Funda ERGENEKON
Neşe Doster, adı olmayan tüm kadınların adını koyduğu Kadın hakları mı? Hani? Kadınlar, Sorunları, Çözümleri (Arshop Yayınları) adlı kitabı, bir sayfasında tüm dünyadan kadınların yaşadıklarına, bir sayfasında çok uzaklara gitmeden hatta evinizden mahallenizden çıkarmadan ülkemiz kadınlarının yaşadıklarına, sorunlarına duru, yalın bir dille tanık ediyor. Olmayan, olamayan haklarına değinirken unutmamamız gereken ama unuttuğumuz gerçekler eşliğinde dünya üzerinde ilk defa kadınları yücelten büyük atamızın emanetini anımsatıyor.
Ülkemiz en önemli listelerde son sıralarda olmasına rağmen okunmayan kitapların basıldığı o listede zirveleri zorluyor. Masalarda, arkadaş ortamlarında mangalda kül bırakmadan dile getirenlerin bile okumadığı kitaplarımız yıllık basım istatistiklerinde virgülden sonra ufak bir değişikliğe bile neden olmuyor. Dile gelmeyenlerin ülkesi olduk ve bu yolda da liderliği kimseye bırakmamaya da niyetli görünüyoruz.
Şimdi sözünü edeceğim bu kitap bu girişi hak ediyor. Tüm bu olumsuzluklar çerçevesinde dile getirilmeyeni dile getirip kalem alan bir kadından ve onun dile gelmiş olan kitabından söz etmek istiyorum. Neşe Doster’den ve Kadın Hakları mı? Hani adlı (Artshop Yayınları) kitabından söz etmek istiyorum.
Neşe Doster, kitabında hem kendine hem de bizi bir sürü soru soruyor. Her bir sayfasında en temel sorunumuz olan kadınları gördüğünüz bir kitap. Bazen aşırı duygusal bazen aşırı mantıklı olan bir kitap. Bakıyorsunuz bir sayfasında avaz avaz sorunlar dile gelirken, bakıyorsunuz bir sayfasında bir kadının dramında ağlamışsınız. Bakıyorsunuz bir sayfasında hüzünlenip duygularınız sizi alıp farklı diyarlara sürüklerken bakıyorsunuz bir sayfasında bu sefer de sevinçten ağlamışsınız. Duygusal olduğu kadar mantıklı kelimelerle Neşe Doster, adının anılmadığı istatistiklerde bir rakam olan kadınları bize getiriyor.
Yadsınamaz bir gerçek var ortada. Kibele’nin koltuğundan ana tanrıça konumundan düştüğümüz, düşürüldüğümüz, aşağı itildiğimiz hatta bazen kendimizin atladığı bir gerçek var ortada. Kadın Hakları mı? Hani? ile bu yadsınamaz gerçek Neşe Doster’in akıcı kalemiyle bize ulaşıyor.
Neşe Doster’in birçok unvanı var. Ama ben en çok Cumhuriyet kadını ve Atatürk kızı olmasını seviyorum. Çünkü Atatürk’ün izinden onun kadınlara açtığı yoldan çekinmeden, fütursuzca, dağları devirerek yürümesini seviyorum. Her şeyiyle kendisini vermesini seviyorum. Sadece sözde değil özünde de okuduğunuz kelimeler gibi yaşamasını seviyorum. Acı da olsa gösterdiklerini de seviyorum. Çünkü gösterdikleri de bizleriz…
“Ortada bir resim var. Üzerinde en az konuşulan, en önemli konulardan birinin resmi bu! Bu resmi göz ardı etsek de, resimdekileri görmezden gelsek de, resim ve içindekiler var olmayı sürdürüyor.”
Kadın Hakları mı? Hani? kitabından birbirinden bağımsız ama birbirine çok derin bağlarla bağlı birçok makaleyi okuyorsunuz. Türkiye’den yola çıkıp Şili’ye, sonrasında oradan çıkıp Amerika’ya ulaşan bir yol üzerinde dünyayı dolaşırken aslında kadınların kaderinin coğrafyadan bağımsız ne kadar benzediğini de görüyorsunuz. Baktığınızda medeniyetin ülkesi sayılan Amerika’da da yaşanan aynı sorunların üçüncü dünya ülkelerinde de kendisini tekrar etmesine tanıklık ediyorsunuz kitabın her bir sayfasında…
Hatta kadın haklarımız var, kadınlar başımız tacı diyenler içinde, gözlere gözlerine sokarcasına istatistikleri de sayıyor. “Sayısal verilerle, rakamlarla, istatistiklere yansıyan oranlarla durum bundan ibaret!”
Sıkılmadan okuyacağınız bu kitap size farklı bakış açılarıyla olayları, durumları anlatıyor. Neşe Doster’in akıcı kalemiyle okurken sayfaların geçtiğini bile fark etmeden birbiri peşi sıra sayfaları çeviriyorsunuz. Duygularına hapsolmadan yazmış Neşe Doster bu kitabı, yazanın kadın olmasından kadın gözüyle kadın kalemiyle yazıyor olmasından bağımsız gerçekleri dile getirmiş.
Her biri farklı bir duyguyla başlayan farklı bir duygularla biten yazılarda, kolayca kendinizi buluyorsunuz. Kocaman dünyamızda sorunlar birbirini tekrarıyken çözümün olmaması, çözülmemiş olmasının nedenlerini de anlıyorsunuz. Kadın Hakları mı? Hani? ile Neşe Doster herkese farklı coğrafyalar, farklı ülkeler, farklı kültürler, farklı kadınlar ama aynı sorunlar diyor. “Bu nasıl bitmez tükenmez bir çetele, ne bitmez bir kadın alerjisidir!”
Okudukça fark ediyorsunuz ki Neşe Doster’in kalemi de sertleşiyor. Sonuna kadar haklı! Çünkü “kadın sahneden ne zaman indi” sorusuna verecek yanıtımız yok. Gerçekten sahneden ne zaman indik, hatırlayan var mı? Ne zaman, rakamlara hapsolduk ve güzel isimlerimiz yerini istatistiklerdeki rakamlar aldı? Ne zaman sayılardan ibaret olduk? Sahi ne zaman şairlerin şiirlerinde, yazarların kelimelerinde kaldık?
“Bu işin çözümü nedir? Onulmaz bazı dertlere derman bulunur mu?” Ama sanmayın elinizde tutacağınız kitap, kapkara bir geleceği resmediyor. Sanmayın ki ümitsizlik denizinde boğulacaksınız. Sanmayın ki çıkışı olmayan yollarda ‘hani’ diye koşturacağız. Neşe Doster, sorduğumuz sorduğu soruların cevaplarını kelimelerin arasında, Atamızın ışığında Cumhuriyetin 100. Yılı gibi en özel bir zamanda size veriyor. Merak ediyorsanız okuyun ki siz de cevabın bir parçası olun.
Kadınların küllerinden doğma vaktinin gelip çoktan geçtiği bu zamanda Neşe Doster’in bu kitabı ile silkinmemiz üzerimizdeki ölü toprağını atmamız gerektiğini fark ediyoruz. Kitabın amacını kelimelere sığdırmak oldukça güç, ama en temelinde bu kitap hepimiz, tüm kadınlarımıza artık konuşma zamanı geldi diyor, susma diyor sustukça sıra sana gelecek diyor. Sana dokunmayan yılanın gün olup devran döndüğünde seni sokacağını söylüyor.
Uzun sözün özüyle bu kitabın almak için alınacak bir kitap olmadığını anlatmaya çalıştım. Alındı mı okunmalı, okundu mu konuşmalı, konuşuldu mu yapılmalı! Okunmayan, görülmeyen ülkemizde okunması ve görülmesi geren bu kitabın raflardan alarak okunmaya başlanması gerekiyor. Başlanmalı ki artık istisnalar ve istatistikler kaideleri bozsun.
(Cumhuriyet Kitap, 23.11.2023)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN