Gamze BAL-Kübra KÖKLÜ
Artan hayat pahalılığı ve derinleşen işsizliğin etkisiyle intihar edenlerin sayısı çoğalıyor. Geçim sıkıntısı, 2012’den beri her yıl 3 bini aşkın yurttaşı intihara sürüklüyor. Son 17 yılda yaklaşık 5 bin kişi geçinemediği için yaşamına son verdi. Ekonomik nedenlerle intihar edenler 2018’de 245 iken 2019’da 321’e çıktı. Bu yıl, bu sayıda patlama bekleniyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2002’den bu yana ülke genelinde toplam 4 bin 801 kişi geçim sıkıntısı yüzünden yaşamına son verdi. Aynı sebepten intihar edenlerin son 5 yıldaki sayısı da 1370 kişi. 2018 Ağustos’ta yaşanan kur kriziyle derinleşen ekonomik kriz, sadece son 2 yılda ise 566 yurttaşın intihar etmesine yol açtı. Ülke genelinde ekonomik sebepler yüzünden yaşanan intiharların toplam intiharlar içindeki payı 2018’de yüzde 7.3 iken 2019’da yüzde 9.4’e yükseldi. Güvenilirliği sorgulanan TÜİK’in verileri bile son 7-8 yıldır, her yıl 3 bini aşkın yurttaşın geçinemediği için intihara sürüklendiğini ortaya koyuyor. 2020’ye ilişkin veriler ise henüz açıklanmadı. Ancak çift haneye demirleyen enflasyon, sürekli artan işsizlik, ithalata bağımlı üretim yüzünden yükselen maliyetlerin vatandaşa zam olarak dönmesi gibi mevcut nedenlere bu yıl bir de Covid-19’un yarattığı kriz eklendiği için bu yıl geçim sıkıntısı kaynaklı intiharlarda patlama bekleniyor.
KRİZ TETİKLİYOR
Bu beklentiyi destekleyen veriler, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nde (İSİG) mevcut. İSİG’e göre sadece işyeri içinde ve/veya işe bağlı olarak intihar edenlerin sayısı 2020’nin ilk 8 ayında 54 kişi. İSİG üyesi Kansu Yıldırım, “Pandeminin getirmiş olduğu ağır çalışma koşulları nedeniyle bu yıl sıklıkla işçi intiharları artarak gündeme gelecek” diye konuştu.
Yıldırım, işçi intiharlarına yol açan dört temel sınıfsal nedenin öne çıktığına vurgu yaparak bu nedenleri “işsizlik, borçluluk, iş yükü/tükenmişlik ve baskı” olarak sıraladı. Yıldırım, “2001 krizinden sonraki 2002 yılında 327, 2003 yılında da 385 kişi intihar etti. Düşme eğilimi 2008’deki ekonomik kriz sonrası yerini yükselmeye bıraktı. 2008’de 289 kişi, 2009’da 318 kişi geçim zorluğundan dolayı intihar etti. Son üç yılı incelediğimizde ise 2017’de 232 kişinin, 2018’de 245 kişinin ve ekonomik krizin etkisinin hissedilmeye başlandığı 2019’da ise 321 kişinin geçim zorluğu yüzünden intihar ettiğini görüyoruz” dedi.
YOKSULLUK SÜRÜKLÜYOR
Yoksulluğun yarattığı çaresizlik yüzünden intihar edenlerin örneği çok. Adem Yarıcı adlı bir yurttaşın, 2020 Şubat’ta Hatay Valiliği önünde “Çocuklarım aç, iş istiyorum, anlamıyor musunuz” diyerek kendini yakması tüm Türkiye’yi derinden sarsmıştı. Yarıcı, hastaneye götürüldüğü sırada kalp krizi geçirmiş ve yaşamını yitirmişti. Aynı aylarda bir başka yurttaş ise Meclis önüne gelerek “Açım, çocuklarım aç!” diyerek intihar girişiminde bulunmuştu. 35 yaşındaki bu yurttaşa yardım edilmesi şöyle dursun, gözaltına alınmış, “yasadışı eylem” yapmaktan işlem yapılacağı belirtilmişti. Benzer olaylar ise sürüyor.
Erzincan’daki seyyar satıcı Yavuz Polat, 3 Ağustos’ta zabıtanın tezgâhına el koymasından sonra kendini yakarak intihar etti. 25 Eylül’de de Çayırova’da dış cephe işiyle uğraşan 39 yaşındaki Levent Akar, borçlarını ödeyemediği için işyerinde kendisini asarak yaşamına son verdi. Evli ve üç çocuk babası Akar’ın yaklaşık 400 bin TL borcu olduğu belirtildi. İntihar etmeden önce eşini arayıp, “Ben artık yapamıyorum. Kendine ve çocuklara iyi bak. Hakkını helal et” dediği öğrenildi.
Van’da intihar eden Mesut Babat için ise kardeşi Hüsnü Babat, şöyle demişti:
“Kardeşimin borçları vardı. ama ödenmeyecek kadar büyük borçlar değildi. Ancak işsizlik, maddi sıkıntılar nedeniyle kendini çaresiz hissetti. Borcu olduğunu da bizlere söylemedi. Hep içine attı. Kardeşim intihar ettiğinde en küçük çocuğu 14 aylık, en büyük çocuğu ise 16 yaşındaydı. Çocuklar hep babalarını soruyor. Onları öyle gördükçe içimiz parçalanıyor. Kardeşim intihar edecek bir insan değildi ancak işsizlik, yoksulluk nedeniyle kendi canını kıydı ve bizleri de öldürdü.”
İŞ YOK, PAHALILIK ARTTI
Emek örgütlerine göre artan hayat pahalılığı yüzünden yükselen intihar vakaları, Covid-19 pandemisiyle birlikte daha da derinleşecek. Çünkü 2018 Ağustos’ta yaşanan kur kriziyle derinleşen ekonomik kriz, her geçen gün pahalılığı da işsizliği de artırmaya devam ediyor. Bu süreçte yurttaşın borçluluk oranı da katlanarak artıyor:
– Döviz kurundaki her artış, üretmek için hammadde ithal etmek zorunda olan Türkiye’de enflasyonu tetikliyor ve çarşı pazardaki her şeyin zamlanmasına yol açarak yurttaşın alım gücünü azaltıyor: 2020’nin başında 339 dolar olan asgari ücret, dolar/TL’nin 7.90 seviyesini aşmasının ardından ekim ayı itibarıyla 293 dolara indi.
– Son 5 yıl içinde bankalar tarafından takibe alınan ve halen borcu devam eden icralık yurttaş sayısı, 2020 Ağustos itibarıyla 3 milyon 489 bin 933 kişi oldu.
– Vatandaşın borcu sadece 25 Eylül-2 Ekim haftasında 4 milyar lira artarak 810.3 milyar liraya yükseldi. Bu borcun 676 milyar lirası tüketici kredilerinden, 134.3 milyar lirası kredi kartlarından kaynaklandı.
10 MİLYON İŞSİZ
– 2020 Ocak-Ağustos aralığında 301 bin 840 yurttaş tüketici kredisini, 278 bin 53 kişi de kredi kartı borcunu ödeyemediği için bankalar tarafından icra takibine alındı.
– Açıklanan son verilere göre, TÜİK, ülkede 4.2 milyon işsiz olduğunu açıkladı ancak DİSK-AR’a göre ülke genelindeki işsiz sayısı 9.8 milyon.
– TÜİK ve İŞKUR verilerine göre, 15-34 yaş grubundaki gençlerin tam 2 milyon 506 bini işsiz.
– Finansal istikrarsızlıkla başlayan ve Nisan 2018’den itibaren etkisi belirginleşen ekonomik kriz sürecinde 15-34 yaş grubu genç çalışan sayısı 1 milyon 186 bin kişi azaldı.
– İstihdamın bir yılda 1 milyon 254 bin kişi azaldığını duyuran DİSK-AR, ümitsiz işsizlerin sayısının da son bir yılda 614 binden 1 milyon 335 bine yükseldiğini duyurdu.
– Başta TÜİK olmak üzere açıklanan resmi verilere olan güvensizlik her geçen gün artsa da yine de karamsar tabloyu gizleyemiyor. Örneğin, İŞKUR verilerine göre, sadece 2020’nin ilk 8 ayında işsizlik ödeneği almak için İŞKUR’a başvuran işsiz sayısı 1 milyon 138 bin 725 kişiye ulaştı. Yani işten çıkarma yasağına rağmen 8 ayda 1.1 milyon kişi işsiz kaldı.
– İşe yerleştirilen kişi sayısı ise 2020 Eylül’de yüzde 50.1 azalarak 91 bin 130’a düştü. Aylık azalış oranı ağustosta yüzde 27.6 idi.
100 SANATÇI ÖLÜME TERK EDİLDİ
Müzik ve Sahne Sanatçıları Sendikası’nın (MÜZİK-SEN) verilerine göre, Covid-19 pandemisinin başladığı 2020 Mart’tan eylüle kadar yaklaşık 100 sanatçının ekonomik zorluk nedeniyle intihar ettiği tahmin ediliyor. Bu konuyu gündeme getiren CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer ile konuştuk. Ölüme terk edilen söz konusu 100 kişinin bazılarının müzisyenliği ek iş olarak yaptığına dikkat çeken Taşcıer, pandemiyle birlikte ek işin de mümkün olmadığını, bunun da geçim sıkıntısını artırdığının altını çizdi.
YÜKSELECEK
Ekonomik nedenlerle intihar edenlerin mesleki kırılımının resmi verilerce olmadığını, MÜSİK-SEN’in verilerinin de tahmin olduğunu belirten Taşcıer, “Bu sayıların kasım ayından itibaren daha da yükselmesi bekleniyor” diye konuştu.
Taşcıer şöyle devam etti: “Mart ayından bu yana çalışamayan veya çalışırken yasaklardan kaynaklı mağduriyet yaşayıp ekonomik ve manevi yıkım yaşayan yüz binlerce müzisyen var. Ne kısa çalışma ödeneği ne işsizlik maaşı alabiliyorlar. Ülke çapında işsizliğin tavan yaptığı bir dönemde başka bir iş yapmak isteseler onu da bulamıyorlar. Zaman geçmeden sanatçılara destek verilmesi gerek.”
VERİM ARTARKEN ÜCRET DÜŞTÜ
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) üyesi Kansu Yıldırım, 2012’den bu yana işçi başına işgücü verimi yüzde 51.1 artarken, işçilerin birim ücretinin yüzde 14.8 artışla sınırlı kaldığına dikkat çekti. Yıldırım, “Özellikle salgın döneminde işçiler daha çok çalışırken ücretlerine herhangi bir yansıma olmadı. Asgari ücretin ortalama ücret haline gelmesini ve kısa çalışma ödeneğini de bu sömürü tablosuna eklemek gerekiyor” dedi. Salgın sürecinde temel ücretlerinde iyileştirme yapılmayan sağlık emekçilerinin tükenmişliğinin de dikkat çekici olduğunu vurgulayan Yıldırım, şu bilgiyi verdi: “Ankara Tabip Odası’nın salgında yeniden açılma döneminde yaptığı bir ankete göre ‘yorgunluk ve tükenmişlik yaşıyorum’ yanıtını veren sağlık emekçilerinin oranı yüzde 34.14.”
DÜŞÜK GELİRLİLERDE
Yıldırım ayrıca, “İşsiz sayısı, iş arama ümidini yitirenler, borçlu yaşamanın yükü, aşırı çalışmaktan kaynaklı stres ve mental çöküş, işyerinde amir veya patronun sözlü ve fiziksel şiddeti, işçilerin benliğini sarsan en önemli etkenler” diye konuştu. Sömürü düzeninden kaynaklı işçi intiharlarının tüm dünyaya özgü olduğunun altını da çizen Yıldırım, “Dünya Sağlık Örgütü’nün bir verisine göre, her yıl ortalama 800 bin kişi intihar ederek hayatına son verirken bu intiharların yüzde 79’u dünya nüfusunun büyük kesiminin yaşadığı düşük veya orta gelirli ülkelerde yaşanıyor” dedi.
(Cumhuriyet, 23.10.2020)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN