Zehra ŞAHİNDOKUYUCU
Şiddetsiz Toplum Derneği tarafından düzenlenen “Şiddetten Korunma ve Koruma: Bilgi ve Farkındalık Artırma” panelinde koncan Uzman Klinik Psikolog Şenay Ölmez, “Şiddetin son dönemde tavan yapmasının en önemli nedeni madde bağımlılığıdır. Bağımlılığın altında sevgisizlik, ilgisizlik, çocukluk dönemindeki şiddet yatıyor. Özellikle erken yaş dönemindeki her türlü şiddeti önlemeye yönelik hepimizin yapacağı şeyler olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
Şiddetsiz Toplum Derneği tarafından düzenlenen “Şiddetten Korunma ve Koruma: Bilgi ve Farkındalık Artırma” panelinde şiddet türleri ve korunma yollan masaya yatırıldı. Toplantının açılışında konuşan Şiddetsiz Toplum Derneği Başkanı Rıza Sümer, şiddetin her türlüsüne karşı yükselen en cılız sesin bile büyük önemi olduğunu belirterek “Dünyaya baktığımız zaman sevgi ve şiddet yan yana görünüyor. Aslında galip olan sevgi, dostluk ve barışır. Ama etkili olan da şiddettir. Bütün farklılıklar doğal zenginliğimizdir. Şiddet azalacak, kadın, çocuk, engelli ve her yaştan birey sayısı azalacaktır. Bu anlamda hepimize büyük görev düşüyor. Gönüllü oluşumlara dâhil olmak gerekiyor. Eğer bu oluşumlar kamu yönetimleriyle, yerel yönetimlerle, güvenlik güçleriyle, yargı organlarıyla, barolarla birlikte hareket etmediği takdirde atılacak adımlar ve elde edilecek verim kısıtlı olur. Çözüm; köyden kente derneklerde bir araya gelerek şiddete karşı mücadele etmektir. Şiddete karşı ne yapılabilirse kazançtır” diye konuştu.
MADDE BAĞIMLILIĞI
Toplantıda konuşma gerçekleştiren Uzman Klinik Psikolog Şenay Ölmez da, şiddetin temelinde madde bağımlılığının yattığını anlatarak şunları söyledi:
“Ben yıllarca bu konuda uğraşıp emek veriyorsam, farklı bir şey yapmalıyım ki, bunları yaşayan insan sayısını azaltabileyim. Benim burada olma amacım, kendi mesleğim ve kendim için insanlara ulaşmaktır. Şiddetin son dönemde tavan yapmasının en önemli nedeni madde bağımlılığıdır. Bağımlılığın altında sevgisizlik, ilgisizlik, çocukluk dönemindeki şiddet yatıyor. Özellikle erken yaş dönemindeki her türlü şiddeti önlemeye yönelik hepimizin yapacağı şeyler olduğunu düşünüyorum.”
Şiddetin türlerine de değinen Ölmez, “30 yılı aşkın süredir bizzat kliniklerde hastalarla geçirmiş bir kişiyim. Bu mesleki deneyimin hayatı anlamamda büyük katkıları oldu. Seanslarda çocukluk döneminde yaşanan travmalarla uğraştım. Bunların içinde de en önemlisi şiddetti. Şiddetin bilindiği gibi çok çeşitli türleri var. Ekonomik şiddet, psikolojik şiddet, fiziksel şiddet ve cinsel şiddet gibi. Seanslarda yolum her zaman o kişilerle şiddette buluştu. Kendisini anlatamayan, her gün hastaneye gelen bir kişinin semptomları altında çok ciddi travmalar yaşadığını gördüm” dedi.
Mengen Eski Belediye Başkanı Yurdakul Ersöz ise hayvanlara yapılan şiddete değinerek, halkın bu noktada bilinçlendirilmesi gerektiğini söyledi. Ersöz, şiddete karşı herkese görevler düştüğünü ifade ederek şunları söyledi:
“Çevreyi ve hayvanları şiddetten korumak için hepimize tek tek büyük görevler düşüyor. Bu konularla ilgili yetkili kurum ve kuruluşlar var. Sıkıntılardan biri bu kurum ve kuruluşların görevlerini tam olarak yerine getirememeleridir. Eski bir belediye başkanı olarak bu konu ile ilgili hassasiyetini şu kadar görebildim: ‘Toplum sağlığı açısından başıboş gezen hayvanlarla ilgili etkin tedbirler alınmasını rica ederim’ Nedir o etkin tedbirler? Nasıl alınacak? Kaç kişiyle alınacak? Hangi parayla alacaksınız? Bu etkin tedbirleri alabilmek için barınaklar yapılacak, yardımcı personeller konulacak, veterinerler yer alacak. Bütün bunlar için devletin size bunların istihdam izni vermesi gerekiyor. Bütün bu mücadeleyi gerçekleştirebilmek için özellikle gönüllü kişilerden, kurum ve kuruluşlardan ve de STK’lardan mutlaka yararlanılması yoluna gidilmesi gerekir diye düşünüyorum.”
“ŞİDDET DİLİ BIRAKILMALI”
Avukat Jülide Soybaş da konuşmasında; şiddetten koruma ve korunmada yasalara değindi:
“Bugün toplumda en çok kadın ve çocuğa karşı şiddeti konuşuyoruz. En mağdur kesimlerin onlar olduğunu düşünüyorum, hep sahada çalışan bir avukat olarak öyle olduğunu görüyorum, işimizin çok zor olduğunu biliyorum. Aslında yasaların çok yetersiz olduğunu düşünmüyorum, uygulamanın sorunlu olduğunu ve kötü işlediğini düşünüyorum ve bu durum her geçen gün de artıyor. Özellikle kadın cinayetlerinde sosyal medyanın gücünün davalara nasıl yansıdığını görüyoruz. İyi hâl indirimlerinin, tahrik indirimlerinin artık mahkemeler tarafından da yerinde uygulanmaya başladığını görüyoruz. Mağdurların ne kadar mağdur olduklarını anlatmaktan çok, faillerin ne kadar ceza aldığını anlatmaya ihtiyacımız var. Bunu yaptıkça daha da güçsüzleşen şiddet gören bir kesimden bahsediyoruz. Adliyede bağımlı çocuklarla bir araya geldiğimizde görüyoruz ki; artık direk madde kullanıyorlar ve o madde bağımlıları o kadar çaresiz ki… Uyuşturucuyla etkin bir mücadele yok. Çocuklar maddi imkânları varsa ileri yöntemlere başvurup tedavi olabiliyorlar. Yoksa hiçbir şey yapamıyorlar, bununla mücadele etmeleri mümkün değil. Bağımlı çocukların devletçe desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Medyanın da dilini acilen dönüştürmesi gerekiyor. Artık şiddet söylemlerinden uzaklaşması gerekiyor. Sivil toplum ve meslek kuruluşlarından yardım alınıp rehberler oluşturulması gerekiyor. Üst düzey siyasetçilerin de söylemlerini düzeltmeleri gerekiyor, toplumu ayrıştırıcı söylemlerinden uzaklaşmaları gerekiyor. Bunlar olunca şiddete eğilim de çok fazla artıyor. Karakola başvuran kişiler bir kere daha mağdur oluyorlar, biz bunu görüyoruz. Eğitilmeye çalışılan çok fazla personel var ama uygulamada ne yazık ki hiçbir şeyin değişmediğini, mağdurların bir kere daha mağdur olduğunu görüyoruz. Sizler de çevrenizde şiddete uğrayanlar için sivil toplum örgütlerinden ve barolardan destek alın.”
Soybaş, şiddetin ihbar edilmesi gerektiğini belirterek “Şiddete uğramış çocuklar için ihbarcı olun, yasada açıktır herkes ihbarcı olabilir. Kadın, çocuk, yaşlı ve LGBTİ bireylere yardım eden Ankara Barosu Gelincik Merkezimiz var. 444 43 06 numarasını arayın, gördüğünüz olayları bizimle paylaşın. Sahada görüyoruz, herkesin arkasında güçlü bir aileye çok ihtiyacı var. Bize başvuran kadınların destekçi aileleri varsa, süreci ne kadar güçlü atlattıklarını görüyoruz. Çocuk yetiştirirken onların hep arkasında olduğumuzu hissettirmemiz gerektiğinin çok önemli olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
(Başkent Gazetesi, 01.07.2019)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN