Ülke yangın yeri…
Cehennem gibi…
Ülkenin dört bir yanında ormanlarımız cayır cayır yanıyor… Ağaçlar küle dönüyor. Her yer alev alev. İtfaiyeciler, yurttaşlar canla başla çalışıyorlar, ama ne mümkün… Yangın sürüyor… Binlerce insan zarar gördü. Canları kadar kıymetli hayvanları telef oldu, evleri mahvoldu… Kısacası yaşamları altüst oldu, cennetler cehenneme çevrildi… Ve yangınları söndürmek yerine süren abuk subuk siyasi tartışmalar… Ve siyasilerin, örneğin Orman Bakanı’nın “Tekliflerin hepsine tamam dedik. Ama her gelen yardımı da kabul etmiyoruz. Çünkü 5 tonun altında su atan uçakları kalabalık meydana getirmemesi için kabul etmedik”, Gündoğmuş Belediye Başkanı Mehmet Özeren’in, “Evi eski olan ‘keşke bizim de evimiz yansaydı’ diyecek” gibi talihsiz açıklamaları… Bu arada TOKİ’nin müteahhitleri memnun edecek yeni ev projeleri hazır, ama nedense yangın söndürülemiyor!
Evet bir yanda yaşanan sel felaketleri…
Bir yanda işsizlik, hayat pahalılığı… Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar giderek artan üretici-market fiyat farkının dört kata yaklaştığını belirtiyor…
Bir yanda magandalar her gün rastgele ateşledikleri silahlarla birilerini öldürüyor. İstanbul’da bu yüzden hayatını kaybeden 9 yaşındaki Eymen’de son günlerdeki maganda kurbanlarından biri…
Bir yanda aileler mal-miras için birbirine girmiş, cinayetler işliyor…
Gerçekten her anlamda ülke yangın yeri…
Ve ve ve bitmek bilmeyen kadın cinayetleri, tacizler, tecavüzler…
Ve bir üniversiteli kızımız daha, arkadaşlarının deyimiyle “nazik”, “marka giyinen”, “iki üniversite bitirmiş”, “evli, iki çocuk babası”, yani akıl sağlığı yerinde bir psikopat “erkek” tarafından tecavüz edildikten sonra boğulup, parçalara ayrılara katledildi…
Evet evet, iyi eğitimli, iyi giyimli 48 yaşındaki Mustafa Murat Ayhan, İletişim Fakültesi üçüncü sınıfta okuyan, 21 yaşındaki Azra’yı, ailesiyle yaptığı tartışma nedeniyle bunalımda olmasından istifade ederek yakınlaşıp, canice katletti… Vücuduna jiletle de ismini yazmış cani…
Maraş’ta yürüyüş ve spor yapmak için çıkan ve kayıp olan kadın öğretmen de ormanda ölü bulundu…
Ey bu ülkeyi yönetenler, ey kendi kabul ettiğiniz İstanbul Sözleşmesi’ni iptal edenler, şiddet uygulayanlara cesaret verenler en büyük suçlu sizsiniz… İstediğiniz kadar başınızı deve kuşu gibi kuma gömün, istediğiniz kadar kulaklarınızı tıkayın…
Bu ülkede kızlar, kadınlar tehlikede…
Ey Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni işgal eden milletvekilleri, özellikle de hangi partiden olursanız olun sesi soluğu çıkmayan değerli kadın vekiller…
Sizler maaşınızı alıp, farkında olmanıza rağmen “üç maymunu” oynuyorsunuz…
Ama kızlar ve kadınlar için ülke cehennem gibi…
Hemen hemen her gün bir kadın öldürülüyor…
Evlerinde bile çocuklar taciz ve tecavüze uğruyorlar…
İşte bakın İzmir Bornova’da üvey çocuğuna 13 yaşındayken cinsel tacizde bulunan mahkemenin kararına… Dava zaten 2 yıl sürmüş… Mahkeme önce 15 yıl hapis cezası vermiş 40 yaşındaki Engin O.’ya, sonra “duruşmalardaki iyi hali ve sabıkasının olmaması” gerekçesiyle bu cezayı 12 yıl 6 aya çekmiş… Yani birileri çıkıp illa da “af” çıkarmazsa 6 yıl sonra aramızda…
Bu daha iyi… Daha da beteri var…
Ankara’da beş çocuğuna cinsel istismarla suçlanan babanın davasında haberi yayımlayan gazetenin attığı başlıkla da; tam anlamıyla “Rezil bir karar” söz konusu.
Dava dosyasına göre, çevresinde medyumluk ve muska yazarak hayatını kazanan baba HE.’nin biri üvey dört kızı ve bir oğlu var. Adam çocuklarına istismarda bulunuyordu. İki abla 2002 yılında şikayette bulundu. Savcılık, delil yetersizliğinden takipsizlik kararı verdi. Tabii ki bu karar sonrası istismar sürdü… Üç abla erken yaşta evlenerek evden ayrıldı. Yani kurtuldu… Bu kez babanın hedefi evdeki oğlu ve küçük kızıydı. 2015 ve 2016 yılında 11 yaşındaki oğlunun pijamasını indirerek “krem süreriz, acımaz” diyerek cinsel istismarda bulunmaya çalıştı. Vs. vs…
Durumu haber alan evli ablalar, yine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Baba tutuklandı, hakkında “çocuğa cinsel saldırı” suçundan dava açıldı. Mahkeme, oğluna cinsel istismardan 12 yıl, küçük kızına yönelik ifadeleri nedeniyle 3 ay hapis cezası verirken diğer üç kızına yönelik eylemleriyle ilgili “zaman aşımı” kararı verdi… Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesi de, bu mahkemenin üç kızına yönelik eylemleriyle ilgili zaman aşımı kararını doğru bulurken, küçük kızı yönünden de verilen 3 ay cezayı kaldırırken oğluna yönelik eyleminin “teşebbüs” aşamasında kaldığı gerekçesiyle 12 yıl cezayı 7 yıl 6 aya indirdi… Yargıtay’da zaman aşımı kararına uyarken erkek çocuğuna yönelik suçun “cinsel istismar” değil “cinsel taciz” suçu oluşturduğunu belirterek kararı bozdu.
Ve bozma kararı üzerine dosya bir kez daha istinaf mahkemesine geldi. Sonuç mu? Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkeme, beş çocuğunun yuvalarını cehenneme çeviren babaya sadece “cinsel taciz”den 3 yıl 9 ay hapis cezası verdi… Söz konusu baba, belki de çoktan dışarıda…
Helal olsun, çocukların psikolojileri ne olursa olsun kime ne?
Devam edin mahkemeler… Kadınları, kızları öldüren, tecavüz eden, taciz edenlerin cezalarını mahkemede gördüğünüz iyi halle indirin… Yüreklendirin suçluları…
Bakın sayın savcılar, yargıçlar… Yarın karşınıza gelecek olan; Azra’yı boğup öldüren, cesedine ismini yazan, parçalara ayırıp ormana gömen Mustafa Murat Ayhan’da de çok janti giyiniyormuş… İnsanın gözüne bile bakmıyormuş… Arkadaşları öyle diyor… Yani “kibar katil”…
Her şeye rağmen umutlarınız eksilmesin
Umut Vakfı
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN