Yaz aylarının kâbusu düğün alayları ve havaya ateş açan bilinçsiz silah sahipleri. Bu sefer de bir muhtar akşam sokak arasında yapılan bir düğünde havaya ateş açarak bir çocuğun ölümüne diğerinin de yaralanmasına neden oldu. Afyon’da bir sokak düğününde havaya ateş açan Muhtar Yılmaz Güney, Fransa’dan tatile gelen 8 yaşındaki Yusuf Gündoğdu’yu karın boşluğundan vurarak öldürdü. Yine düğün sırasında havaya ateş açılan kurşunların sağ koluna ve göğsüne isabet eden 11 yaşındaki Salih Balcı da tedaviye alındı. Muhtar jandarma tarafından gözaltına alındı. Oğlunu kaybeden acılı baba Ali Gündoğdu “Böyle adamların eline kimler silah veriyor” diye isyan etti.
Böyle adamların eline silahı, meclis alt komisyonunda silah kanun tasarısını yaptıkları değişikliklerle adeta bir kevgire döndüren milletvekilleri veriyor. Bu arada yeni tasarıda muhtarlara “taşıma” ruhsatı verilmesi de maddeler arasında. Sayın vekiller, siz bu sorumsuzluğu bir de “taşıma” ruhsatı vererek ödüllendirmek istiyorsunuz, lütfen dikkat edin.
Düğünlerde havaya ateş açmak hiyerarşik bir yapıya göre gerçekleştiriliyor. Düğünde o yörenin ileri gelen kişisi, yerine göre milletvekili, belediye başkanı, muhtar vb., silahı alıp ilk kurşunu sıkıyor. Ondan sonra da düğünde silah sahibi herkes sırasıyla havaya ateş açmaya başlıyor. Sözde eğlence ölüm ile sonuçlandığında ise davaların Türk Ceza Kanununun hangi maddesinden yargılamaya tabii olacağı bir muamma oluyor. Birden fazla ve birbirinin içine girmiş tanımlar var: olası kast, bilinçli taksir ve bilinçsiz taksir. Olay kaza ise bilinçsiz taksir söz konusu ancak böyle bir vakaya “kaza” demek büyük haksızlık. Silahlar öldürmek için vardır. Bu durumda silahınızı ateşlediğiniz takdirde “ölümle” sonuçlanacak bir eyleme giriştiğinizi biliyor olmalısınız. O zaman havaya dahi ateş açıyor olsanız burada kaza, yani bilinçsiz taksir, söz konusu olmamalı. Ancak bu mantık her zaman aynı şekilde işlemiyor. Türk kültüründe silahlar ile kurulmuş olan çarpık bağ, toplumun her kademesini olduğu gibi, kanun uygulayıcılarını da etkisi altına alıyor. Umuyoruz bu dava, hak ettiği şekilde, olası kast ile yargıya taşınabilsin.
Üç yıl önce Damla Karadağ’ın katili gibi, Yusuf Gündoğdu’nun da katili bir muhtar. Sizce bu bir tesadüf mü? Her iki aile de olay mahalline yabancı, başka yerlerde yaşıyorlar. Yani o bölgenin kültürel kodlarına alışkın değiller. Zaten bu yüzden biz de bu haberleri gazetelerden öğrenebiliyoruz. Aksi taktirde olay büyümeden üstü örtülüp gidiyor. Bir saçma gelenek uğruna küçücük körpe bedenler heba ediliyor. Buna dur demek tüm yurttaşlarımızın vazifesi olmalı. Bugün Türkiye’de silah sahibi olan ve olmak isteyen her beş kişiden dördü amacı dışında bu silahları edinmek istiyorlar. Sayın vekiller, sizler de şu an alt komisyonda olan tasarı ile bu sorunu kökünden çözme kapasitesine sahipsiniz. Umuyoruz çalışmalarınızla Türk toplumuna, onları hak ettikleri çağdaş ülke konumuna taşıyacak bir tasarıyı armağan edersiniz.
İyi haftalar,
Umut Vakfı
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN