Öykü ÖZFIRAT
Özgür, yaratıcı, sorgulayıcı ve üretken bireylerin yetişmesinin, çocuklara yönelik ciddi yatırım ve çabalar sonucu oluşacağına inanan Çocuk Diyarı Film Festivali, bu yıl 11-18 Kasım tarihleri arasında Ankara’da düzenleniyor.
Çocuk filmleri alanının Türkiye’de büyük bir eksiklik olduğu ortadayken, ücretsiz olarak her çocuğu sinemayla buluşturma hedefine sahip Çocuk Diyarı Film Festivali’nin programı bu yıl da dopdolu. Çocuklarda film izleme ve üretme alanında farkındalık yaratacak bu güzel projenin Festival Koordinatörü Şebnem Aktolga ile bu yılki festival üzerine konuştuk.
► Bu fikir nasıl ortaya çıktı ve gelişti?
Biz bir sinema derneğiyiz, Sinetopya. 2011’den beri var zaten. Sinemaya dair bir grup aktivistin, akademisyenin yapabilecekleriyle ilgili bir araya gelmesiyle devam ediyordu. Çocuğun Türkiye’de sinemaya dair çok arka planda kaldığını hatta çocuklar için çok ciddi sinema gösterimleri oluşturulmadığına dair saptamalarımız vardı. Fatin Kanat ile ben Thomas Balkenhol ile konuştuk nasıl yaparız diye. O da tam Yunanistan’da bir çocuk festivalinin jüri başkanlığını yapmaya gidiyordu. Amacımız bu etkinlikleri çocuklara ücretsiz götürebilmekti. Para kazanmamak, imkansızlıkları olan hiçbir çocuğu düşünsel, felsefe, ırk, inanış, zihinsel, fiziksel farklılıklara rağmen dışarı atmadan kültürel programları onlarla buluşturmaktı. Dolayısıyla bunun ücretsiz olması ön koşulumuzdu. Bu mekân aramamıza neden oldu. Çankaya Belediyesi’ne gittik. Daha ilk oturduğumuzda projeyi çok sevdiklerini söylediler. Bu projeyi yapabiliyor olma gerçekliğimiz orada temellendi. Sinema konusunda çok zorlanmadık. Uluslararası büyük elçiliklerden destek de alarak oldukça zengin bir sinema sayısına ulaştık. 2017’de ilk festivalimizi uluslararası boyutta 63 tane film ve 23 ülke ile birlikte gerçekleştirdik. Bu festival sadece film gösteriminden ibaret olmadı. Bunun yanı sıra çocuklara dair atölye programımız, söyleşi ve panellerimiz oldu. İlk sene böyle büyük bir organizasyonla hayal ettiğimizi büyük oranda gerçekleştirmiş olduk. Behiç Ak geldi. Bir masa kurduk ve çocuk sinemasının Türkiye’deki yeri tartışıldı. Tabii olmadığının kanaati çıktı. Sinema festivali oluştukça, çocuklara bu kültürü yerleştirdikçe çocuk sineması da yönetmenlerin de bir ihtiyaç olduğunu düşündükleri bir alan olacaktı. Festival ihtiyaç doğurur çünkü yönetmenler için.
“Çocuklarla aramızda iş bölümü var”
Biz bu sene Sinetopya olarak 1 yıl boyunca festival başlığı altında 20 kişilik bir çocuk komitesi kurarak o çocuklara aynı zamanda hem festivali yürütme sürecine dahil ederek hem de onlara filmler yaptırarak 1 sene götürdük. Artık onlar bizlerin arkadaşları oldu. İnanılmaz güzel fikirleri var, inanılmaz özgün bakıyorlar. İçlerinden Zeynep bizim afişimizi, broşürümüzü ve katalog resimlerini tasarladı. Kimse 12 yaşında olduğuna inanamıyor. Çocuk değil aslında onlar bireyler. Birey oldukları noktada bunu hissettirirsen yaratıcı üretme noktasında müthiş yetenekleri, sorumluluk verdiğinizde o sorumluluklara dâhil olma şekilleri açığa çıkıyor. Madem biz çocuk film festivali yapıyoruz, büyüklerin gözünden çocuk film festivali yapmaktansa çocukların da içinde olduğu bir festival yapalım dedik.
► Çocuk filmleri derken nasıl filmlerden bahsediyoruz?
Çocuk filmi demek ‘içine çocuk yerleştirilmiş çocuk anlatan film’ değildir. Çocukların gözünden çocuk dilinden çocukları anlatan film, çocuk filmidir. Türkiye’de maalesef çok az çocuk filmi var.
► Bu seneki programdan biraz bahseder misiniz?
Kısa filmlerimiz var. Gündüzleri sabah seansları çocuklar için animasyon ve kurgu filmlerimiz var. İtinayla pedagog arkadaşlarla beraber seçtik. Filmlerin hem keyifli olmuş olması hem de içerik olarak nitelikli olabilmesi temel kaygımızdı. 3 yaş grubu için animasyon koyduk. Bunun amacı o yaş grubundaki çocuklara film izleyebilme kültürü sağlayabilmek. Sinema izleme oranı Türkiye’de oldukça düşük. Finlandiya gibi Hollanda gibi ülkelerde izleme oranının yüksek olmasının nedenlerinin daha küçük yaşta izleme alışkanlıklarının kazandırılmış olması olduğunu ve çocuk sinemasının orada önemli bir sektör haline geldiğini gördük.
► Bu senenin teması nedir?
“Mülteci çocuk kimdir, mülteci kimdir?” Bu sene mülteci çocuğa dair bir farkındalık yaratma arzusu içindeyiz. ‘Gündem Çocuk’ bu paneli bizimle birlikte ODTÜ Mezunlar Derneği’nde verecek. İyi bir bilinç oluşturacak aslında mülteci çocuk ve onun sorunlarına dair.
► Film gösterimleri dışında neler var programda?
Atölye programlarımız var. Uluslararası boyutta katılım var. Hollanda’dan atölye ricasında bulunduk. Kanada’dan bir yönetmenimiz workshop ve söyleşi yapacak. Sanat atölyeleri var, ressam Cafer Tabak atölye açtı çocuklara. Ekoloji dostu çocuklar atölyesi var mesela.
► Toplumsal Cinsiyet üzerine de bir atölye var. Çocuklar için bunun gerekliliğin biraz anlatır mısınız?
Toplumsal Cinsiyet atölyesini çok önemsiyoruz. Bu konuda burası talihsiz bir coğrafya. Çünkü bu kadar trans cinayetlerinin ve tek tip bir cinsiyet kimliği hakimiyetinin olduğu bir coğrafya. Biraz kırmak ve çocuklarda sorgulatmak için bu atölyeyi her sene koyuyoruz. Çocuklar aslında kodlandıkları gibiler. Geçen yıl çok güzel şeyler yaşadığımız gibi rahatsız edici portreler de vardı. Birçok çocuk, trans dediğiniz zaman bunu küfür olarak algılayabiliyor. Bir kere çocuğa transın küfür olmadığını, bu dünyanın sadece heterolara ait olmadığını, cinsiyet özgürlüğünü bir geçeklik olarak sunman gerekiyor. Bir de bunu çocuk diliyle anlatman gerekiyor. Didaktik olmamak gerekiyor. Çocukların dünyasına inerek bu hikâyeyi anlatabilmek… Bu yüzden her sene toplumsal cinsiyet atölyesini gerçekleştirmek istiyoruz.
► Festivale katılmak isteyenlerin ne yapması gerekiyor? Açılış ne zaman?
Festival kapılarını 11 Kasım’da Yılmaz Güney Sahnesi’nde açacak. Bütün çocukları açılışa bekliyoruz. Sinemanın kapısı herkes açık. Çocuklar eğlensinler istiyoruz. Açılış çocuk modern dans grubuyla başlayacak. İkinci olarak da Defne Kükürt’ün küçük keman konseri ve iki kısa filmimiz olacak çocuklar için. Ve sonunda onları özgür bırakabileceğimiz, Şubadap gelecek.
Biz alternatifsiz olanlara bu festivali imkân sahibi olmayanlara diğerlerini de ötekilemeden götürme derdini çok taşıyoruz. Çünkü daha önce hiç film izlemeyen çocuklara şahit olduk. Suriyeli çocuklarla çalıştık geçen sene. Resim atölyesiydi ve savaş travmasından çıkmış çocuklardı… Çocuk dilini, çocuk duygusunu yitirmeden, çocukla beraber yola çıkarak çocukların dünyalarına ulaşabilmeyi aracılarla yani sinemayla atölyelerle yapıyoruz. Bunun meyvelerini de alıyoruz.
(Birgün, 06.11.2018)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN