Neoliberalizmin mucizeleri olarak sunulan Tayland, G. Kore, Endonezya hayal kırıklıklarıyla çökerken, gezegenin hiçbir zaman sahip olamadığı küresel adalet de büsbütün ortadan kalkmaya başladı.
Adına ne denirse densin, yeni sol ya da solu, sosyalizmi, demokrasiyi, antikapitalizmi çağrıştıran herhangi bir ad. Asıl olan niteliği. 1989’da başlayıp 1991’de tam çözülme ve dağılma sürecine giren sosyalizmin karşılıklarını bütün bütüne kaybettiği yılların hemen ertesinde, beklenmedik bir hareket ortaya çıkıyordu. Subcomandante Marcos önderliğindeki Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu (EZLN) Meksika’nın Chiapas eyaletindeki San Cristobal de las Casas kentini işgal etti ve Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’nın (NAFTA) Meksika halkı için “idam kararı” olduğunu açıkladı.
Başlangıçta Zapatista hareketinin ne olduğu anlaşılamadı. Silahlı bir özgülük hareketi olarak görüldü. Topyekûn gerileme döneminde, zamansızdı da belki, şaşırttı. Ocak 1994 eyleminde işçilerin ve öğrencilerin EZLN’yi askerlerden korumak için harekete geçmesi ve bunda başarılı olmaları, Meksika’da yepyeni bir durum yarattı. Sonra da Zapatistaların bütün dünyada yankılanan yeni mücadele biçimi önerileri, neoliberalizmin yok edici uygulamaları altındaki milyonlarca insan için yeni bir ümit oldu.
David McNally’nin Başka Bir Dünya Mümkün kitabı, Chiapas’tan Seattle’a, Bolivya’ya, Cenova ve Paris’e uzanan antikapitalist mücadeleleri anlatırken Zapatistalardan başlıyor. Zapatistaların aslında silahlı mücadeleye değil, halkın çoğunluğunun desteğine dayalı mücadele biçimleri, küreselleşme karşıtı antikapitalist hareketin ve yeni solun en çarpıcı kılavuzları arasında oldu.
Uçurumlar içinde kanayan dünya
Bugün dünyanın yaşanır bir yer olmaktan çıkmaya başladığını söyleyebiliriz. Yüz yıl öncesine göre çok daha büyük tehlikeler var. Neoliberal siyasal ekonomiler, kapitalizmin küresel krizini çözme yeteneğini gitgide daha çok kaybetmeye başlarken ekonomik yoksulluk, küresel çevre sorunları, geleneksel demokrasilerin yerini alan antidemokratik iktidarlar üretmekten başka bir dünya vaat etmiyor. Neoliberalizmin ekonomik mucizeleri olarak sunulan Tayland, Güney Kore, Endonezya büyük hayal kırıklıklarıyla çökerken, bu zavallı gezegenin hiçbir zaman sahip olamadığı küresel adalet de büsbütün ortadan kalkmaya başladı. McNally, 1997 krizinde Tayland parasının bir gecede çöktüğünü, Endonezya’nın şiddetli çöküşü sonunda 282 borsa şirketinden 260’ının yok olduğunu, sonunda Güney Kore de çökerken Doğu Asya borsalarından 600 milyar Amerikan dolarının silindiğini hatırlatıyor.
Bill Gates’in geliri bütün Amerikan hane halklarının en altındaki yüzde 45’inin gelirinden fazla. Gene Gates’in geliri, Orta Amerika ülkelerinin –Nikaragua, Guatemala, El Salvador, Panama, Honduras, Belize’nin– ve Jamaika ile Bolivya’nın toplamının gayri safi hasılasından fazla. Başka Bir Dünya Mümkün’de McNally daha pek çok rakam veriyor ve yaşadığımız gezegenin kimilerince uçurumdan aşağı nasıl itildiğini gösteriyor.
Dünyanın hali bir yanda böyle bir çöküntü içindeyken, bundan bir çıkış yolu arayanlar her zaman çıkar. Zapatistaların bildirilerinin evrensel, kalkışmasının yerel olduğunu düşünüyorsanız, ardından gelen Seattle sokaklarına bakabilirsiniz. 30 Kasım-1 Aralık 1999’da Seattle sokaklarında, yeni dünya düzeninin yıkılması ve Dünya Ticaret Örgütü’nün kararlarının protesto edilmesi için yakılan meşale bir daha sönmedi. Seattle o gün bugün küreselleşme karşıtı antikapitalist hareketin yeni başlangıcı oldu. Göstericilere karşı kullanılan göz yaşartıcı bombalar ve polis şiddeti bile şiddete başvurmayan ayaktakımının sesinin bütün dünyayı dolaşmasını önleyemedi. McNally, Luis Hernandez Navarro’nun heyecanını aktarıyor: “Seattle, Washington’da 30 Kasım 1999’da, küreselleşenlerin isyanıyla yeni bir yüzyıl doğdu.”
Yeni tür radikalizm
Daha sonraki yıllarda Seattle sokaklarında duyulanlarla ilgili milyonlarca konuşma yapıldı. Sokaklara taşan işçiler, gençler, öğrenciler ve güçlülerin yandaşı olmayan basının attığı manşetlerin etkilerinin heyecan verici olduğunu belirtiyor McNally. Yeni bir tür radikalizm doğuyordu. Asıl olarak şiddete dayanmayan, geleneksel örgütlerin bütün bütüne dışında oluşan, aynı zamanda kendiliğinden, gerçekten yığınsal, tamamıyla aşağıdan gelen bu isyan, tam da aradığımızı, demokrasinin yeni bir biçimini haber veriyor, onun için bir örnek ortaya koymaya başlıyordu.
Sonra dünyanın çeşitli ülkelerindeki çeşitli şehirlerde, küreselleşme karşıtı antikapitalist hareketler giderek yığınsallaşan gösterilerle kendilerini zincirleme ortaya koymaya başladı. 15 Şubat 2003’te Irak savaşına doğru giderken 30 milyon insan dünyanın 800 kentinde sokaklara çıktı. Bu gösteriler, dünyada görülmüş en yığınsal gösterilerdi ve çıkış noktası barıştı. Roma’da 3 milyon insanın gösterisi de o güne dek yapılmış en büyük savaş karşıtı eylem olarak tarihe yazıldı. Aynı sıralarda Latin Amerika ülkelerinde kapitalizmin seçenekleri aranmaya başladı.
McNally’in deyişiyle, “Birkaç on yıldan beri öldüğü söylenegelen antikapitalizm geri geldi”. Sosyalizmin büyük çöküşüyle birlikte kapitalizm bir dünya sistemine dönüştü belki ama sonra gelen iki büyük kriz –ki sonuncusundan bir türlü çıkılamıyor– arızalarını düzeltme yeteneğini neredeyse kaybetmiş bir sistemin, içinden yaralanabileceğini de göstermeye başladı. Antikapitalizm, reel karşılıkları da olan bir düşünce ve eylem alanına dönüştü.
Bugün dünanın tepesinde bir antikapitalizm hayaleti dolaşıyor mu?
Daha tam korkutucu değil belki ama zamanımızın kahramanının neoliberalizm değil de antikapitalizm olacağından kuşku duymak için de neden yok. 1991’den bu yana, doğrudan sosyalizm için olmasa da, kapitalizme karşı üretilen gelecek tasavvuru ilk kez gerçeklik kazanmaya başlamış durumda. Bir radikal demokrasi ve antikapitalizm modeli ortaya konmadı daha ama kapitalizmin yıkıcı etkilerine karşı toplumsal adalet hareketinin karşılığı da artık aynı noktada toplanıyor.
Rosa Luxemburg, yüz yıl önce şunu söylemişti: “Kapitalist bir toplumda her kim seçimi kazanırsa siyasi makama gelir, iktidara değil.”
Eski demokrasilere sosyalistler de sahip çıktı çıkmasına ama bugün o köhnemiş demokrasilerin yerine yeni tür bir demokrasinin geçirilmesi gerekiyor. Peki iktidar neyle kazanılır? Kapitaizmin kurumlarını adım adım değiştirerek. Bunun, pek çok radikal sol örgütün yaptığı gibi, halkın desteği olmadan, tepeden inme yollarla değil, yalnızca toplumsal karşılıklarını bulmuş mücadelelerle kazanılabileceğinin somut örnekleri de ortaya çıkmaya başladı.
Başka Bir Dünya Mümkün
David McNally
Çeviren: Oya Köymen
Yordam Kitap
2014, 416 sayfa, 22 TL.
(Radikal Kitap, 29.08.2014)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN