Deniz YILMAZ
Sosyal medyanın gündemine oturan bir video ile Tüm Türkiye adeta sarsıldı. İstanbul Bağcılar’da akşam saatlerine doğru korkunç bir cinayet yaşandı. Uyuşturucu bağımlısı olduğu iddia edilen bir genç, tartıştığı annesinin başını kesip camdan aşağı attı.
Kelimeler bu korkunç olayı nasıl tarif edebiliyor, aklım almıyor. ‘Bir genç, tartıştığı annesinin başını kesip camdan aşağı attı’ bizler bu cümleyi nasıl kurabiliyoruz, nasıl okuyabiliyoruz, nasıl videoya çekebiliyoruz, nasıl izleyebiliyoruz, aklım almıyor! Biz bu cümleyi açık seçik kurmalı mıyız onu bile bilmiyorum…
Cinayeti fiilen uygulandığı şekilde yazmak zanlıyı teşhir etmek ve kamuoyunu bilgilendirmek mi gerekir, yoksa failin cinayet fiilini gizlemek mi gerekir bilmiyorum… Akademik eğitimde ve pratik iş hayatında da tartışmalara konu olan acımasız bir konu! Yazsan olmuyor, yazmasan olmuyor dediğimiz türden bir olay. Yazmasan insanların nasıl vahşi yaratıklara dönüştüğünü görmeyen, duymayan halk toplumuna uzak biçimde normal (!) yaşantısında seyredip gidecek, yazsan ülkedeki diğer normal (!) insanlara örnek olabilecek endişesi var içimizde.
İnsanlar tuhaf, insanlık tuhaf! Dünya cehennem gibi bir yer artık! Yaşamak istenilen bir konum değil artık yeryüzü!
Bir anne, katilini doğurmuş, yememiş yedirmiş hem de yıllarca… Katilini elleri ile büyütmüş. Bu insanlık dışı olayı gerçekleştiren failin yani katil evladın uyuşturucu bağımlısı olduğu söyleniyor. Uyuşturucu ile ilgili söylenecek bin bir türlü beddua var dilimde, ‘madde etkisi ile işlenen cinayetler’, uyuşturucunun etkisindeydim diye verilen ifadelerden iğreniyorum. Kendini bilmez aciz herhangi bir insanın ‘keyif verici madde’ kullanması, benim hayatıma mal olamaz! Ama madem bu ülkede uyuşturucu içen birisinin öfkesi benim canıma mal oluyor, o zaman şunları sormalıyım; uyuşturucu bu ülkeye girerken sınırda ki denetim mekanizması ne yapıyor? Bu gençler uyuşturucuya nasıl bu kadar kolay erişiyor! Zehir tacirleri neden az cezalara tabii tutuluyor, özgürlüklerine yeniden kavuşup bir an önce kaldıkları yerden çocuklarınızı zehirlesinler diye mi…
Devletin yargı mekanizması net ve adil işlemekte zorlandığı için, paslanmış bir iradeden adalet dilemek yerine olanları Allah’a havale edip, ondan isteyelim biz yine de!
Sahi biz her akşam televizyon ekranlarında neler izliyoruz onu da bir hatırlayalım mı kısaca, 7 yaş ve üzeri ibaresi yer alan büyük yapımların dizilerini izliyoruz, o dizilerde kılıçları, savaşları, kafa kesmeleri ezberliyoruz hem de çocuklarımızla akşam ekran karşısında meyve yerken! RTÜK’ün gözleri bağlı, görevi başındaysa hak getire!
Söylenecek daha çok fazla şey var, fakat kelimeler vahşeti anlattıkça duyarsızlaşıyor, toplum gibi, devlet gibi, insan gibi…
(Doğuş, 27.09.2022)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN