Öznur Karslı
Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi, uzun süredir üzerinde çalıştığı “Erken Evliliklerin Toplumsal Meşrutiyeti” isimli araştırmasını tamamladı.
Danışmanlığını Prof. Dr. Rüstem Erkan, yürütücülüğünü Yrd. Doç. Dr. Naciye Yıldız‘ın yaptığı DİTAM tarafından hayata geçirilen proje, İsveç İstanbul Başkonsolosluğu ve Açık Toplum Vakfı ve Eczacılar Odası tarafından da desteklendi. Projenin ilk şamasında bölgede toplumsal cinsiyet konusunda çalışmalar yürüten KAMER, erken yaşta evlilik yapmış 184 kadınla (Diyarbakır, Siirt, Şanlıurfa) bir tarama görüşmesi planladı.
Erkeklerle de görüşüldü
KAMER uzmanları tarafından 184 kadın ile yapılan tarama görüşmelerinden sonra bu kadınlar içerisinden seçilen ve derinlemesine görüşmeyi kabul eden her bir ilden 10 kadın olmak üzere 30 kadın seçilerek görüşmeler yapıldı. Ayrıca araştırmanın asıl amacı olan erken evlilikte toplumsal meşruiyetin nedenini anlayabilmek için bu evliliklerde önemli rol oynadıkları belirlenen 22 kadın, 19 erkek olmak üzere 41 kişi ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirildi. Bu görüşmeler gerçekleştirildikten sonra çıkan veriler ışığında Diyarbakır ve İstanbul’da iki çalıştay yapıldı. Bu çalıştaylara proje destekçileri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Filmmor, Üniversiteler, yerel yönetimler, STK’lar ve kanaat önderleri katıldı.
DİTAM’ın gerçekleştirdiği araştırmada kanayan yara çocuk gelinlere ilişkin önemli bulgular yer alıyor. Sonuçlara bakıldığında,
Erken yaşta evlilik yapan 184 kadının evlenme yaşına bakıldığında bunların %9’u 14 yaşında, %20’si 15 yaşında, %33’ü 16 yaşında, %34’ü ise 17 yaşında evlendirilmiştir. Bu sonuç bölgede erken evlilik yapanların yaklaşık %65’nin 16 yaş ve altında evlendirildiklerini gösteriyor. Bu kadınlarla evlilik yapan erkeklerin evlilik yaşı ise 20 ile 26 arasında değişiyor.
Bu araştırmanın sonucuna göre bölgede erken yaşta evlilik yapan kadınların %40’ı hiç okula gitmemiş, %38’i ilkokul, %16’sı ise ortaokul mezunu.
Erken yaşta evlenen kadınların %87’si18 yaşını doldurduktan sonra resmi nikâh yaptırmışken, %13’ünün resmi nikâhı bulunmamakta.
Akraba evliliği en fazla Siirt’te
Siirt ve Şanlıurfa’da erken yaşta evlilik yapan kadınların %50’si akraba evliliği yapmışken, Diyarbakır’da bu oran %20 olarak belirlendi.
Erken yaşta evlilik yapanların yaklaşık %75’i ailelerinin kararıyla evlendirildi.
Araştırmaya göre, toplumsal değerler ve normlar alanında kadın üzerinden tanımlanan “Namus” kavramıdır. Bu namus kavramı küçük yaştaki kız çocuklarının birer cinse obje olarak görülüp, dolayısıyla namus için bir “Risk” unsuru olarak kabul edilmektedir. Aileler kız çocuklarını erken evlendirilerek bu “Risk”ten kurtulmayı amaçlamaktadırlar.
“Evde kalma riski algısı”
“Namus Riski” dışında bölgede yaygın olan diğer bir önemli neden; yirmili yaşlardan sonra evlenmemiş kızların “Evde Kalma Riski” algısıdır. Aileler evde kalma riski ve bununla bağlantılı olarak ya kuma olarak ya da yaşlı birileriyle evlendirilme endişesinden hareketle kızlarını erken yaşta evlendirmektedirler.
‘Yük olacağına, evlensin’
Egemen ataerkil değer sistemi dışında erken evliliklerin en önemli nedenlerinden biri de bölgedeki ekonomik yapıdır. Bu evliliklerin yaşandığı aileler daha çok yoksulluk ve işsizliğin yüksek olduğu aynı zamanda çocuk sayısının fazla olduğu ailelerdir. Bu ailelerde kız çocukları aileden ayrılacak biri olarak kabul edildiği için bir ekonomik yük olarak görülmekte ve erken yaşta evlilikleri tetiklenmektedir.
Diğer taraftan ekonomik bakımdan göreceli olarak daha iyi konumda olan ailelerde de erken yaşta evliliğin nedeni “Miras” kaygısı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu “miras” kaygısı öncelikle akraba evliliğine neden olarak erken yaşta evliliğe kaynaklık ediyor.
‘Evin yaşlısına bakar’ düşüncesi
Akrabalar arası erken evliliklerde akraba kızının tercih edilmesinin en önemli unsuru yaşlı bireyler için bir sosyal güvence (yaşlı aile bireylerine bakım) olarak görmeleri.
‘Çocuk gelin’ meşrulaştırılıyor
DİTAM, projenin sonuçlarından yola çıkarak şu önerilerde bulunuyor.
Sıkça kullanılan çocuk gelinler kavramının kullanılması bile belli bir ölçüde bu sorunu meşrulaştıran bir yaklaşım içermektedir. Çocuk ve gelin kavramı bir araya getirilmemeli, bunun yerine zorla evlendirilen çocuklar kavramını kullanmalıdır.
Egemen ataerkil toplumsal değer ve normlar sorgulanmalı, yerleşik toplumsal cinsiyet rolleri aşılmalıdır.
Erken yaşta evlilik sadece kadınların değil, özellikle egemen ataerkil toplumsal yapının bir sorunudur. Bu ataerkil yapının değiştirilmesi için bölgedeki kanaat önderleri ve siyasi aktörlerin bu konuda aktif rol almaları sağlanmalıdır.
Yoksul ailelerde kız çocuklarına en az 20 yaşına kadar devlet tarafından ailelerine yük olmayacak oranda bir ekonomik destek ve sosyal güvence sağlanmalıdır.
Sorun sadece bir kadınlık sorunu olarak görülmemeli, sorun sadece kadınların bilinçlendirilmesiyle çözülemeyecek karmaşık bir sorun. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, yerel yönetimlerin ve ilgili sivil toplum örgütlerinin erken yaşta evliliklerin meşruiyetini oradan kaldırmak için ortak politikalar ve projeler geliştirmeleri gereklidir.
Kız çocuklarının en az lise mezunu olmalarını sağlayacak kadar ekonomik, sosyal ve yasal tedbirlerin alınması ve uygulanması gereklidir.
(Yurt Gazetesi, 12.11.2014)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN