AYŞEGÜL KAHVECİOĞLU
Ankara – ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Üniversite Çalıştayı’nda konuşan YÖK Başkanı Saraç, “’Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ dersinin müfredata entegre edileceğini belirtti ve üniversitelerde bu konuda duyarlılğı artırmaya yönelik çalışmalar yapılacağını söyledi…
Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Üniversite Çalıştayı, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ın ev sahipliğinde gerçekleşen çalıştaya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam da katıldı. Çalıştaydaki sunumlarda akademik hayatta kadınların yeri ile ilgili çarpıcı istatistiki veriler de paylaşıldı. Veriler, özetle şöyle:
Yüzde 7.6’sı kadın rektör
. Kadınlar akademiye, İsviçre’de 1864, Avusturya’da 1878, Almanya’da 1900 ve Türkiye’de 1914 yılında girebildi.
. Türkiye’de araştırma görevlilerinin yüzde 48’i kadın. Doçentlikte bu oran yüzde 31’e, profesörlükte ise yüzde 28’e düşüyor.
. Türkiye, kadınların eğitime erişiminde 142 ülke arasında 108.; sağlıkta 62.; siyasal katılımda 98. ve ekonomik alana katılma ve fırsatlar alanında 125. sırada yer alıyor.
. 90 yılda 18 bin belediye başkanı seçildi ancak metropol şehirlerde, bugüne kadar yalnızca dört kadın, belediye başkanlığı yaptı.
. 1920’den bu yana 8 bin 500 parlamenter seçildi, ancak bunun sadece 205’i kadın oldu.
. Üniversitelerdeki kadın rektör oranı yüzde 7.6. Altı devlet üniversitesinin, sekiz özel üniversitenin rektörü kadın.
. Okul öncesi öğretmenlerin yüzde yüze yakını kadın. İlköğretimde kadın öğretmen sayısı yüzde 57; ortaöğretimde ise yüzde 43.
YÖK Başkanı Saraç, çalıştayda, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” dersinin müfredata entegre edilmesi, üniversitelerin akademik ve idari personeline toplumsal cinsiyet farkındalığının kazandırılması, üniversitelerde toplumsal cinsiyet eşitliğinin genel kabul görürlüğünün sağlanması, üniversite ortamında şiddet, cinsel taciz, istismar ve mobbing konularının tartışılacağını söyleyerek, şunları kaydetti:
“Benim için bu çalıştayın başarılı olup olmamasının ölçütü uygulanıp uygulanamayacağı ile ilişkili. ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ dersinin müfredata entegre edilmesi önemli bir konu. Bu zorunlu bir ders şeklinde olmayabilir. Ama müfredata entegre edeceğimiz zorunlu/seçmeli bir dersin istisnasız tüm üniversitelerde yer almasını planlıyoruz. Her üniversite kendi birikimiyle bunu işleyebilir.”
Ay sonunda belli olacak
Sürecin nasıl işleyeceğine ilişkin de Saraç, “Sonuç bildirgesi çıktıktan sonra maddeleri YÖK Yürütme Kurulu’nda görüşeceğiz. Bu ay sonunda bu konuyla ilgili kararlar alınmış olacak” dedi. Saraç, çalıştaydan çıkan sonuçların Aile Bakanlığı ve MEB ile paylaşılacağını da bildirdi.
Türkiye’deki kadın rektör sayısının artırılmasına yönelik bir çalışma yapılıp yapılmayacağına ilişkin soru üzerine ise Saraç, şunları söyledi:
“Bu konu dünyada çok iyi de Türkiye’de kötü değil. Türkiye gelişmiş ülkelere kadın akademisyen sayısı daha iyi. Ama üst yönetici konumuna bakıldığında gelişmiş ülkelerle aynı düzeyde. İstediğimiz bunun daha üst seviyelere çıkması. Ama bunun birtakım tedbirlerle yönetilmesi yanlış. Sürecin öncesine gidilmeli. Şunu da kabul edelim kadınlarda yönetici olma isteği az. Bunu sadece “cam tavan” sendromu ile açıklayamayız.”
Erdoğan: Kadın meselesi aynı zamanda erkek meselesidir
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, çalıştaydaki konuşmasında, şiddeti besleyen kültürel kalıpların analiz edilmesi gerektiğine dikkati çekerek, “Şiddet uygulayan erkek zihniyetini çözümlemek gerekir. Çünkü biliyoruz ki kadın meselesi aynı zamanda bir erkek meselesidir. İşte bu noktada üniversitelerimizden beklentimiz büyüktür. Toplumsal sorunların kaynağını tespit etmek, onları ortadan kaldıracak çözüm yolları önermek, cinsiyet algılarıyla ilgili yeni kavramsal çerçeveler inşa etmek üniversitelerin meseleleridir” dedi.
Çalıştayın sonuçlarını merakla beklediğini söyleyen Erdoğan şöyle devam etti:
“Umuyorum ki hem şiddet gibi acil konularda hem de kadın aleyhine yerleşik tüm kültürel ve geleneksel kalıpların değiştirilmesi konusunda önemli adımlar atılır. Söz gelimi ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ tanımını da irdelemek gerektiği kanaatindeyim. Tek başına eşitlik yetmiyor. Eşitliğin adalet perspektifiyle ele alınması gerekiyor. Herhangi bir alanda kadın ve erkek oranı sayısal olarak eşit olsa bile kültürel ama daha da önemlisi fıtri özellikler nedeniyle eşitlik bazen eşitsizliğe dönüşebiliyor.”
Cinsel taciz ve şiddet için mevzuat önerisi
Çalıştayda öne çıkan öneriler şöyle oldu:
Toplumsal cinsiyet eşitliği dersi, üniversitelerde zorunlu olarak müfredata konulmalı. İlk ve ortaöğretimde de aynı ders öğrencilere verilmeli.
Akademik ve idari personelde toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin farkındalık sağlanmalı. Oluşan yanlış algı ve değerler yıkılmalı.
Toplumsal cinsiyet körlüğü (dolaylı ayrımcılık) konusunda farkındalık oluşturulmalı.
Üniversiteler için toplumsal cinsiyet eşitliği bir katma değer olarak görülmeli. “Bu üniversitede toplumsal cinsiyet eşitliği var” algısı yerleştirilmeli.
Tüm üniversitelerde, şiddet ve cinsel taciz konusunda mevzuat oluşturulmalı, gerekli yönetmelikler çıkarılmalıdır. Üniversitelerde bu konuda duyarlı davranacak bir başvuru mekanizması kurulmalı.
(Milliyet, 08.05.2015)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN