Dünyanın pek çok ülkesinde yaşanan “çatışmalar, savaşlar, acılar ve hüzünler”in gölgesinde bir, “1 Eylül Dünya Barış günü”nü daha kutladık!
Pek çok ülkede çatışmalar ve savaşlar sürüyor. Hemen yanı başımızda Ortadoğu kan gölü halinde. Hemen her gün onlarca çocuk, kadın, erkek yaralanıyor, ölüyor. Savaş yanlılarınca yaratılan Ortadoğu’nun Taliban’ı IŞİD, hiç acımadan insanları öldürüyor, kadınlara tecavüz ediyor, yerlerinden yurtlarından ediyor. Batılı devletler yaşanan bu büyük bir insanlık dramını seyretmekle yetinirken bir yandan da Ortadoğu halklarını silahlandırıyor…
Önce IŞİT yaratıldı ve silahlandırıldı, şimdi ise Irak Kürt bölgesine ABD, İngiltere, Fransa, Almanya silah göndereceğini açıkladı ve bir yandan gönderiyor…
Savaşlar artarak sürerken (Okuyun bölümümüzdeki ropörtajda da okuyacağınız, barış aktivisti Dr. Widad Akrawi’ye göre şu anda dünyada sadece 11 ülkede çatışma yaşanmıyor) İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana tüm dünyada ilk kez büyük bir mülteci akını da yaşanıyor.
İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en yüksek mülteci sayısının 2013’te görüldüğünü belirten Birleşmiş Milletler (BM), 20 Haziran Mülteciler Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, önceki yıla göre sayının 6 milyon artarak 50 milyonu aştığını bildirdi. Her gün çatışmalar nedeniyle yüzlerce, binlerce insanın evini terk ettiği düşünülürse bugün bu sayının daha da arttığı bir gerçek…
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), geçen yıl dünyada 50 milyondan fazla insanın evlerini terk etmek zorunda kaldığını, 25 bin 300 çocuğun, yanlarında kimse olmadan sığınma talebinde bulunduğunu bildirdi. Yıllık Küresel İstatistikler Raporu’nu açıklayan BMMYK Temsilcisi Antonio Guterres, “Dünya çapında mültecilerin sayısında devasa bir artışla karşı karşıyayız” dedi.
BM’ye göre, evlerinden ayrılmak zorunda kalan insanların sayısı, geçen yıla göre 6 milyon artarak 51 milyon 200 bine ulaştı. 16 milyon 700 bin kişi başka ülkelere sığındı, 33 milyon 300 bin kişi ülkeleri içinde yer değiştirdi ve 1 milyon 200 bin kişi de sığınma taleplerinin yanıtlanmasını bekliyor… BM bünyesindeki 11 milyon 700 bin mültecinin yüzde 53’ünün Afganistan, Somali ve Suriye uyruklulardan oluştuğu açıklandı.
BM mülteci sayısındaki artışın Suriye’de devam eden çatışmalardan kaçanlar olduğunu belirtiyor. 2013 yılında toplam 3 milyon Suriyeli, Türkiye, Lübnan, Irak ve Ürdün sınırını aştı. 2014’de bu devam etti ve ediyor. 6.5 milyon Suriyeli ise ülkelerinin içinde yer değiştirdi…
Göç yollarında yalnız başlarına görülen çocukların sayısına dikkat çeken Guterres, “Kimsesi olmayan çocukları her yerde görüyoruz. Akdeniz ve Karayipler yoluyla ABD’ye, Afganistan yoluyla İran, Türkiye ve Avrupa’ya geçiyorlar” açıklamasında bulundu.
Türkiye olarak mülteci sorununu en sıcak şekilde yaşayan ülkelerden biriyiz. Ülkelerindeki çatışmalardan, savaştan kaçarak her gün sınırlarımızdan giren pek çok mülteci Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış durumda. Yokluk ve sefalet içerisinde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Kimisi iş bulup çalışmak için mücadele ederken kimileri çoluk çocuk dilenip, sokaklarda yatıyor, pek çok sorunla karşı karşıya kalıyor maalesef…
Suriyeliler’den sonra Ortadoğu’da Türkmen ve Ezidi dramı yaşanıyor. Bölgede IŞİD’in güçlü hale getirilmesinden sonra şimdi de Türkmenler ve Ezidiler yerlerinden, yurtlarından oldu. 1.5 milyondan fazla insanın daha yerlerinden edildiği belirtiliyor. İnsanlar çocukları ve sadece birkaç parça eşyalarıyla kaçıyorlar. Basın yayın organları yüzlerce kadına tecavüz edildiğini haber yaparken 20 Ağustos günü Habertürk gazetesinde yayımlanan bir haber, bölgede yaşanan yeni dramları çarpıcı bir şekilde dünya kamuoyuna duyuruyordu.
Habere göre, Ezidi bir anne, IŞİD’den kaçarken diğer çocuklarını kurtarmak için engelli çocuğunu kaderine terk etmek zorunda kalmıştı:
“Peşmergeler tarafından Sincar kasabası dışında sırtüstü bulunan 3 yaşlarındaki çocuğun bir tarafının tamamen felç olduğu ve 50 derece kavurucu güneş altında en az 24 saat geçirdiği tahmin ediliyor. Kuzey Irak’ta bir hastaneye kaldırılan çocuğun hayati tehlikesi bulunmuyor. Ancak doktorlar, felç nedeniyle gözlerini güneşte kaçıramayan engelli çocuğun, gözlerinin güneşten kuruduğu, kalıcı görme kaybı yaşayabileceğini açıkladı. Çocuğun IŞİD saldırısı sırasında panik yaşayan bir annenin diğer çocuklarını kurtarmak için geride bırakıldığı tahmin ediliyor. IŞİD’in bin 500 kadar Ezidi kadını kaçırdığı ve kendileri ile evlenmeye zorladığı ileri sürülüyor.”
Küçük Aziz için tüm dünya harekete geçmişti. İngiltere’de yayımlanan The Telegraph gazetesinin haberini yaptığı Aziz için dünyanın dört bir yanında “küçük Ezidi çocuk” etiketiyle yardım kampanyası başlatılmış, Aziz için birkaç günde 20 bin dolar toplanmıştı. Hastane yetkilileri Aziz’in iyileştikten sonra evlatlık olarak bir aileye verileceğini açıklamıştı…
24 saat boyunca güneşin altında kalması nedeniyle korneaları zarar görüp, kör olan Aziz iki haftadır Suriye’nin Kamışlı kentindeki hastanede yaşam mücadelesi veriyordu.
Ve 1 Eylül Dünya Barış Günü… Sincar Dağı’nda IŞİD zulmünden kaçan ailesinin terk ettiği dört yaşındaki Ezidi Aziz’in öldüğünü duyurdu gazeteler. Babası Celal Bard Piso, sonunda oğlunun yerini tesbit edip hastaneye gitmişti… Fakat baba Piso hastaneye vardığında oğlunun birkaç saat önce yapayalnız bir şekilde öldüğünü öğrendi.
Küçük Aziz olayı, çatışmalarda, savaşlarda yaşanan dramlardan basına yansıyan sadece ve sadece bir nokta…
Her gün çocuklar katlediliyor, kadınlara tecavüz ediliyor, bebekler başında şarapnel parçalarıyla doğuyor savaşların yaşandığı ülkelerde, yeni icat edilen silahlar insanlar üzerinde deneniyor…
Maalesef, 40 yıldır kutlanan 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde tüm dünyanın, özellikle de dünya ülkelerini yönetenlerin, “insanlığından utanması gereken bir süreç” yaşanıyor…
Umut Vakfı olarak dünyanın değişik coğrafi bölgelerinde yaşanan şiddet ve terör eylemlerini nefretle kınıyoruz ve lanetliyoruz…
“Savaşların, katliamların, tecavüzlerin, kadın ve çocuk cinayetlerinin son bulduğu, barışın, kardeşliğin eşitliğin ve özgürlüğün hüküm sürdüğü bir dünya”da 1 Eylül’leri kutlamayı diliyoruz…
İyi haftalar
Umut Vakfı
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN