Anne, babalar, öğretmenler dikkat…
Akran zorbalığı okullarda ciddi boyutlara ulaşmış bulunuyor…
Daha yeni yaşadık bu akran zorbalığının en şiddetlisini Mersin’de bir ortaokulda…
Eminim hepiniz duyunca “bu kadar da olamaz” demişsinizdir…
12 yaşındaki bir kız çocuğu, “sınavdan düşük not aldığı için kendisiyle alay ettiğini” öne sürdüğü aynı yaştaki bir başka kız öğrenciyi okul tuvaletinde hortumla dövdükten sonra bıçaklayarak öldürdü…
Yaşanan gerçekten korkunçtu…
Hepimiz biliriz ki çocuklar, çocuklarımız iyi yetiştirilmemişse, başkalarıyla alay etmemeleri gerektiğini, “dur, yapma”yı, karşısındakine saygılı olmayı öğretmemişsek, öğretememişsek en acımasız “sevimli afacanlar”dır maalesef… Okullarda pek çok öğretmen ve öğrenci bu tür acımasız, empatiden yoksun, karşısındakine saygılı yetiştirilmeyen bu küçük afacan nedeniyle mutsuzluklar, huzursuzluklar yaşamıştır, yaşıyor da…
Bilgisayar oyunları, televizyonlardaki diziler de maalesef çocuklardaki şiddete eğilimi artırıyor…
“Zorbalık davranışının geçmişten bu yana önemli bir sorun olarak varlığını sürdüren ve yeterince önemsenmeyen bir sorun olduğunu” belirten Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Doktor Öğretim Üyesi Fethiye Kılıçaslan, zorbalık karşıtı politikaların geliştirilmesinin yaşanan sorunun azaltılmasında önemli bir adım olabileceğini söylüyor.
Dr. Fethiye Kılıçaslan, Mersin’de yaşanan üzücü akran zorbalığı olayından 10 gün kadar önce Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi olarak okul çağındaki gençlerin psikolojik durum analizlerini irdeleyen önemli bir çalışmayı kamuoyuyla paylaşmıştı…
Harran Üniversitesi akademisyenleri olarak; “Türkiye’nin en yüksek çocuk ve genç nüfus oranına sahip ili Şanlıurfa’da gençlerin okullardaki agrasif davranışları ve çözüm önerileriyle” ilgili bilgi açığını kapatmaya yönelik araştırma yapmışlardı… Ve bu “Şanlıurfa’da Okula Giden Ergenler Arasında Akran Zorbalığı Yaygınlığı ve İlişkili Faktörler” isimli proje kapsamında okullarda yaptıkları çalışmalarda önemli bulgulara rastlamışlardı Kılıçaslan ve ekibi:
“Gençlerin yüzde 34’ü kurban ve yaklaşık yüzde 14’ü zorbaydı…”
Çalışmada; kilolu, obez olmanın kurban olma riskini artırdığı, erkek ve alkol kullanmanın ise zorba olma riskini önemli ölçüde artırdığı vurgulanırken hem kurban hem de zorba öğrencilerin bu döngüye girmeyenlere göre önemli düzeyde ruhsal sorun yaşadıkları da tespit ediliyordu…
Zorbalığın, okullardaki şiddet davranışlarının önemli bir bölümünü oluşturduğunu, çalışmaların hem dünyada ve hem de ülkemizde gençler arasında zorbalık davranışlarının yüksek olduğunu belirten Öğretim Üyesi Fethiye Kılıçaslan, şunları söylüyor:
“Okullarda ciddi boyutlara ulaşan önemli bir tehdit olarak görülen akran zorbalığı öğrenciler üzerinde fiziksel, ruhsal, sosyal ve akademik başarı üzerinde çok büyük etkileri olan olumsuz bir gerçektir. Hem kurban, hem zorba öğrenciler ruh sağlığı problemleri açısından yüksek bir risk altındadır ve depresyon, anksiyete, suçluluk, intihar ve davranış sorunları gibi zararlı sonuçları olabilmektedir. Ayrıca zararlı sonuçların erişkin yaşlara kadar sürdüğü de bilinmektedir.”
Zorbalığı karşı etkin politikaların geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor Kılıçaslan…
Ki haklı…
Ve diyor ki:
“Akran zorbalığının tespit ve önlenmesinde en önemli görev okul çalışanlarına düşmekle beraber sağlık çalışanlarının da önemli rolleri bulunmaktadır… Okul ve sağlık çalışanlarının hem kurban, hem zorba öğrencilerin özelliklerini iyi tanımaları ve onları erken dönemde tespit edip uygun sevki sağlamaları hayati önem taşımaktadır. Ayrıca zorbalığın yaygınlığı, olası ciddi sonuçları ve ülkemiz genç nüfusunun yoğunluğu göz önüne alındığında zorbalık karşıtı politikaların geliştirilmesi zorbalığın tanınması ve azaltılmasında önemli bir adım gibi görülmektedir…”
Kılıçaslan’ın söylediği tüm bu şeyler yapılsaydı acaba Mersin’deki çocuk cinayeti yaşanmaz mıydı?
Keşke böyle bir olay hiç yaşanmasaydı…
Çocukları öldürülen ailenin büyük bir acı yaşadığına eminiz. Onlara sabır dilemenin dışında ne diyebiliriz ki? Yaşanan gerçekten korkunç..
Psikologlar, ilgililer; okul başarısının düşüklüğü nedeniyle zorbalığa uğradığı iddia edilen çocuğun diğer bir çocuğa yönelik bu olayı gerçekleştirdiğine dikkat çekerek “Burada her iki çocuk da kurbandır. Her iki çocuk bireysel olarak ele alınmalıdır” diyorlar.
Toplumda; dijital oyunların da etkisiyle ciddi bir şiddet salgını olduğuna dikkat çeken uzmanlar; ailede de sözlü ve fiziksel şiddete maruz kalan çocuk ve gençlerin şiddeti bir zorun çözme yöntemi olarak benimseyebildiklerini vurguluyor… 12-18 yaş arası gençlerin yüzde 30-36’sı gibi önemli bir kesitinin zorbalığa uğradığını belirten uzmanlar, “genetik olarak şiddete yatkın, dürüstlük, empati yoksunu, kişilik bozukluklarına eğilimli altyapı taşıyan bireylerin şiddet salgınından etkilenerek kolay suç işleyebildiklerine” dikkat çekiyorlar…
Maalesef uzmanların da dediği gibi ŞİDDET öğrenilebilen bir davranış… Ve yine maalesef günlük hayatımızın bir parçası haline gelen dijitalleşme, sosyal medyada iyi bir aileye sahip değilse çocuğun daha da “şiddetten etkilenip, şiddeti uygulamasına” neden oluyor…
Umut Vakfı olarak diyoruz ki: “Çocuklar arasında suça sürüklenme sayısının her geçen yıl daha da arttığı hepimizin malumu… Çocuklar arasında hızla artan bu şiddetin önlenmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) konuyu bir an önce ele alıp, çalışmalar yapmalıdır. Mersin’de yaşanan korkunç ‘akran cinayeti’ bu şiddetin geldiği noktayı gözler önüne sermektedir… TBMM Başkanlığı, Mersin Milletvekili Alpay Antmen’in çocuklar arasında artan şiddet olaylarının araştırılması ve bunların önlenmesi için Meclis Araştırma Komisyonu Kurulması önergesini bir an önce kabul edip, akran zorbalığını önleyici politikalar üretmelidir, konuya çareler bulmalıdır…
Kim olursa olsun, çocuklar hepimizin… Onları korumalı, sevgi aşılamalı… Onları iyi yetiştirmeli, iyi gelecekler sunmalıyız…”
İyi haftalar
Umut Vakfı
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN