Post image
Yeni kanun teklifi…

 

Ve yine bir “Kanun Teklifi”…

Evet…

Yine bir ‘torba’ kanun teklifiyle karşı karşıyayız…

Pek çok vaadle TBMM’ne sunuldu…

Çok şeyi içeriyor ve bugün de Adalet Komisyonu’nda görüşülüyor…

Ve eleştirilerin odağında…

Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi, Ceza Hukuku Profesörü Timur Demirbaş da bu tasarıyı inceledi ve irdeledi:

 

Türk Ceza Kanunu ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İlgili Kısa Bir Değerlendirme

Prof. Dr. Timur Demirbaş

 

  • Madde 1 ile TCK m.62/2’de ki “sürecindeki davranışları” ibaresi “sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları veya” şeklinde değiştirilmiş ve “gibi hususlar” ibaresi madde metninden çıkartılmış fıkraya “Ancak failin duruşmadaki mahkemeye etkilemeye yönelik şekli tutum ve davranışları, takdiri indirim nedeni olarak dikkate alınmaz” ve “kararda” ibaresinden sonra gelmek üzere “gerekçeleriyle” ibaresi eklenmiştir.
  1. a) Fıkraya eklenen “Ancak failin duruşmadaki mahkemeye etkilemeye yönelik şekli tutum ve davranışları, takdiri indirim nedeni olarak dikkate alınmaz” ibaresi yersiz olmuştur. Sanki mahkemenin bu tür mizansenleri dikkate alabildiği gibi bir kanının uyanmasına neden olmaktadır. Bir yargıç, hukuka ve vicdanına göre karar verir. Bu tür mizansenlerden etkilenmeyecek donanıma sahip olmak zorundadır.
  2. b) Fıkraya “kararda” ibaresinden sonra gelmek üzere “gerekçeleriyle” ibaresi eklenmesi gereksizdir. Çünkü, zaten “Kararların gerekçeli olması” başlıklı CMK m.34 gereğince, “Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil gerekçeli olarak yazılır” hükmü gereğince, tüm kararların gerekçeli olması gerekmektedir.
  • Madde 2 ile TCK m.82/1, f’de ki “Gebe olduğu bilinen kadına karşı” ibaresi “Kadına karşı” şeklinde değiştirilmiştir.

An.m. 10’daki “eşitlik“ ilkesi karşısında, bu hükmün tüm şiddet görenlere karşı öldürme fiillerinin ağır cezalandırılması bakımından “şiddet görenlere“ şeklinde olması daha yerinde olurdu. Nitekim, İstanbul Sözleşmesi’nin tanımlar maddesi 3/b “aile içi şiddet”, eylemi gerçekleştiren, mağdurla aynı ikametgahı paylaşmakta olsun veya olmasın veya daha önce paylaşmış olsun veya olmasın, aile içinde veya aile biriminde veya mevcut veya daha önceki eşler veya birlikte yaşayan bireyler arasında meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik şiddet eylemleri olarak anlaşılacaktır” şeklindedir.

  • Madde 3, Madde 4, Madde 5 ve Madde 6’daki değişiklikler yönünden de yukarıdaki gibi “şiddet görenlere“ ibaresinin eklenmesi daha isabetli olurdu.
  • Madde 7 ile TCK m. 113’e “(2) Suçun konusunun sağlık hizmeti olması halinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır” hükmünün eklenmesi ve buna paralel olarak Madde 13 ile 3359 sayılı Kanunun ek m.12/1’in yürürlükten kaldırılması yerinde olmuştur.
  • Madde 8 ile TCK m.123/A ısrarlı takip suçuna yer verilmesi, İstanbul Sözleşmesi açısından da yerinde olmuştur.
  • Madde 9 ile CMK m.100/3’e,

“i) Kadına karşı işlenen kasten yaralama suçu,

  1. J) Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu” eklenmek suretiyle, tutuklama nedenleri var sayılabileceğinden adeta otomatik tutuklamanın yolu açılmıştır.

Bilindiği gibi tutuklama bir koruma tedbiri olmasına rağmen, maalesef bizde yargısız infaz olarak yaygın bir şekilde uygulanmaktadır. Bu nedenle, tutuklama nedenleri bulunmamasına rağmen, tutuklamanın yolunu açan bu düzenleme; AİHS m. 5 ve An. m. 19 hükümlerine aykırı uygulamanın yolunu açması kaçınılmazdır.

  • Madde 10 ile “Mağdur ve şikayetçinin hakları” başlıklı CMK m. 234/1, (a) bendinin (3) numaralı alt bendi ile (b) bendinin (5) numaralı alt bendinde yer alan “cinsel saldırı suçu ile” ibaresi “cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçu ile kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence veya eziyet suçlarında ve” şeklinde değiştirilmiştir.
  • Madde 11 ile “Katılanın hakları” başlıklı CMK m.239/1’de yer alan “cinsel saldırı suçu ile” ibareleri “cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçu ile kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence veya eziyet suçlarında ve” şeklinde değiştirilmiştir.
  • Madde 12 ile CMK m.253/3’de yer alan “suçlarda” ibaresi “suçlarda ve ısrarlı takip suçunda (madde 123/A),” şeklinde değiştirilmek suretiyle “ısrarlı takip suçu” uzlaştırma kapsamı dışında bırakılmıştır.
  • Madde 14 ile 3359 sayılı Kanuna ek m. 18 ile Kamu, özel ve vakıf üniversite hastanelerinde görev yapan sağlık personelinin mesleğin icrası sırasında işlem ve uygulamaları nedeniyle yapılan soruşturmalar hakkında 4483 sayılı Kanun gereğince soruşturma izni, Sağlık Bakanlığı Bünyesinde kurulan Mesleki Sorumluluk Kurulu tarafından verilmesi öngörülmüştür. Madde, Kurulun oluşumunu ve çalışma esaslarına ilişkin esasları belirterek, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Sağlık Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulacak Yönetmelikte belirleneceğini öngörmektedir.

Bu düzenleme ile belirli meslek mensuplarına adalet esaslarına aykırı bir koruma getirilmektedir. Bunun adaletin gerçekleşmesine ve gecikmesine yol açacağı açıktır. Kaldı ki An. m. 129/sondaki ”Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlıdır” hükmü gereğince, “özel sağlık personeli” hakkında 4483 s. Kanun hükümlerinin uygulanması Anayasaya aykırı olacaktır.

29.03.2022

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN