Fuat OTLAK
İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Öğrencisi Galip Bayezit ve İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünden Prof. Dr. Abdullah Korkmaz‘ın “Kavga Olaylarını Etkileyen Sosyokültürel Faktörler: Bingöl Örneği” başlıklı çalışmaları, Sosyolojik Düşün Dergisinde yayımlandı.
Bingöl’de kavga olaylarında gerçekleşen tehdit, hakaret ve yaralama suçlarının sosyokültürel faktörler açısından incelendiği çalışmada; eğitim, ekonomi, aile, medya, siyaset, dini kurumlar, coğrafi unsurlar, göç, zararlı alışkanlıklar, kendini ifade edememe (iletişim güçlüğü), ailevî problemler, psikolojik sorunlar, arkadaş çevresinin olumsuz etkileri, şiddete maruz kalma veya sık sık şiddete tanık olma, çalışma hayatının olumsuz koşullarının kavga olaylarını etkilediği belirtildi.
Çalışmanın sonuç kısmında, şu ifadelere yer verildi:
“Araştırmamızın sosyodemografik sonuçlarına göre; katılımcıların hemen her yaş, cinsiyet, meslek grubundan, faklı sosyoekonomik statüde bulundukları, kısaca her türlü sosyodemografik özelliğe sahip bireylerin kavga olaylarının tarafı olabildikleri ancak örneklem grubunun ağırlıklı olarak orta ve düşük sosyal statüde bulunan bireylerden oluştuğu görülmüştür. Araştırmamızın bulgularına göre milli, manevi, ahlaki, toplumsal değerlere ve aile kurumuna bağlılık düzeyinin çok düşük veya çok yüksek olmasının kavga olaylarına ve suçluluğa yol açtığı görülmüştür.
Sosyal kontrol mekanizmaları, hem bazı suçlara (kavga olayları gibi) teşvik eden hem de bazı suçlardan (cinsel istismar, hırsızlık vb. yüz kızartıcı suçlar) uzaklaştıran bir işleve sahiptir. Burada kavga suçlarının diğer suç türlerinden farklılaştığı görülmüştür. Çocuğun en önemli rol modeli anne-babasıdır.
Çocuk onları taklit etme ve model alma yoluyla olumlu veya olumsuz birçok davranışı edinmektedir. Özellikle sosyalizasyon sürecinde çocukların, ergenlik döneminde gençlerin arkadaş çevresinden veya aile fertlerinden bazen taklit ve model alma yoluyla bazen de yaparak, yaşayarak kavga etmeyi, sigara, alkol, uyuşturucu gibi maddeleri kullanmayı ve birtakım sapkın davranışları öğrendiği görülmüştür. Bu durum aynı zamanda sosyal öğrenme teorisini teyit etmektedir. Dolayısıyla aile fertleri arasında (özellikle anne, baba, çocuklar arasında) sağlıklı ilişkilerin kurulması, anne-abanın çocuklarına iyi bir rol-model olması kavgaların önlenmesi açısından önem taşımaktadır. Bu nedenle sosyalizasyon ve eğitim sürecinde bireylere olumlu rol modeller sunmak, çocuğun eğitimi ve sağlıklı birey olarak topluma kazandırılması için başta aileye, eğitim kurumlarına, medyaya ve toplumun geneline önemli sorumluluklar düşmektedir. Özelde kavgacı kişileri, genelde suçlu bireyleri toplumdan dışlamak yerine kazanma yoluna gidilmesi sağlıklı birey-toplum ilişkileri açısından önem taşımaktadır.
Kavgaları etkileyen faktörlerden biri de mevsim, iklim, hava şartları ve coğrafi unsurlardır. Araştırmamız sonucunda; yılın belli zamanlarında (mevsimsel açıdan), haftanın belli günlerinde, günün belli saatlerinde, belli mekanlarda (okul çevresi, alkollü mekanlar gibi) ve şehrin belli bölgelerinde kavga olaylarının ve asayişe müessir diğer olayların daha sık yaşandığı görülmüştür. Bu nedenle kolluk kuvvetleri ve suçla mücadelede aktif çalışan birimlerin görev planlamasını yaparken bu durumu dikkate alması, bahse konu zamanlarda ve mekanlarda güvenlik tedbirlerinin arttırılması önem arz etmektedir.
Herhangi bir iş veya meslek sahibi olmayan, iş imkânı olmasına rağmen çalışmayan bireylerin daha fazla boş zamanı bulunmaktadır. Boş zamanlarını etkili bir şekilde değerlendirmeyen bireylerin ise gündelik hayatta daha fazla problem yaşadığı görülmüştür. Bu nedenle işsizlikle ve başıboşlukla etkin bir şekilde mücadele, özellikle gençlerin boş zamanlarını aktif bir şekilde değerlendirebilecekleri imkânların sunulması önem taşımaktadır.
Kavgaların önlenmesi açısından eğitim ve ekonomi kurumunun önemi yadsınamaz. Ekonomik sorunlar, işsizlik ve yoksulluk önemli sosyal problemlerin başında gelmekte, kavgaların ve suçluluğun da en sık karşılaşılan nedenleri arasında sayılmaktadır. Eğitim kurumunun sorumluluklarını tam anlamıyla ifa etmesi; ekonomik, sosyal refah ve eğitim seviyesinin hedeflenen düzeye çıkarılması, çalışma hayatında, eğitimde, gelir dağılımında ve diğer alanlarda sosyal adaletin temin edilmesi suçluluk gibi birçok sosyal problemin çözümüne katkı sunacaktır.
Özetle kavga olaylarını ve suçluluğu önlemek için; iletişim yoluyla karşılıklı konuşarak ve birbirini dinleyerek sorunları çözmeye çalışma, insanlarla sevgi, saygı ve hoşgörü çerçevesinde etkileşime girme, empati kurma, bahse konu olayın neticeleri hakkında karşı tarafı uyarma, kavga yerine sorunun çözümü için yasal yolları tercih etme, kavgalı ortamdan uzaklaşma gibi bireysel öneriler sunulmuştur. Kavga suçları ile ilgili cezaları caydırıcı hale getirecek şekilde yasal mevzuatın yeniden düzenlenmesi, toplumun ekonomik ve sosyal refah düzeyinin yükseltilmesi, milli ve manevi değerlerin yaşatılması, şiddet konusunda toplumu bilinçlendirme, şehir merkezlerine yönelik göç hareketlerinin kontrol altına alınması, güvenlik tedbirlerinin arttırılması ve eğitim, adalet, aile gibi kurumların fonksiyonlarını tam anlamıyla yerine getirebilmeleri için gerekli çalışmaların yapılması ve buna yönelik politikaların geliştirilmesi şeklinde makro düzeyde alınacak tedbirlerin suçluluğun önlenmesi açısından etkili olacağı değerlendirilmiştir.”
(Bingöl Kent Haber, 01.09.2023)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN