Bir daha yaşanmasın öyle mi!..
01 Tem 2024 / Kitap Önerisi /
0 YORUM
Dünyayı ateşe veren Naziler’in lideri Hitler’in yanındaki bir adam ve İskandinavya’daki dehşetin içindeki bir ütopya. Putzi/Hitler’in Piyanisti ve Hitler’in Kuzey Ütopyası kitapları eşliğinde; kötülüğün yargılanmasını anlatan bir belgesel. Okuyoruz, izliyoruz “Bir daha olmasın” diye. Pek ya Gazze’de olanlara ne demeli…
İki kitap, tarihten ibretlik derslerle dolu. Bir belgesel, o da öyle…
Ve şu an yani yaşadığımız zaman; o derslerin alınmadığını, misliyle hem de daha acımasızca devam ettiğini gösteriyor.
Putzi/Hitler’in Piyanisti (Sahi Kitap) ve Hitler’in Kuzey Ütopyası (Turkuvaz Kitap) malumu olduğu üzere dünyanın dört bir yanını ateşe verip mahveden acımasız bir adamın farklı dönemlerine odaklanıyor.
Piyanist kitabı, Hitler’in iktidarı nasıl ele geçirdiğinin bir belgesi gibi de okunabilir.
Ernst Hanfstaengl, iki metre boyunda olmasına rağmen Putzi, yani “küçük adam” lakabıyla anılıyordu. Münihli saygın bir ailenin çocuğuydu, evlerinde ünlü müzisyenler, besteciler ağırlanıyordu. Annesi ise Amerikalıydı. 1905 yılında Harvard’ta sanat, felsefe, tarih, edebiyat okumaya gitti. Piyanodaki ününün Roosevelt ailesine kadar ulaşması belki de kaderin cilvesiydi. Daha sonra ABD tarihinin en uzun başkanı olacak kişiyle tanışması da öyle. Birinci Dünya Savaşı’ndan mağlup çıkan ülkesine 1922’de dönebildi. Almanya her anlamda zayıflamış, ekonomisi bozulmuş, siyasi gerilim patlamak üzereydi.
Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin Kindlkeller bira fabrikasındaki mitinginde biriyle tanışacaktı. Hareketin başındaki adamla yani Adolf Hitler’le… Hitler’in iktidarı ele geçirmesine daha 10 yıl vardır…
Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin Kindlkeller bira fabrikasındaki mitinginde biriyle tanışacaktı. Hareketin başındaki adamla yani Adolf Hitler’le… Hitler’in iktidarı ele geçirmesine daha 10 yıl vardır…
Putzi, Hitler’in hitabet gücü ve vatansever inancından etkilenip mitinglerine katıldı, eşini de tanıştırdı. Yeni arkadaşını, Alman toplumunun üst kademeleriyle buluşturdu. Böylece Hitler, Hanfstaengl ailesiyle olan ilişkisi sayesinde Bavyera yüksek sosyetesine girdi. Buna karşılık Putzi de yavaş yavaş Nasyonal Sosyalist partinin özel çevresine entegre oldu ve Hitler’in yakın sırdaşlarından biri haline geldi. Hitler, oğlunun vaftiz babası bile oldu.
Mussolini’nin liderliğindeki İtalyan faşistlerinin Roma Yürüyüşü sonucu 1922’de kolayca iktidara gelmesine bakan Hitler, aynı şeyi Almanya’da yapacağını sandı.
Naziler, 8-9 Kasım 1923’te Münih’teki bir birahanede darbe yapmaya kalktı. Hitler, binlerce kahverengi gömlekliyle şehir merkezine yürüdü. Ancak güvenlik duvarına toslayıp kaçtı. İki gün sonra yakalanıp vatana ihanetle suçlandı. Beş yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cezaevinde ünlü Kavgam kitabını yazmaya başladı. Kitabı ilk halini görüp tavsiyelerde bulunup basılması için finansal olarak destek olanlardan biri de Putzi’dir. 5 ay hapiste kalan Hitler, 1924’te serbest kalıp yeniden partinin başına geçti.
1931’de Naziler güçlenirken Hitler, Putzi’nin uluslararası bilgi ağından yararlanmak istedi. Yabancı basın departmanının başkanlığına getirdi. Putzi, son derece gizli müzakereler yürüttüğü Mussolini ve Churchill’in de aralarında bulunduğu birçok devlet başkanıyla özel olarak görüştü. İki vatanı olan Almanya ile Amerika Birleşik Devletleri arasında ittifak hayal ediyordu. Putzi, Hitler’e ABD ile arasını iyi tutmasını tavsiye ediyordu ve İngilizce öğrenmesini. Bir de tuhaf ve gülünç bulduğu bıyığını kesmesini istiyordu. Hitler ise inatla hepsini reddediyordu. “Bıyığım bir gün moda olacak” diyordu.
1933’te iktidara gelen gelen Hitler, ertesi yıl paramiliter silahlı kuvvetleri SA’nın başındaki isim Ernst Röhm’ün darbe yapacağı yalanıyla iki gün boyunca katliamlara girişti. Tarihe Uzun Bıçaklar Gecesi olarak geçen olay Putzi’yi korkuttu. Ancak hala onun yanındadır. Putzi’yi sahte bir görevle ortadan kaldırmak için İspanya’ya gönderir. Ancak pilot, onu cumhuriyetçilerin bölgesine indirme talimatı aldığını itiraf eder. Mekanik arıza bahanesiyle başka bir yere inip ülkeyi terk eder. İsviçre üzerinden gittiği İngiltere’de savaş patlak verince tutuklanır. Kanada’ya gönderilir, ABD başkanı olan Franklin D. Roosevelt’e bir mesaj gönderir. Hitler hakkında gizli bilgileri vardır. Hapisten çıkarılıp şimdiki CIA’nin öncüsü olan OSS’ye hizmet eder.
BAZILARI İÇİN HAİN YA DA SOYTARI!
Hitler’in psikolojik, politik, cinsel, kültürel profilini oluşturmak ve Alman propagandasını analiz etmek için yardımcı olur.
Ancak, ABD’deki seçimlerde varlığı rahatsız edici bulunur yeniden İngiltere’de hapse girer oradan da savaş sonrası Almanya’ya iade edilir. Diğer suçlularla yargılanır ancak savaş öncesi Hitler’i terk ettiği için kısa sürede serbest kalır.
Ve doğduğu şehir Münih’te 1975’teki ölümüne kadar yaşar. Kitabın yazarı Thomas Snégaroff’a göre; bazıları için o bir hain ya da önemsiz bir soytarı, bazıları için ise kötülüğün mimarlarından biriydi. Onun trajik, burlesk (aşırı kaba ve komik) hikâyesi gizemli bir roman kahramanının hikâyesidir.
Hitler’in Kuzey Ütopyası (İşgal Altındaki Norveç’te Yeni Düzen’in İnşası) kitabı ise Nazi liderinin daha başa gelir gelmez bir savaş gemisiyle, o bölgeyi bir gezi havasında incelemesiyle başlıyor. Yazar Despina Stratigakos, Nazilerin bir İskandinav imparatorluğu kurma çabalarının tarihine odaklanıyor. 1940 ile 1945 yılları arasında Alman işgalciler, Norveç’i geniş bir inşaat alanına dönüştürdü. Bugün büyük ölçüde bilinmeyen bu olağanüstü inşaat kampanyası, Büyük Alman İmparatorluğu’nu Kuzey Kutup Dairesi’nin ötesine genişletmek ve İskandinav ülkesini ırksal bir ütopyaya dönüştürmek için tasarlandı. İdeal yeni şehirlerden, Berlin’den kuzey Norveç’e kadar uzanan muhteşem bir otoyola kadar, ülkeyi örnek bir “Aryan” toplumu haline getirme planları ve ötesi…
Hitler’in Kuzey Ütopyası, yayınlanmamış günlükler, fotoğraflar ve haritaların yanı sıra dönemin gazetelerinden de yararlanarak Norveç’in Atlantik’inde inşa edilen tanınmış Alman askerî savunma sistemlerinin çok ötesinde, tamamlanmış ve gerçekleştirilmemiş çok çeşitli mimari ve altyapı projelerinin öyküsünü anlatıyor.
Hitler’in Kuzey Ütopyası, yayınlanmamış günlükler, fotoğraflar ve haritaların yanı sıra dönemin gazetelerinden de yararlanarak Norveç’in Atlantik’inde inşa edilen tanınmış Alman askerî savunma sistemlerinin çok ötesinde, tamamlanmış ve gerçekleştirilmemiş çok çeşitli mimari ve altyapı projelerinin öyküsünü anlatıyor.
Kitapları okurken tesadüf bu ya; Naziler’in yenilme sürecini başlatan 6 Haziran 1944’teki Normandiya Çıkarması’nın 80. yıldönümüydü. Bir dijital platformda Hitler ve Naziler: Kötülük Yargılanıyor belgeseli yayına girdi.
Naziler’in yargılanması sırasında, “Kınamak istediğimiz yanlışlar öylesine kötücül ve yıkıcı ki uygarlık bunların görmezden gelinmesine müsamaha gösteremez. Çünkü bu yanlışlar tekrarlanırsa uygarlık devam edemez” sözlerine katılmamak mümkün mü.
Peki öyle mi oldu? Bu kitapları niye okuyoruz, belgeselleri, filmleri niye izliyoruz? Bir daha olmasın diye. Ancak bugün yaşadıklarımız o dönemleri aratmıyor… O bir savaştı, anlaşılır bir nedeni var. Peki Gazze’de aylardır süren İsrail katliamı ve masum sivillerin kadın, çocuk demeden öldürülmesini nasıl açıklayacağız… Ve bunlar sözüm ona insanlık dersi veren uygar dünyanın gözü önünde oluyor. Belgeseldeki bir yorum her şeyin özeti gibi: “Şu an yaşadığımız dünya Nazi Almanyası’nda olanlardan çıkarılan dersleri unutmuş görünüyor.”
(Sabah, 14.06.2024)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN