Öznur Oğraş ÇOLAK
Yeşilçam’ın usta oyuncusu Selda Alkor, yine bir kısa film ile karışımıza çıkıyor. Zarafeti, nezaketi ve samimiyetiyle sanatçı gibi sanatçı Alkor. Daha önce “İki Yaka Yarım Aşk” adlı mübadillerin hikayesini konu alan bir kısa filmle beyazperdeye dönen Alkor’un, bu sefer yönetmenliğini ve senaristliğini yine Nurdan Tümbek Tekeoğlu’nun yaptığı “İki Gün” ile izliyoruz. Filmde Alkor’a, Harbiye Şehir Tiyatrosu oyuncularından Yağmur Damcıoğlu Namak eşlik ediyor. Filmin dünya prömiyeri 28 Eylül’de 2 Taste of Anatolia Film Festival Cambridge’de yapılacak. Ülkemizde çeşitli mekânlarda gösterilecek film, sonrasında da festival festival gezecek.
Çekimler İstanbul Film Akademisi’nin stüdyolarında, İFA’nın ekibiyle yapılan filmin kurgusu da Naim Kanat’a ait.
İNSANLAR ARTIK YALNIZ
Kısa filmin fikrinin nasıl doğdunu Tekeoğlu şöyle anlatıyor:
“Şehir insanının yalnızlığı, insanların hayatlarına baktığımızda gittikçe daha fazla tek başına yaşayan insanların sayısının arttığını görüyoruz. Gençlerin ailelerinin yanından ayrılıp tek başına yaşama arzularını görüyoruz, yaşlı tek başına çok insan görüyoruz ve bu yaşlı tek başına insanların kendilerine sırf arkadaş olsun diye birer yardımcı aldıklarını görüyoruz. İlham da bana bir gecede geldi, oturdum hemen yazdım. Sonra yönetmen İlker Canikligil’e gösterdim, o biraz daha kısaltılması gerektiğini söyledi ve bitirdim senaryomu” diyor.
Hemen Selda Alkor’a teklif götürmüş Tekeoğlu ve yine daha önce çalıştığı Namak’a… İki oyuncu da senaryoyu sıcak ve samimi bulmuş. Sonrasında çekimler başlamış. Film, yalnızlık teması üzerine kurulu…
Tekeoğlu, “Moskova Film Festivali Program Koordinatörü’ne gösterdim. ‘Gayet güzel bir film yapmışsın’ dedi, o benim için müthiş bir geri besleme oldu. Hatta ‘Bu 30 dakika olabilirdi, daha da uzun çekebilirdin’ dedi, fakat tabii bizim stüdyo imkanlarımız, mali imkânlar kısıtlıydı. Ama kısaca derdimizi anlatabildiğimizi düşünüyorum, insanlığa bir mesajı var filmin” diyor.
Alkor, bu yeni filmde günümüz insanı olan yalnız bir kadını oynadığını söylüyor ve ekliyor:
“Benim yaşlarımda, yalnız bir kadın, kendine göre titizlikleri ve takıntıları olan bir kadın tabii her insan kadar sırlarını, acılarını, üzüntülerini ve geçmişini içine gömmüş bir kadın. Yanına sadece bir yardımcı değil, bir arkadaş arıyor, dolayısıyla gelen genç hanımla yani sevgili Yağmur’la yaşadıkları biraz geçmişinde, biraz günümüzden kaynaklanan şeyler oluyor. Tabii müthiş keyifli oldu, onun da hikâyesini kime anlattıysam ‘Niye bunu uzun film yapmıyorsunuz?’ diye söylediler. Ama bunlar ekonomik şartları çok zorlayan işler, ne o para bende var ne sevgili Nurdan’da var, hepimiz toplansak biz yapamayız bu filmi.
Dolayısıyla devletin arkamızda olması lazım, bizim bir finansörümüzün olması lazım, zor işler bunlar; film yapmak Türkiye’de çok zor, sanat yapmak istiyorsunuz, o sanatı yapamıyorsunuz. Eğer yaptığınız iş, Türk milletini çok fazla ilgilendirmiyorsa zaten pek ilgilenmiyorlar; ya ‘kahkah kihkih’ olacak ki o film olacak. Maalesef bazı konulara el attığınız zaman da o iş olamıyor, o zaman siz çünkü gerçekleri anlatmış oluyorsunuz, gerçekler de pek herkesin işine gelmiyor zannediyorum; biz yapsak da zaten gişemiz hiçbir zaman olmazdı bizim.”
Filmdeki kadın karakter usta sanatçının çok hoşuna gitmiş. Alkor, “Aşağı yukarı kendimi oynadım, çok rahat bir oyundu” diye tanımlıyor karakteri. Alkor, “Dramatik yapısı finalde özellikle kendini çok iyi gösterdi, ben çok beğendim, ne çektiğimizi bilmiyorum, ama sadece oynadığımız kadarıyla çok beğendim, çünkü bizim seyretme imkanımız olamadı. Ama çok özel tabii Cambridge’le seyretmek gibi bir imkân çıktı ortaya. Ben tabii yapmış olduğum yüze yakın Türk filmiyle değil de, artık son zamanlarda yaptığım kısa filmlerimle yurtdışına açılmış oldum. Bu sefer İngiltere sokaklarında boy göstereceğiz, özellikle Cambridge olması, çok özel bir eğitim yeri olmuş olması beni çok heyecanlandırıyor. Dilerim bundan sonra da yaptığımız bütün bu güzel işler, ben 80 yaşımda da olsam buralarda boy göstersin, bu da beni çok onurlandırıyor” diyor.
ACITAN DUYGULAR
Yağmur Damcıoğlu Namak ise filmde Alev karakterini canlandırıyor. Namak, iki yalnızlık hikâyesinin bir şekilde buluştuğu güzel bir film olduğunu belirtiyor. Namak, şunları söylüyor:
“Benim oynadığım karakter, çocuk esirgeme kurumundan çıkma Anne, baba, aile yok, ama hayatını bir şekilde devam ettirmiş… O da bir yalnızlık hikâyesi, yalnızlık deyince tabii bir kendi elimizde olan sebeplerle yaşadığımız yalnızlıklar var, bir de elimizde olmadan seçim yapamadan yaşadığımız yalnızlıklar var. Acıtan yalnızlık duygusu, yalnızlığın kendisi değil; çünkü bazı insanlar yalnızlığı tercih ediyor ve bundan mutluluk da duyuyor, ama o kalabalığın içinde yalnız kalan insanlar, gerçekten o yalnızlık duygusunu hisseden insanlar için durum hoş olmuyor. Burada da bir yalnızlık hikâyesi. İki filmde Selda Alkor’la bulunmak açısından çok şanslıyım, ama ilk defa karşılıklı oynamış olduk.Hem çok heyecan verici hem de çok duygusal, benim için çok değerli bir çekim oldu.”
‘DOĞRU YOLDA YÜRÜMÜŞÜM’
Bu yıl İstanbul Film Festivali’nde onur ödülü alan Selda Alkor, bu ödülü bana vermekte biraz geciktiler diyor ve ekliyor, “Allah’a çok şükür sağlıklıyım, onur ödülü alacak haldeyim. Tabii İstanbul Film Festivali gibi bir festivalde onur ödülü almak bunca yıldır yaptığınız işlerin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Ben her aldığım onur ödülü için aynı sözleri söylüyor, aynı satırları geçiyorum; insanlar bir ödül alırlar, ‘Çok iyi oynamış bu filminde’deyip size bir ödül verirler, en iyi kadın oyuncu ödülü verirler ama bir onur ödülü verildiği zaman onca yıldır yaptığınız bütün işler için alırsınız o onur ödülünü. Demek ki ben doğru yürümüşüm, doğru adım atmışım, bu günlere kadar bunu taşımışım, bu ismi hep yukarıda tutmuşum ki bana bu ödülü veriyorlar diye düşünürüm” diyor.
GENÇLER ARTIK YALNIZ
Bildiğim kadarıyla son olarak bir de uzun metrajlı bir filmde de konuk oyuncu olarak yer aldınız?
Uzun metraj bir filmde konuk oyuncu olarak istediler beni evet, çok özel bir sahne için, tek bir sahne için istediler. Ben de hep düşünüyorum, benim üzerime filmler yazılmıyor artık eskiden yazılırdı, ama şimdi artık yazılmıyor. Şimdi hep genç insanların hikâyeleri var sanki, hiç kimse yaşlanmıyor Türkiye’de biliyorsunuz. Bana teklif ettikleri zaman çok düşündüm, acaba konuk oyuncu oynamalı mıyım oynamamalı mıyım diye. Sonra hikâyeyi okuduğum zaman gerçekten çok hoşuma gitti, evet oynamalısın Selda niye oynamıyorsun ki dedim. Herkes sokakta çevirip soruyor bana “Neden yoksunuz, niye sizi görmüyoruz?” sanki hepsini ben yapıyorum yapımcı olarak ve oynamıyorum yahut da gelen her şeyi beğenmiyorum diye düşünüyor beni seyircim. Beni bugüne getiren insanlar, dolayısıyla bu marjinal kararı aldım ve konuk oyuncu olarak oynadım. Onun üstüne bir de diziden davet aldım, “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” diye, bunun 5’inci sezonunda olur musunuz dediler. Çünkü onlar yeni bir konsept oluşturdular, her sene yeni ekip geliyor. Tabii ana ekibin dışında.
(Cumhuriyet, 24.09.2019)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN