Haftalardır süren direniş hareketinden geriye zihinlere kazınan çok sayıda sosyal medya sloganları oldu. Bu haftaki başlığımız da bunlardan bir tanesi. Devamını şöyle getirmiş “…çünkü değerleri olan bir toplumuz!”. Gerçekten de artık sayısını bile unuttuğumuz o kadar çok kadın cinayeti haberi okuyoruz ki. Bir süre sonra yaptığımız iş bizde “miyopi” yaratıyor ve olaylara farklı açılardan bakmayı gözden kaçırabiliyoruz. Bu nedenle Gezi bize taze kan verdi. Bambaşka bakış açılarını bir arada görme şansı elde ettik. Toplumsal başarı karnemizi birlikte doldurduk.
Bir gazetenin “nakavt” başlığı ile verdiği kadına şiddet haberi ise kanımızı dondurdu. Yalova’da bir parkta erkek arkadaşı ile tartışan kadın, ağzı burnu aldığı darbeler nedeniyle kan içinde, yerde yatarken resmedilmiş haberin üstüne “nakavt” diye başlık atılmıştı. Aynı karede el ele yürüyen bir başka çift ise hem kadına doğru bakıyor hem de yürümeye devam ediyordu. Sanırım başlık kadar inciten durum da bu oldu: duyarsızlık! Oysa ki burada öpüşen bir çift olsaydı halk nasıl tepki gösterirdi? Müdahale etmekte çok daha hızlı davranacaklarına şüphe yok!
Toplumun geldiği, getirildiği bu nokta gerçekten ibret verici olmalıdır. Şiddete karşı durma, güçsüzü koruma öğretilerimize ne oldu bizim? Yıllar içerisinde nasıl bu hale geldik, getirildik? Bu haberle ilgili yapılan sosyal medya yorumu duruma bir anda başka bir açıdan bakmamızı sağladı: ayıp kavramı. Eskiden düşene, kızlara, büyüklere el kalkmazdı. Bizler böyle büyütüldük. Güçsüzü korumak, kollamak gerçek kahramanlıktı. Bunların aksine davranmak… İşte ayıp buydu. Bir yerlerde ayıp kelimesinin içi boşaltılmış, gereksiz ahlaki kaygılarla doldurularak topluma tekrar şırınga edilmişti. Ankara metrosunda bekleyen yolculara “Sayın yolcularımız lütfen ahlâk kurallarına uygun hareket ediniz” anonsu yapılması bu içi boşaltılmış ayıp ve ahlak kavramlarının halka yeniden şırınga edilmesinin bir şekli sadece. Siz hiç “sayın halkımız kadınlara el kalkmaz, şiddet insan soyunun en karanlık ve en küçültücü dürtüsüdür, lütfen kendinize hakim olun” diye bir anons duyabileceğinizi hayal edebilir misiniz?
Dileriz ki bir gün gerçek insanlara yakışanın “sevgi” olduğu anlaşılır ve bunu ortaya koyan masum davranışlar kınanacağına “şiddet” gibi gelişme evresinin en başında takılı kalmış dürtüleri ve buna hakim olamamanın ayıp olduğu, topluma açık yerlerde her fırsatta dile getirilir. Belki o zaman insanca yaşamak için bir şans elde etmiş oluruz.
İyi haftalar,
Umut Vakfı
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN