II. Dünya Savaşı sona ermişti. 9 Aralık 1945 tarihinde dünya savaş tarihinin en büyük komutanlarından General George S. Patton Almanya’da Manheim yakınlarında ıssız bir bölgede bir kamyonun makam aracının üzerine kırmasıyla ağır yaralandı. Daha sonra kaldırıldığı hastanede önce iyileşme belirtileri gösterdi ve sonra da bir anda hayata veda etti. O tarihten bu yana Patton’ın suikasta uğrayıp uğramadığı hala çözülememiş bir muamma olarak kaldı. İşin içinde bir bit yeniği vardı. Öyle görünüyordu. Öyle kokuyordu. Bu büyük generalin ölümünün ardından ne kaza için soruşturma yapıldı, ne de hastanede neler olduğuna dair bir inceleme.
Sonrasında bu ölümü araştıranlar kaza raporu dahil olmak üzere bazı önemli belgelerin kayıp olduğunu gördüler. Üzerine sayısız kitap yazıldı.
GİZLİ AJANLARIN GİZEMLİ DÜNYASI
Robert K. Wilcox önemli bir araştırmacı gazetecilik örneği göstererek adım adım bu kazanın izini sürdü. Tanıklarla konuştu, belgeleri yeniden inceledi, bazı kayıp isimlerin peşine düştü. Tüm bu araştırmalardan nefes kesen bir komplo hikayesi oluştu. Hedef: Patton… Ortaya çıkan sadece tarih okuyucuları için değil, gizem meraklıları, gizli ajanların, istihbaratçıların dünyasını merak edenleri de doyurabilecek tempolu, bilgi dolu, belge ve tanık dolu bir kitap.
Kitabın romansı temposunun yanısıra Türk okuyucuları için önemli olabilecek başka yönleri de var. II. Dünya Savaşı arka planında Avrupa’nın nasıl bir arı kovanı haline geldiğini görüyoruz. Savaş sırasında komutanlar arasındaki iç çekişmeler, savaş sonrası ise gizli ajanların, istihbaratların, karşı istihbaratların bugüne benzeyen ilk örnekleri gerçek olamayacak kadar şiddetli. Ama gerçek.
CIA VE KGB’NİN TEMELLERİ
Savaş sırasında Müttefiklerin istihbarat toplaması için kurulmuş OSS daha sonraki yıllarda CIA adını alacak bir organizasyonun temelini atmıştı. Aynı şekilde OSS’den çok daha gelişmiş, nüfuzlu NKVD de Ruslar adına sahnedeydi. Tüm iç güdülerimiz bu iki istihbarat kuruluşunun rekabetini ve ABD ve Sovyetler Birliği’nin birbirlerine olan nefretini göreceğimizi fısıldıyor. Hayır, öyle değil. II. Dünya Savaşı sırasında, Roosevelt yönetimi altındaki Amerika’da Sovyetlerle romantik filmleri aratmayacak bir flört yaşanıyordu. Roosevelt’in bizzat kendisi tam bir Stalin hayranıydı. Gizli örgütler birlikte çalışıyordu. Ama ABD’nin bu hayranlığı ve tüm saflıklarına rağmen NKVD, OSS’nin içine kadar sızmıştı. Hatta hükümete ve tüm üst düzey yönetime de. NKVD gizli ajanları arasında Bakanlar, üst düzey direktörler, hatta neredeyse bir Başkan olacak bir Başkan Yardımcısı da bulunuyordu.
PATTON HARCANDI MI?
Patton bu işbirliğinin önündeki en büyük engeldi. O, savaş sırasında ve sonrasında büyük bir kahramandı. Sovyetlere sonuna kadar düşmandı ve karşıydı. Ordusuyla Berlin’e kadar yürümek ve orayı ele geçirmek istiyordu. Sonrasında da, hazır Sovyetleri savaş yorgunu olarak yakalamışken sonuna kadar gitmek istiyordu. Bu Roosevelt’in, Eisenhower’ın, Stalin’in ve arkalarındaki tüm istihbarat gücünün aleyhineydi. Önü kesilince bu kez istifa etmeyi ve ABD vatandaşlarına konuyu götürmeyi düşündü. Öldüğü sırada tam bunların arifesindeydi.
John Lukacs, Modern Çağ’ın Sonu kitabında tarihi olayların potansiyelini de hesaba katmak gerektiğini vurgular. Yani bugünden geçmişe doğru, olay olup bittikten sonra üzerine yorum yapmak değildir aslolan, aynı zamanda o gün, o anda bunun tersinin olma potansiyeli de vardır. Patton’ın ölümü bu yaklaşım için biçilmiş kaftan.
Patton fikirlerini kabul ettirebilseydi, Berlin’i alsaydı, Sovyetleri sindirseydi ne olurdu? Muhtemelen yaklaşık yarım asır süren bir Soğuk Savaş dönemi hiç yaşanmayacaktı. Bu süreç sadece iki devleti değil, tüm dünya ülkelerini etkiledi.
Sovyetler, ABD ile bir kedi fare oyunu oynayarak Doğu Avrupa’yı egemenlikleri altına aldılar ve tamamen köleleştirdiler. Doğu Bloku’nun yıkılmasının ardından bile hala tam olarak kimliğini bulamayan bu milletler uzun bir baskı dönemine maruz kaldılar.
Bu eşsiz araştırma savaş döneminde OSS için çalışan, sonrasında Avrupa’da kendi hesabına istihbarat, suikast ve operasyonlar yürüten eski bir ajanın yaşlılık dönemindeki suçluluk dolu itirafları ile genişliyor. Döneme damgasını vuran büyük, etkili, acımasız NKVD ve OSS ajanlarının filmleri aratmayan dünyası, yeni geliştirdikleri metodlar, suikast silahları, manipülasyonlar eşliğinde bir araştırmayı maceraya komşu yapıyor.
Zengin detaylar, suikastçilerin günlükleri ve yeni ifadelerle Hedef Patton, soğuk savaş dönemi öncesinde gizli ajanların, komploların, suikastların örtülü dünyasının peçesini kaldırıyor.
(Yeni Şafak Kitap, 10.10.2018)
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN