Post image
Kara deliğe süpürülmek istenen çocuklar

Ali BULUNMAZ  (alibuIunmaz@cumhuriyet.com.tr)

Marcelo Figueras‘ın kaleme aldığı ve Seda Ersavcı‘nın yine dikkat çeken çevirisiyle okurla buluşan “Kamçatka”, Arjantin’in karanlık dönemine bir çocuğun gözünden, adeta bir oyun gibi bakıyor. Bambaşka hayatlar yaşamaya ve isimlerini bile değiştirmeye zorlanan insanların yaşamına dokunan Figueras, romanıyla bir sığınağın ve direniş mekânının nasıl oluşturulabileceğini gösteriyor.

Kayıtlara diktatör diye geçen bütün adamların ortak bir tarafı var: Hiçbir insani yan barındırmıyor ve mutlak iktidarının sürmesi için her yola başvuruyorlar. Bu amaç için her şeyini ortaya koyan diktatörlerin isimleri değişse de yaşattıkları üç aşağı beş yukarı aynı. Onların beslendiği ana kaynak sürekli savaş hali ve şiddet.

kamcatka

Savaş illa topla tüfekle siper siper sürdürülen bir şey değil. Diktatörün açtığı ve yürüttüğü savaşın kuralı yok. Ne varsa süpürmeye dayalı bir savaş bu: Günün birinde kendisini bile süpürebilecek bir savaş. Ama orada çocuklar ölüme sürükleniyor, kaybediliyor ve toprağından uzaklaştırılıp kimliksizleştiriliyorsa o savaşın hüküm sürdüğü yerde vicdan kırıntısına rastlanmaz. Orası, tarihin kara deliği olarak anılır. Nitekim anıldı da. Videla‘nın başta olduğu cunta, Arjantin’de sayısız çocuğu o kara deliğe gönderdi. Üstelik bunu pervasızca yaptı.

Arjantinli gazeteci ve senaryo yazarı Marcelo Figueras, diktatör ve ekibinin tezgâhından geçen çocukların yanında saf tutarak tüm bu olan bitenden bir kesiti romanlaştırıyor.

ŞAPKALI VE BIYIKLI KÖTÜ ADAM

Figueras, Kamçatka adını verdiği kitabında Arjantin’in o kara deliğine doğru yol alırken dönemin çocuklarının saklanışına ve sakladıklarına yoğunlaşıyor. Figueras’ın anlatıcısı, Risk Oyunu’nda gözü ikidebir Kamçatka Yarımadası’na takılan, ülkesinde oynanan oyundan ise şimdilik çok da haberdar olmayan ve genç ölenlerin toprağı Arjantin’in dönüşümüne her geçen gün daha yakından tanıklık eden bir çocuk: “Çocuksanız dünya bir ceviz kabuğuna sığar. Coğrafi terimlerle dünyamız; ev, okul ve en iyi durumda büyükbabalar ile kuzenlerin yaşadığı yerlerle sınırlıdır. Benim dünyamı ise Flores Mahallesi’nin bir kısmı Boyaca ile Avellaneda’nın köşesi (evim) ve karşısında okulumun olduğu Flores Meydanı oluşturuyordu.”

Bıyıklı ve şapkalı kötü adam işbaşına gelene dek, o da her çocuk gibi büyüklerinin yardımıyla kimin iyi kimin kötü, kimin korkunç kimin zararsız olduğunu kafasına yazıyor. 1976’ya kadar bu böyle gidiyor. Harry takma adını alan anlatıcı, yine ailesinin toptan kimlik değiştirerek Buenos Aires dışında çiftlik evinde yaşamaya başlamasıyla hayatına tıpkı Risk Oyunu’ndaki gibi taktikler, stratejiler, kovalamacalar ve kimi zaman her şeyi yutan bir sessizlik hâkim oluyor. Şapkalı ve bıyıklı kötü adam ülkede sert fırtınalar estirirken Harry ve ailesi kendini bir tür köşe kapmaca oyunu içinde buluyor. Gündelik hayatın sürdürülmeye çalışıldığı fakat bir yandan da devamlı kesintiye uğradığı, her an kapıyı çalabilecek tehlikenin tedirginliğinin verdiği çarpıntı: zorunlu tatil gibi Harry ve ailesini kuşatan çiftlik evi yaşantısı. Sadece bu değil elbette: Oyunun bütün kurallarını değiştiren, baskın ve tutuklamanın nereden geleceğinin kestirilemediği diktatörlük.

Harry’nin de dediği gibi “her nereye bakılırsa görülen gölgelerle” çevrili bir ülke. Hemen her kesimden insanın bir anda buhar olduğu ve gölgeler tarafından götürüldüğü bir coğrafya.

Figueras’ın zaman zaman Houdini’den bahsetmesi tesadüf değil, Harry’nin ona “o sihirbaz değil, kaçış Jorge Rafael videla gerçekleştirdiği darbeyle 1976-1981 arası Arjantin’de “devlet başkanı” olarak görev yaparken binlerce insanın ölümünden, bir o kadarının da kaybından sorumluydu.

Marcelo Figueras (üstte), Kamçatka adlı kitabıyla bu dönemden bir kesit sunuyor. ustası” demesi ve Houdini’nin kitaplarını yercesine okuması da. Peki, gerektiğinde ustalığını konuşturmasına neden olabilecek ortam nasıl? Harry Vicente anlatıyor:

Doğduğum ülke olan Arjantin, ortaçağını yaşıyor. Toprak, aslan payını alıp aşar vergilerini uzaktaki bir krala gönderen derebeyleri tarafından yönetiliyor. Sokaklar başka şekilde elde edemedikleri geçim yollarını arayan çetelerin ve bizi koruduklarını söyleyen askerlerin hâkimiyetinde.”

Haliyle böyle bir ortamda kimse kendisinin kim olduğunu belli edecek herhangi bir konuşma yapmamak durumunda. Hemen herkes bir başkası gibi yaşarken tam bir mahrumiyet vaziyeti ve gizlenme harekâtı içinde. Büyük kayıplar ve küçük kazançlarla örülü yaşamda, kaçışın orta yerinde normal bir hayata zorlanan insanlar. Artık ne kadar mümkünse! Bir dolu sıkıntıyı maskelemek için kötü aktörlerin rol aldığı filmlerdeki berbat sahneleri andıran mimikler ve diyaloglar: İşte hepsi o “normal” hayatı kovalamak için.

“KAZAZEDE GİBİ DÜŞÜLEN BİR , ADADA”

Figueras, olan biteni bir çocuğun gözünden anlattığından Kamçatka’daki bölümlemeleri de bir okul günü gibi oluşturmuş. Dersler, tenefüsler ve sonra yine başlayan büyük bilgi yüklemesi.

Yazarın bu okul ya da ders kurgusunun bir başka nedeni belki de yaşananları hem bir roman hem de tarih ve siyaset penceresinden vermek istemesi.

Harry’nin ailesiyle “normal” biçimde sürdürmeye uğraştığı hayatının kimi anları gerçekten ona sıra dışı geliyor. Örneğin babasının, Arjantin’i konuşulmayacak konular arasına alması. Bu, herkeste belli bir zaman kayması yaratıyor, en çok da Harry’de:

“Hiçbir zaman tamamen şimdiki zamanda yaşayamıyorum. Bir yanım hep eksik; bulunduğum, bulunuyor gibi gözüktüğüm anda değil, gelecekte bir yerlerde kendisine ‘herkes görev başına!’ denmesini bekliyor.”

Zaman kayıyor kaymasına, ama Harry için hiçbir hikâye bitmiyor, kahramanlar ölse bile onların yaptıklarının etkisi devam ediyor. Bu nedenle bireysel hikâyeler taşıyan nehir, tarih okyanusuna dökülüyor. İnsanlar, şimdiki zamanın temelini oluşturan önceki yaşanmışlıklardan besleniyor. Kendisinin de önceki hikâyelerin uzantısı olduğunu düşünüyor. Bütün uzayı kapsayan örümcek ağına takılı herkes gibi Harry de geçmişiyle bağını koparmıyor. Tam da bu nedenle büyükbabasını, büyükannesini, ailesini, kir evini ye kendisini hatırlamaya uğraşıyor. “En iyi hikâyeler, bizi çocukken etkileyen ve her okumada yeni bir haz sunarak bizimle birlikte büyüyenlerdir” demesi de aslında o hatırlama çabasına denk düşüyor. Bir zamanlar okuduğu bir hikâyede Arthur‘un gücünü toplayana dek Avalan’da kalışını ve sonra yurduna döneceği günü bekleyişini anımsıyor.

Harry için Kamçatka da benzer bir yer oluyor, bunu da hiç unutmuyor. Ailesi de, kendisi de, “zalimce katledilen bir ülkeden kazazede gibi düştükleri adada” bambaşka insanlar olmaya, tamamen farklı hayatlar sürmeye zorlanınca istemeden içine girdiği girdabı da hatırlatıyor. Böylece Kamçatka, ister gerçekten orada olsun isterse Harry gibi sadece sığındığı ve olduğunu düşündüğü yer olsun bir kaçış noktası, bir mola yeri ya da yaraların sarıldığı bir mekâna dönüşüyor.
Risk Oyunu’nda fethedilen, yığınak yapılan, gerçekte ise oraya benzetilen ve her şeyin mutlaka düzeleceğine inanılan bir yerde bulunmak demek oluyor Harry için.

Çocukça bir tepki ya da oyun; adına her ne denirse densin. Ama unutmamak gerekir ki her kaçış, her zorunluluk veya sürgün, bir çocuğu hızla büyütüyor, aynı Harry’ye olduğu gibi. Bu da bir çeşit Risk Oyunu; Kamçatka elde de kalabilir düşebilir de. (Cumhuriyet, 10.04.2014)

Kamçatka

Marcelo Figueras

Çeviren: Seda Ersavcı

Doğan Kitap/ 314 s.

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN