Şermin Yaşar, “Kuş Masalları”nda olağanüstü kahramanların başından geçen olağanüstü olaylar aktarırken geleneksel, edebi masal formunun tüm özelliklerinden de yararlanmış. Yedi masal, yedi dağda geçiyor: Sus Dağı, Bil Dağı, Gör Dağı, Yok Dağı, Bul Dağı, Düş Dağı, Giz Dağı.
Masallar geçmişten günümüze gelen kültür hazineleri. İlk masalı kimin anlattığını bilmiyoruz. İnsanoğlu var olduğundan bu yana masallar anlatılmış. Fakat tarihte rastlanılan ilk masallar, milattan önce Hindistan’da yazılmaya başlanmış Pançatantra masalları. Pançatantra masalları, bir bilgin kralın üç çocuğuna anlattığı masallardan oluşur. MÖ 1. Yüzyılda, “Alimlerin Başı” anlamına gelen “Beydeba” adıyla anılan bir Hint filozofu tarafından Sanskrtitçe kaleme alınan “Kelile ile Dimne”, ilk masal örneklerinden. Geçmişle gelecek arasında bağ kuran anonim masalların yanı sıra çocuk okurların çağdaş masallara da gereksinimi büyük.
Gerçekler masalların içine derinlemesine gömülüdür aslında, gerçekdışı dünyanın yelpazesinde, bize yaşamın kapılarını açar. Masallardaki abartılı, mantıksız görünen doğaüstü olayların üstünde durup gerçekte neler olup bittiğini sormak gerekir. Kuş Masalları, geleneksel masal türünün tüm özelliklerini barındırırken çarpıcı kavrayışlara ulaşmamız için felsefenin de damarlarında dolaşıyor. Kitabın giriş tekerlemesinde “Duyacakların masal mı bilmem, ama gerçektir dünyanın bu kördüğümü” diyerek okurun izlemesi için yol haritasını da çiziyor. Kitapta onlarca kuş türü yer alıyor; bu masal kuşları, imgeler, eğretilemeler ve göndermelerle masal formunun içine nakışlanmış.
Sus Dağı ve Diğerleri
İlk masalın adı “Sus Dağı”. Kuşlar ülkesinde ne kadar kuş kuş varsa hepsi bir gün Sus Dağı’nın tepesinde toplanmış. Dilleri neşeli, ama yürekleri üzgünmüş. Sus Dağı’nda hiç söz söylenmiyormuş artık, susanlar seviliyormuş. Eskiden konuşup gülüşseler de zalim Şahin hepsinin sesini kesivermiş. Kuşlar ondan korkar olmuş, sadece Şahin’e itaat edenler hayatta kalabiliyormuş. Bir sabah olanlar olmuş, önce Renkli Kuş, ardından diğerleri şarkı söylemeye başlamış. Şahin “Susun!” diye gürlemiş, ama sözünü dinletememiş. Şahin pençelerini Renkli Kuş’a geçiriverince kuş, zehirli Kafes Ağacı’nın dallarına takılıvermiş; çığlıkları dağda yankılanmış. Bu yankının ardına takılan kuşların hepsi uzak diyarlara kanat çırpmış. Sus Dağı’nda yalnızca Renkli kuş ile Şahin kalmış. Sonra neler mi olmuş? Bunun yanıtını kitabı okuyanlar öğrenecek.
İkinci masal “Bil Dağı” başlığını taşıyor. Bil Dağı’nda da sadece kuşlar yaşıyor, hepsi de birbirinden kibirli. Dağdaki diğer canlıları kovup kendileri yerleşmişler Bil Dağı’na. Derken bir gün bir misafir gelmiş uzaktan. Onun öğrettiklerine kulak mı tıkayacak kibirli kuşlar, yoksa da bildiklerini paylaşmasından sevinç mi duyacaklar, okuyup göreceğiz.
Gör Dağı masalında, birbirinden renkli kuşlarla tanışıyoruz. Bu renkli kuşların ne yazık ki sesleri pek berbatmış! Tek renksiz olanı olanı Tavuz kuşuymuş, onun sesi şarkı, dili türkü tadındaymış. Gagasından çıkanlar herkesi büyülermiş. Bir gün Tavuz kuşu gölgedeki yansımadan renksiz olduğunu fark etmiş, çok üzülmüş. Artık Gör Dağı’nın güzel sesli kuşu hiç şarkı söylemiyormuş. Tavus kuşunun sesini alıp ona renkleri verseler mutlu olur mu dersiniz? Kendini öyle sever mi merak eder misiniz?
Yok Dağı’nda sadece dokuz kuş türü yaşıyormuş. Sıva kuşu, Sumru, çit kuşu, baştankara, ak mukallit, ardıç, çintene, ağaçkakan, tarla kuşu, kendi köşelerinde mutluymuşlar, yılın bir gününde dokuz kuşun lideri buluşurlarmış. Başka diyarları bereketli kılmak için buğdayları gagalarına alıp planlar yaparlarmış. Paylaştıkça çoğaldığını, verdikçe arttığını iyi bilirlermiş. Masal bu ya, karakargalar duruma el koymuş bir gün, işte ondan sonrası masalın süprizi…
Kuş Musun, Düş Müsün?
Sosyal medyada “Oyuncu Anne” kimliği ile de bilinen, pek çok takipçisi olan Şermin Yaşar’ı sosyal medya ünlüleriyle sakın aynı kefeye koymayın. Yaşar, geleceğe izini bırakacağını düşündüğüm bir yazar. Onun masal evrenine kulak kabarttığımızda, Bul Dağı’ndaki ardıç kuşları, Düş Dağı’ndaki hayal kanatlı kuşlar, Giz Dağı’ndaki gözü yaşlı karga ve nicesi, farklı gerçekleri fısıldayacak kulaklarımıza. Kuşlar, düşler, sözcükler birbirine sarılacak. Bu masalların başka bir özelliği de şiir formunda yazılmış olmaları. Evrensel değerlere vurgu yapan bu masallar, şiirsel anlatımı ile zengin çağırışımlar yaratıyor. Soner Hızarcı’nın nitelikli çizgileri, Serkan Yolcu’nun başarılı grafik çalışması kitaba hak ettiği görselliği sunuyor.
Hepimizi eğlenceli bir okumaya davet eden Kuş Masalları “Okuyanın gönlünde hep kuşlar kanatlansın” istiyor. Çocukların dünyaya gözlemci bakışına yaraşır, düş gücüne seslenebilen, ilgilerini çeken, çıkarsamalar yapabilecekleri, yepyeni, doludizgin masallara gereksinimleri var. O halde, hayal mayasını çalalım hayatlarımıza, belki de daha güzel olur her şey…
(Cumhuriyet Kitap, 27.12.2018)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN