Yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Toplumun tüm kesimi bugün, yarın ve sonraki günlerde kadınlara yönelik çok sıcak mesaj gönderecek, bazısı samimi olacak, bazısı olmayacak ama gerçekte nasıl, rakamlar ne diyor? Mesela eğitimde, sağlıkta, siyasette, sanatta, sporda, iş hayatında, evde, tarlada, sokakta, kışlada.. hayatın her alanında kadınlar nerede ve erkekler kadınlara nasıl bakıyor? Gerçekten bir eşitlik var mı ya da gerçekte eşitlik isteği var mı, eşit uygulamaya niyetli olan var mı, işte bunların hepsini Güne Bakış Gazetesi okurları için derledik, manşetimizi, gazetemizin sayfalarını iyi dileklerle kadınların gönlünü almaya değil, gerçek rakamlarla çuvaldızı batırmaya çabaladık.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle rakamları konuştururken TUİK Gaziantep Bölge Müdürlüğü ve NG Araştırma’nın verilerini esas aldık.
TÜİK Gaziantep Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla kadın istatistikleri değerlendirildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi verilerine göre; 2019 yılında 589 milletvekili içerisinde kadın milletvekili sayısının 102, erkek milletvekili sayısının ise 487 olduğu görüldü. Meclise giren kadın milletvekili oranı, 2007 yılında % 9,1 iken bu oran 2019 yılında % 17,3 oldu.
Türkiye’de bakan sayısı 2019 yılında 16 olup bunların sadece ikisi kadın.
Ülkemizde 2009 yılı yerel seçimlerinde kadın belediye başkanı oranı % 0,9 iken 2019 yılı yerel seçimlerinde bu oran % 3,3 oldu. Kadın muhtar oranı 2009 yılı yerel seçimlerinde % 2,3 iken 2019 yılı yerel seçimlerinde bu oran % 2,1 oldu.
Kadınlar daha düşük ücret aldı, daha az istihdama katıldı
Hane halkı iş gücü araştırması sonuçlarına göre; 2018 yılında, Türkiye’de 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilenlerin oranı % 47,4 olup bu oran kadınlarda % 29,4, erkeklerde ise % 65,7 oldu.
En yüksek kadın istihdam oranı TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) bölgesinde görüldü
En yüksek istihdam oranı, 2018 yılında % 55,3 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) bölgesinde gerçekleşti. En düşük istihdam oranı ise % 30,5 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) bölgesinde oldu. En yüksek kadın istihdam oranı, % 40,4 ile TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) bölgesinde iken en yüksek erkek istihdam oranı, % 75,0 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) bölgesinde gerçekleşti. En düşük istihdam oranı ise kadınlarda % 11,9, erkeklerde % 50,8 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) bölgesinde oldu.
TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis) Bölgesi olan bölgemiz istihdam oranında %40,9 ile 26 Bölge içinde 23. oldu. Kadın istihdam oranında ise %19,2 ile en düşük olan ikinci bölge oldu.
Erkeklerin yıllık ortalama brüt kazancı daha fazla oldu
Kazanç Yapısı Araştırması, 2018 sonuçlarına göre; 2018 yılında yıllık ortalama brüt kazanç 49 bin 001 TL oldu. Bu değer, kadınlar için 46 bin 208 TL, erkekler için 50 bin 297 TL olarak tahmin edildi.
Kadınların en yüksek kazanç elde ettiği sektör, finans ve sigorta faaliyetleri oldu
Ücretli çalışanların brüt kazançları, ekonomik faaliyet kolu ayrımında incelendiğinde; en yüksek aylık ortalama brüt ücretin 7 bin 492 TL ile “bilgi ve iletişim” ekonomik faaliyet kolunda olduğu görüldü. Bu sektörü, 6 bin 559 TL ile “finans ve sigorta faaliyetleri” sektörü izledi. En düşük aylık ortalama brüt kazanç ise 2 bin 872 TL ile “konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri” sektöründe elde edildi. Bunu 2 bin 999 TL aylık ortalama brüt kazanç ile “idari ve destek hizmet faaliyetleri” sektörü izledi.
Ekonomik faaliyet koluna göre elde edilen brüt kazanç cinsiyet ayırımında incelendiğinde; en yüksek aylık ortalama brüt ücretini, kadınların 6 bin 428 TL ile “finans ve sigorta faaliyetleri” sektöründen, erkeklerin 7 bin 974 TL ile “bilgi ve iletişim” sektöründen elde ettiği görülürken en düşük aylık ortalama brüt ücretini, kadınların 2 bin 663 TL ile erkeklerin ise 2 bin 974 TL ile “konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri” sektöründen elde ettiği görüldü.
Kadınlar tüm eğitim düzeylerinde erkeklerden daha düşük ücret aldı
Cinsiyete dayalı ücret farkı, erkek ve kadın arasındaki ücret farkının erkek ücreti içindeki yüzdesi olarak tanımlanır. Bu gösterge, yıllık ortalama düzenli brüt ücret kullanılarak hesaplandı. Kazanç Yapısı Araştırması, 2018 sonuçlarına göre; cinsiyete dayalı ücret farkı toplamda ve tüm eğitim düzeylerinde erkek ücretinin lehine gerçekleşti. Cinsiyete dayalı ücret farkı toplamda % 7,7 oldu. Bu fark, en fazla % 28,8 ile meslek lisesi mezunu erkekler ve kadınlar arasında görülürken en az fark % 14,3 ile lise mezunu erkekler ve kadınlar arasında oldu.
Kadınlar daha uzun yaşadı
Açıklamada Türkiye’de nüfusun yaklaşık yarısının (% 49,8) kadınlardan oluştuğu belirtildi.
Ülkemize 2019 yılında, kadın nüfus 41 milyon 433 bin 861 kişi, erkek nüfus 41 milyon 721 bin 136 kişi oldu. Diğer bir ifadeyle; toplam nüfusun % 49,8’ini kadınlar, % 50,2’sini ise erkekler oluşturdu. Kadınlar ile erkekler arasındaki bu oransal denge, kadınların daha uzun yaşaması nedeniyle, 60 ve daha yukarı yaş grubundan itibaren kadınların lehine değişti. Kadın nüfusun oranı, 60-74 yaş grubunda % 52,2 iken 90 ve üzeri yaş grubunda % 73,0 oldu.
Kadınlarda doğuşta beklenen yaşam süresi 81,0 yıl
Hayat tabloları, 2016-2018 sonuçlarına göre; doğuşta beklenen yaşam süresi, Türkiye geneli için toplamda 78,3 yıl, kadınlarda 81,0 yıl, erkeklerde 75,6 yıl oldu. Genel olarak kadınlar erkeklerden daha uzun süre yaşamakta olup doğuşta beklenen yaşam süresi farkı 5,4 yıldır.
En az bir eğitim düzeyini tamamlayan kadınların oranı %84,5 oldu
Türkiye’de 2008-2018 yılları arasında, 25 ve daha yukarı yaşta olan ve en az bir eğitim düzeyini tamamlayanların toplam nüfus içindeki oranının yıllar itibarıyla arttığı görüldü. En az bir eğitim düzeyini tamamlayan 25 ve daha yukarı yaştaki bireylerin toplam nüfus içindeki oranı, 2008 yılında % 81,1 iken 2018 yılında % 90,1 oldu.
En az üniversite mezunu olan 25 ve daha yukarı yaştaki nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2008 yılında % 9,8 iken 2018 yılında % 19,9 oldu. Bu oran cinsiyete göre incelendiğinde; 2008 yılında 25 ve daha yukarı yaşta olup en az üniversite mezunu olan kadınların oranı % 7,6, erkeklerin oranı % 12,1 iken bu oran 2018 yılında kadınlarda % 17,5, erkeklerde ise % 22,4 oldu.
2018 yılında okuryazar olmayan 25 ve daha yukarı yaştakilerin toplam nüfus içindeki oranı % 4,5 iken bu oran erkeklerde % 1,3, kadınlarda % 7,6 oldu. Yüksekokul veya fakülte mezunu olan toplam nüfus oranı % 17,5 olup bu oran erkeklerde % 19,6 kadınlarda ise % 15,5 olarak gerçekleşti.
Yükseköğretimde kadınlar da söz sahibi
En az üniversite mezunu olan 25 ve daha yukarı yaştaki nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2008 yılında % 9,8 iken 2018 yılında % 19,9 oldu. Bu oran cinsiyete göre incelendiğinde; 2008 yılında 25 ve daha yukarı yaşta olup en az üniversite mezunu olan kadınların oranı % 7,6, erkeklerin oranı % 12,1 iken bu oran 2018 yılında kadınlarda % 17,5, erkeklerde ise % 22,4 oldu.
Obezite kadınlarda daha yaygın
TÜİK Gaziantep Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla kadınlara ait sağlık istatistikleri değerlendirildi. Açıklamada kadınlarda obezite oranının % 23,9 olduğu belirtildi.
Doğuşta sağlıklı yaşam süresi kadınlarda 56,8 yıl, erkeklerde 59,9 yıl oldu
Sağlıklı yaşam süresi, belirli bir yaştaki kişinin günlük hayattaki faaliyetlerini sınırlandıracak bir sağlık sorunu olmadan yaşaması beklenen yıl sayısı olarak tanımlanır. Hayat tabloları, 2016-2018 sonuçlarına göre; sıfır yaşında bulunan bir kişi için sağlıklı yaşam süresi, Türkiye’de toplamda 58,3 yıl, kadınlarda 56,8 yıl ve erkeklerde 59,9 yıl olarak hesaplandı. Buna göre, erkeklerin sağlıklı yaşam süresinin kadınlardan 3,1 yıl daha uzun olduğu görüldü.
Erkeklerde de, kadınlarda da dolaşım sistemi ilk sırada
Ölüm nedeni istatistikleri sonuçlarına göre; 2018 yılında Türkiye genelinde ölüm nedenleri incelendiğinde ilk sırada % 38,4 ile dolaşım sistemi hastalıkları yer alırken, ikinci sırada % 19,7 ile iyi ve kötü huylu tümörler, üçüncü sırada ise % 12,5 ile solunum sistemi hastalıkları yer aldı.
Cinsiyete göre ölüm nedeni istatistikleri incelendiğinde; sıralamada kadın erkek arasında önemli bir fark gözlenmezken, dolaşım sistemi hastalıkları nedeniyle yaşamını yitiren kadınların erkeklerden daha fazla olduğu görüldü. Buna göre; ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alan dolaşım sistemi hastalıkları nedeniyle hayatını kaybeden kadınların oranı %42,2 iken erkeklerin oranı % 35,3 oldu.
Evli erkek ve kadınlar daha mutlu
Yaşam memnuniyeti araştırması sonuçlarına göre; 2019 yılında mutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı % 52,4 oldu. Kadınlarda mutluluk oranı % 57,0 iken erkeklerde bu oran % 47,6 oldu. Evli bireylerin % 55,6’sının, evli olmayan bireylerin ise % 45,1’inin mutlu olduğu görüldü. Evli kadınların % 60,2’si, evli erkeklerin % 50,6’sı mutlu olduklarını beyan ederken evli olmayan kadınların ise % 49,1’i, evli olmayan erkeklerin % 41,3’ü mutlu olduğunu ifade etti.
Gaziantep’te kadınlar ilk evliliği ortalama 23 yaşında yaptı
TÜİK Gaziantep Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Gaziantep, Adıyaman ve Kilis iline yönelik kadın istatistikleri değerlendirildi.
Gaziantep nüfusunun (2.069.364) % 50,5’ini erkek nüfus (1.044.799) ve % 49,5’ini kadın nüfus (1.024.565) oluşturdu. Kadınlar daha uzun yaşadığı için bu oran yaşlı (65 ve daha yukarı yaş) nüfusta değişmekte olup bu nüfus grubunun % 44’ünü erkek, % 56’sını kadın nüfus oluşturdu.
Resmi olarak ilk evliliğini 2019 yılında yapmış olan kadınların ortalama evlenme yaşı Gaziantep’te 23,2 iken bu yaş erkeklerde 26,5 oldu. Ortalama ilk evlenme yaş farkı, Gaziantep’te 3,3 olarak gerçekleşti.
Adıyaman’da yaşlı nüfusta kadınlar fazla
Adıyaman nüfusunun (626.465 kişi) % 50,5’ini erkek nüfus (316.112 kişi) ve % 49,5’ini kadın nüfus (310.353 kişi) oluşturdu. Kadınlar daha uzun yaşadığı için bu oran yaşlı (65 ve daha yukarı yaş) nüfusta değişmekte olup bu nüfus grubunun % 44,1’ini erkek, % 55,9’unu kadın nüfus oluşturdu.
Resmi olarak ilk evliliğini 2019 yılında yapmış olan kadınların ortalama evlenme yaşı Adıyaman’da 24,6 iken bu yaş erkeklerde 27,8 oldu. Ortalama ilk evlenme yaş farkı, Adıyaman’da 3,2 oldu.
Kilis’te kadınlar ilk evliliği ortalama 23 yaşında yaptı
Kilis nüfusunun (142.490 kişi) % 50,9’unu erkek nüfus (72.520 kişi) ve % 49,1’ini kadın nüfus (69.970 kişi) oluşturdu. Kadınlar daha uzun yaşadığı için bu oran yaşlı (65 ve daha yukarı yaş) nüfusta değişmekte olup bu nüfus grubunun % 43,7’sini erkek, % 56,3’ünü kadın nüfus oluşturdu.
Resmi olarak ilk evliliğini 2019 yılında yapmış olan kadınların ortalama evlenme yaşı Kilis’te 23,0 iken bu yaş erkeklerde 26,4 oldu. Ortalama ilk evlenme yaş farkı, Kilis’te 3,4 oldu.
NG’den Dikkat Çeken Araştırma
8 Mart Dünya Kadınlar Gününe yaklaşırken NG Araştırma şirketi kadınlar, erkekler ve toplumla ilgili bir kamuoyu araştırması yaptı.
Araştırma Türkiye genelinde, 18 yaş üzeri, farklı sosyo-ekonomik gruplardan 2257 kişinin katılımı ile online araştırma platformu www.benderimki.com üzerinde gerçekleştirildi. Toplumumuzla ilgili birbirinden önemli konulara ışık tutulan araştırmanın sonuçları yazının devamında.
Ev işleri paylaşılıyor mu?
Geleneksel olarak ev işleri kadına ait olarak görülür. Fakat yakın tarihte kadınların eğitim olanaklarının artması ve iş hayatında daha çok yer almaları, ev işlerinin geleneksel sorumluluğunu nasıl değiştirdi?
Katılımcıların % 71’i ev işlerinde sorumluluğun paylaşılması gerektiğini düşünüyor. % 27’si ise sorumluluğun kadına ait olduğunu belirtirken, erkeklerin sorumlu olduğunu belirtenlerin oranı sadece % 2.
Eve parayı kim getirmeli?
Ev işleri sorumluluğu konusunda, bilinçaltımıza yerleşen bir genellemenin, toplum üzerinde yavaş yavaş değiştiğini gördük. Ülkemizdeki geleneksel aile yapımız, babayı para kazanan, anneyi de ev işleriyle ilgilenen kişiler olarak ön plana çıkarıyor. Peki, para kazanma sorumluluğunun kime ait olduğuna dair bir değişim var mı?
Katılımcıların % 65’i para kazanmanın ortak sorumluluk olması gerektiğini belirtirken, % 35’i ise bu sorumluluğun erkeğe ait olduğunu ifade ediyor. Konuya derinlemesine baktığımızda 18 -24 yaş arasındaki katılımcıların % 75’i para kazanmanın ortak sorumluluk olması gerektiğini belirterek gelecek yıllarda bu konuya bakışın daha da değişeceğinin işaretini veriyor. Hayatın müşterek olduğuna yeni nesil herkesten daha çok inanıyor.
Kadın – Erkek eşitliği hayal mi gerçek mi?
Kadın-erkek eşitliği yakın tarihte daha ön plana çıkmış konulardan biridir. Ülkemiz kadınlara oy verme hakkını sağlayan ilk ülkeler arasında yer alıyor. Ama günlük hayatımıza baktığımızda eşitlik lafta mı kalıyor yoksa gerçekten var mı? Ülkemizde anayasanın 10. maddesi gereği kanun önünde kadın ve erkekler eşit haklara sahiptir. Ama katılımcıların günlük hayattaki düşünceleri biraz farklı.
Araştırmaya katılan her 10 kişiden 8’i ülkemizde kadın-erkek eşitliği olmadığını düşünürken, 2’si ise eşit olduklarını düşünüyor. Sadece kadın katılımcıların cevaplarına baktığımızda eşitlik olmadığını düşünenlerin oranı neredeyse her 10 kişiden 9’u.
Fiziksel şiddetin boyutları
Gündeme sık yansıyan en üzücü olaylardan biri eşin veya sevgilinin kadına uyguladığı ve cinayete kadar gidebilen fiziksel şiddet. Bu aşamaya gelene kadar kaç kadın uğradığı şiddete sessiz kalıyor? Kaçımız bu tür olayları yaşadık? Bu sorulara araştırma ışık tutuyor.
Araştırmaya katılan her 5 kadından 1’i eşi veya sevgilisi tarafından hayatında en az bir defa fiziksel şiddete uğradığını söyledi. Erkeklerdeki oran kadınların yaklaşık 3’te 1’i kadar.
Fiziksel şiddete maruz kalan katılımcılara yaşadığı durumu kısaca anlatmalarını istediğimizde en çok uygulanan fiziksel şiddetin tokat olduğunu görüyoruz. “Ve” kelimesinin oldukça sık kullanılması birden fazla şekilde şiddete maruz kalındığını da gösteriyor. Ayrıca araştırmanın bütününe baktığımızda görüyoruz ki fiziksel şiddetle beraber psikolojik şiddet de oldukça sık uygulanıyor.
Fiziksel şiddete maruz kalan her 10 kişiden yaklaşık 4’ü bunu kimseye söylemiyor. Her 10 kişiden yaklaşık 4’ü ise anne, baba ve kardeşi gibi 1.dereceden akrabalarıyla bu durumu paylaşıyor. Aileden sonra en çok paylaşılanlar ise yakın arkadaşlar oluyor. Her 3 kişiden 1’i yakın arkadaşlarıyla bu durumu paylaşıyor.
Fiziksel şiddete maruz kalanların, bunu engellemek için neler yapabileceğini ve nerelerden destek alabileceğini biliyor musun? Araştırmaya katılan her 4 kişiden yaklaşık 3’ü bildiğini belirtti. Bu oran kadınlarda, erkeklere göre biraz daha fazla. Diğer taraftan bu bilgiye sahip olanların oranı, fiziksel şiddete maruz kalmış kişilerde, şiddet görmemiş kişilere göre biraz daha az.
Psikolojik şiddet ne boyutta?
Genelde psikolojik şiddet bağırıp çağırma, küfür etme, kişiyi yetersiz hissettirme, küçük düşürmeye çalışma gibi olaylarla meydana gelir. Kişinin sevdiği eşyalara zarar vermek ve kişinin istediği şeyleri yapmasını engellemek psikolojik şiddet türleri arasındadır. Özellikle en çok görülen durum kişiyi sürekli başkaları ile kıyaslamaktır.
Psikolojik şiddet farkına varılması zor olan ve kişinin suçlu, kendine güvensiz ve çaresiz hissetmesine neden olan bir şiddet türüdür. Psikolojik şiddete özellikle uzun süre maruz kalan kişilerde stres bozukluğu, bağımlılık ve depresyon gibi etkileri çok uzun seneler devam eden durumlar ortaya çıkabilir. İnsanın ruhsal sağlığını tehlikeye atan psikolojik şiddet, araştırmada çıkan sonuçlara göre fiziksel şiddetten daha fazla uygulanıyor. Her 3 kişiden 1’i hayatında en az bir defa psikolojik şiddete maruz kaldığını belirtti. Psikolojik şiddet gördüğünü belirten kadınların oranı, erkeklerin 2 katı.
Araştırmanın ortaya çıkardığı bir diğer nokta insanların psikolojik şiddeti günlük yaşamlarında tanımlayamamaları. Psikolojik şiddete uğrayanların % 10’u bunu tanımlayamadıkları için yaşadıklarının tam olarak farkında değiller.
Psikolojik şiddet gören kişilerin arasında en yaygın görülen durum, bu konuyu kimseyle paylaşmamaları. Psikolojik şiddet gören her 10 kişiden 4’ü bundan kimseye bahsetmezken yaklaşık olarak 4 kişi de yakın arkadaşlarıyla paylaşıyor. Yaklaşık olarak her 3 kişiden 1’i ise durumu ailesine anlatıyor. Devlet kurumlarına (polis, yargı gibi) konuyu iletme durumu her 25 kişiden 1’inde ve sivil toplum kuruluşlarına iletme de her 100 kişiden 1’inde görülüyor.
Her 10 kişiden 6’sı psikolojik şiddeti nasıl engelleyeceğini ve böyle bir durumda nereden yardım alacağını bilmiyor. Fiziksel şiddete oranla daha çok psikolojik şiddete maruz kalınmasına rağmen, nasıl bir çözüm bulunacağı ve neler yapılabileceği hakkında daha az bilgiye sahip olduğumuz görülüyor.
Sen şiddet uyguluyor musun?
Şiddet gördün mü yaklaşımı yerine şiddet uyguladın mı dediğimizde ortaya çıkan tablo daha farklı oluyor.
Kadınların % 20’si eşinden veya sevgilisinden hayatında en az bir defa fiziksel şiddet gördüğünü belirtirken fiziksel şiddet uyguladığını belirten erkeklerin oranı yalnızca % 9.
Erkeklerin % 6’sı eşinden veya sevgilisinden hayatında en az bir defa fiziksel şiddet gördüğünü belirtirken, fiziksel şiddet uyguladığını belirten kadınların oranı % 8.
Eşine veya sevgiline psikolojik şiddeti sen uyguluyor musun diye baktığımızda karşımıza yine ilginç bir tablo çıkıyor. Kadınların % 43’ü hayatında en az bir defa psikolojik şiddet gördüğünü belirtirken, psikolojik şiddet uyguladığını belirten erkeklerin oranı yalnızca % 16.
Erkeklerin % 22’si eşinden veya sevgilisinden hayatında en az bir defa psikolojik şiddet gördüğünü belirtirken, psikolojik şiddet uyguladığını belirten kadınların oranı % 16.
İş hayatındaki kadın sayısı değişmeli mi?
Günümüzde kadınların eğitim olanaklarının geçmişe oranla artması ve toplum yapısının değişmesi, iş hayatında yer alan kadınların sayısını ve oranını da arttırdı. Peki gelinen noktada iş hayatına katılan kadınların oranı yeterli görülüyor mu?
Her 4 kişiden 3’ü daha fazla kadının iş hayatına katılması gerektiğini düşünüyor. Her 10 kişiden 1’i ise iş hayatına katılan kadınlarının sayısının azalmasını gerektiğini düşünüyor.
Kadınların iş hayatındaki en büyük sorunu
İş hayatının herkes için birçok zorluğu var. Fakat bazı sorunlarla daha çok kadınlar karşılaşıyor.
Her 20 kişiden 9’una göre kadınların iş hayatında yaşadığı en büyük zorluk, işyerindeki temponun yanı sıra ev işlerinin de sorumluluğunu üstlenmesi. Her 20 kişiden yaklaşık 4’ü iş hayatında kadınların fiziksel tacize maruz kalmalarını 2. en önemli sorun olduğunu belirtti. 3. sırada gelen sorun ise her 20 kişiden 2’sinin belirttiği, erkeklere göre daha fazla psikolojik şiddet görmeleri oldu. Hem erkekler hem de kadınlar bu sorunların sıralamasında hemfikir.
(Adıyaman Güne Bakış, 07.03.2020)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN