Sultan YAVUZ
Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı Gülsün Bor Güner, özellikle son dönemde artan şiddet ve cinayet olaylarının ülkenin temel gündemi olması gerektiğini söyledi.
Çankaya Belediyesi ve Şiddetsiz Toplum Derneği işbirliğinde, Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi Sabahattin Ali Salonu’nda “Toplumsal Cinsiyet ve Şiddet” konulu sempozyum düzenlendi.
25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen sempozyumun birinci oturumu “Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddetsiz Bir Dünyanın İnşası” oldu. Oturumun moderatörlüğünü Uzm. Psikolog Şenay Ölmez üstlenirken, konuşmacılar ise Şiddetsiz Toplum Derneği Başkanı Rıza Sümer ve Başkent Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Merkezi’nden Dr. Ceyda Kuloğlu oldu.
Sempozyumun “Erkeklik ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” başlıklı ikinci oturumunda, AÇEV’den Av. Erol Turgut moderatörlük yaparken, sosyal hizmet uzmanı Umut Yaşar Göç, Hacettepe Üniversitesinden Arş. Gör. Engin Fırat ve Başkent Üniversitesi’nden Doç. Dr. Sare Mıhcıokur konuşmacı oldular.
Etkinliğin son oturumu olan “Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği ve Hukuk” başlıklı sunumlarda ise moderatörlük görevini Gelincik Merkezi’nden Av. Hilal Baran üstlenirken, CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşçıer ve Gelincik Merkezi’nden Av. Julide Soybaş konuşmacı olarak yer aldılar.
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı Gülsün Bor Güner, insanların en temel haklarından birinin de güvende olmak ve güvende hissetmek olduğunu söyledi. Ancak böyle toplumlarda huzurdan bahsedilebileceğini belirten Güner, güvenlik ihtiyacının diğer temel haklar için de ön koşul olduğunun altını çizdi. İçinde bulunulan dönemin ise çocuklar, kadınlar ve ayrımcılığa maruz bırakılan gruplar için güvenli olmadığını vurgulayan Güner, şunları söyledi:
“Son yıllarda kadınlar yaşam haklarından mahrum bırakılmıştır. Herkes için olması gereken şiddetsiz bir yaşam bugün söz konusu değildir. Ne yazık ki kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet haberleri almadığımız tek gün geçmiyor. Bir ülkede her gün farklı bölgelerden kadın ve çocuklar öldürülüp, şiddetin farklı türlerine maruz kalıyorsa aslında temel gündem şiddet ve ayrımcılıkla mücadele olmalıdır. Belediyelere bu konuda önemli görevler düşüyor, belki ana karar merci değiller ama çözüm üretecek, öneriler getirecek kurum rolündeler. Özellikle toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadelede hizmet ve önerileriyle fark yaratabilirler. Her gün yalnız oldukları mesajını verenlere, yalnız değilsiniz mesajını verecek olan yerler yerel yönetimlerdir.”
Çankaya Belediyesi’nin 2008 yılından beri kadın sığınma ve dayanışma merkezi hizmeti verdiğini ve 2014’ten beri Eşitlik Birimi ile 2017 yılında da Eşitlik Çalışmalarını tek çatı altında topladığı Kadın ve Aile işleri Müdürlüğü ile “yalnız değilsiniz” mesajını verdiklerini kaydeden Güner, Çankaya Belediyesi’nin cinsiyete dayalı şiddete maruz kalanların yanında olduğunu ve şiddete karşı açıkça taraf olduğunu vurguladı.
“Toplumsal cinsiyet eşitliği ve insan haklarından vazgeçmeyeceğimiz açıktır” diyen Güner, ayrımcılıkla mücadelede işbirliği içinde olmanın önemine işaret etti. Şiddetsiz Toplum Derneği Yönetim Kurulu üyesi Azime Arıkan ise sempozyumla, şiddetten uzak bir topluma giden hedefler belirleneceğini ve katılımcıların gönüllü kuruluşlara cesaret vereceğini belirtti. Arıkan, “Biz kadınlar ve özellikle anne ve babalarla birlikte daha korkusuz ve mutlu bir dünya inşa edeceğiz” dedi.
UZM. PSİKOLOG ŞENAY ÖLMEZ, “RUH SAĞLIĞI BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR”
Sempozyumun birinci oturumu olan “Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddetsiz Bir Dünyanın inşası”nın moderatörü Uzm. Psikolog Şenay Ölmez, şiddetsiz bir toplumun mümkün olabileceğine inandığını vurgulayarak, meslek hayatı boyunca pek çok şiddet vakasıyla karşılaştığını ve şiddet görenlerin aynı zamanda şiddet de uyguladığını söyledi. “Ruh sağlığı bir halk sorunudur” diyen Ölmez, bu konuda ivedilikle önlem alınması gerektiğinin altını çizdi. “Şiddet de bir halk sağlığı sorunudur” diyen Ölmez şunları söyledi:
“Her 50 saniyede bir evde şiddet yaşanıyor, Covid 19’dan daha bulaşıcı ve tehlikeli bir sorun çünkü geleceği de inşa ediyor. Özellikle kadına yönelik şiddetin görünmeyen bir boyutu da var çünkü kapalı kapılar ardında yaşanıyor, çocuklar ise ayıp ve utanılacak bir durum olarak gördükleri için anlatmıyorlar. Mesela her beş dakikada bir çocuk bu sorunu yaşıyor. Şiddetin görünen izlerini yok edebiliriz ama çocuklar bu izleri taşıyor, silinemediğinin kanıtı beyindeki izlerinin devam etmesi… Nasıl azaltabiliriz? Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadeleye girmek zorundayız çünkü eşitsizlik, değersizlik normalleştirilen ya da görmezden gelinen ve sonuçları vahim olan bir tablo yaratıyor.”
RIZA SÜMER, “KAHRAMANLIĞI YILLARDIR SAVAŞ MEYDANLARINA BAĞLADILAR, BEN BİREYSEL SİLAHLANMAYA, SAVAŞA, İŞGALE KARŞIYIM”
Şiddetsiz Toplum Derneği Başkanı Rıza Sümer, insanlık tarihinin en utanılacak düzeye getirildiği bu dönemde, söz konusu sempozyumun bir yandan da hüzün yarattığını ifade etti. Kendisinin Başkent Üniversitesi’nde toplumsal cinsiyet eşitliği konulu bir eğitime katılarak sertifika aldığını kaydeden Sümer, “Annelere Tarihin En Uzun Mektubu” isimli kitabında da annelere sevgi, saygı, dostluk ve barış için her zaman her yerde şiddetsiz olma mesajını verdiğini söyledi.
Şiddetsiz Toplum Derneği olarak şiddetin her türlüsüne karşı olduklarını ve şiddete şiddetsiz biçimde tepki vermek gerektiğini dile getiren Sümer, iletişimin bu konuda kilit noktada olduğunu belirtti. Örgütlenmenin de önemine işaret eden Sümer, “Toplum olarak köyden mahelleye kadar bir araya gelip yerel yönetimlerle iş birliği yapmazsak, her şeyi devletten beklersek her gün bu olumsuz olaylarla karşılaşmak zorunda kalırız. Biz yasal ve demokratik örgütlenmeyi savunuyoruz” dedi.
Annelere çağrıda bulunan Sümer, tüm dünya annelerinin “Birinci Dünya Anneler Dayanışması” ile bir araya gelmelerini önerdi. Sümer, şunları söyledi:
“Kahramanlığı yıllardır savaş meydanlarına bağladılar, ben bireysel silahlanmaya, savaşa, işgale karşıyım, insanların elinden doğdukları yerde yaşama hakkı alınmamalı. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kalkması için kadınlar ve kadın dostları bir araya gelmeli. Türkiye ve dünya evimiz, farklılıklar doğal zenginliğimiz diyoruz. 8 Mart 2020’de dernek olarak Ankara Tabip Odası desteğiyle bir hareket başlattık, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Erkek Hareketi. Ben orada basın açıklamasını yaparken, tüm kadınlardan ve annelerden özür diledim, ama af dilemedim çünkü şiddet suçlarının hukuki bir karşılığı olmalıdır. Ben uluslararası düzeyde sevgi, şefkat, barış ve hoşgörünün olduğu, farklılıkların yan yana getirildiği bir eğitimin mümkün olup olmadığını sorguluyorum. İnsan, hayvan veya çevre için mücadele eden herkes kahramandır.”
(24 SAAT, 25.11.2021)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN