.01.2016)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN