Fikret İLKİZ
Anayasa Mahkemesinin önünde toplanan 17 bin kişi “mahkemelere özgürlük” sloganları ile yargı reformunu protesto ediyor, Polonya’da; Türkiye’de değil…
Mahkemeleri korumak adına halk protesto ediyor…
Polonya Anayasa Mahkemesi 1985 yılında kurulmuş, 9 yıllığına seçilen 15 üyeden oluşmaktadır. Yaş sınırı yoktur (yoktu). Üç üyesi avukatlar arasından seçilen, hukuk profesörleri ve hâkimlerden oluşmaktadır Üyelik süresi sona eren üyeler yeniden seçilemezler, emekliye ayrılırlar. Seçilen hâkimler siyasi parti üyesi olamazlar ve avukatlar AYM üyesi olduklarında avukatlık yapamazlar. Hukuk profesörleri hem Anayasa Mahkemesi üyesi hem de üniversitede öğretim üyeliği görevini sürdürebilirler.
Polonya Anayasa Mahkemesi bütün yasaların ve uluslararası sözleşmelerin Anayasaya uygunluğunu denetler. Cumhurbaşkanı önüne gelen bir yasayı imzalamadan önce eğer bir tereddüt yaşarsa Anayasa uygunluğu konusunda AYM’den görüş isteyebilir ve Anayasa Mahkemesinin görüşüne göre yasayı imzalayabilir veya Parlamentoya iade de edebilir.
Türkiye’de Anayasa Mahkemesine her vatandaşa tanınan bireysel başvuru yoluna benzer biçimde her Polonya’da vatandaşı idari, medeni ve ceza davalarında kesinleşmiş bir mahkeme kararına karşı “şikâyet” başvurusunda bulunabilir. Bu başvurular yerinde görülebileceği gibi Anayasaya uygun olmadığına ve davaların yeniden görülmesine de karar verilebilir. Böylece Polonya Anayasa Mahkemesi Parlamentoya da gerekli yasal değişikliklerin yapılması amacıyla yargısal bir görüş sunmuş olmaktadır.
Polonya’da 2015’te iktidara gelen Hukuk ve Adalet Partisi (PiS) başkanı aynı zamanda avukat olan Jaroslaw Kaczynski; yargı sisteminin yabancı güçler ve sol kanat tarafından kontrol edildiğini, yargı sisteminin, komünizm döneminden kaldığını ve mevcut sistemin “sadece seçkin sınıfa hizmet ettiği ve yozlaştığı” görüşündeydi.
72 Yüksek yargı üyesinden 27’sinin zorla emekli edilmesi sağlandıktan sonra 2017 yılında “Yargı Reformu” tasarısı Parlamento’ya sunuldu ve tartışmalar başladı. Binlerce kişi “Mahkemeleri Korumak Adına” yasa tasarını protesto etti.
Yargı ile iktidar partisi arasında güvensizlik biliniyor. Reform karşıtlarına ve AB yetkililerine göre yasa tasarısı ile “yargının bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü” ihlal ediliyor. Ayrıca “yargıçların atanmasında güçler ayrılığı ilkesinin” ihlali ve iktidar partisine daha çok söz hakkı tanınması nedeniyle halk yargı reformuna karşı…
Polonya’da Ulusal Polonya Yargı Konseyi yargıçların atanması ve yargıçlar hakkındaki şikâyetleri incelemeye görevli ve yetkili bir kurul…
Yeni yasaya göre AYM üyeleri artık eskiden olduğu gibi Ulusal Polonya Yargı Konseyi üyeleri yargıçlar tarafından seçilmeyecek. Emeklilik yaşı da 70’ten 65’e düşürülüyor.
Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu 15 yargıcın artık yargıçlar tarafından değil parlamento/yasama organı veya yürütme organı tarafından seçilecek olmasını eleştiriyor. Böyle bir düzenlemenin Anayasa Mahkemesinin “kapsamlı bir biçimde politize olmasına” neden olacağını belirterek; Adalet Bakanlığı ve Başsavcılık makamlarının birbirinden ayırılmasını istemişti. Komisyon; Adalet Bakanı’na başsavcılık yetkisi veren ve geçen yıl yürürlüğe giren yasanın Avrupa’nın hukuk devleti standartlarıyla uyumlu olmadığı belirtmişti. Adalet Bakanlığı’nın doğrudan “her davaya müdahale edebildiğine” ve diğer savcılıkların kararlarını aşabildiğine dikkat çekilerek bunun yargının bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı prensipleri üzerinde “doğrudan olumsuz sonuçları” olacağı belirtilmişti.
Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda ile iktidardaki Hukuk ve Adalet (PiS) partisinin yüksek yargı organı ile arası bir hayli açık.
Bizdeki HSK gibi Ulusal Polonya Yargı Konseyi’nin ve Anayasa Mahkemesi’nin doğrudan Adalet Bakanı’na bağlanması, üyelerinin Adalet Bakanı tarafından seçilmesi ya da emekliye sevk edilmesini içeren değişiklik bütün tartışmalara rağmen PiS’in çoğunlukta olduğu Parlamentodan sonra Senato’dan geçti. Yapılan oylamada 55 senatör “evet”, 23 senatör “hayır” oyu kullandı. Yasa tasarısı Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda’nın imzasına gönderildi. Cumhurbaşkanı Duda’nın Yüksek Mahkeme üyelerinin seçilmesini adalet bakanlığının tekeline bırakan reformun yargıyı güçlendirmeyeceğini savunarak ve kendi istekleri doğrultusunda değişiklik yapılması için yasa tasarısını veto edeceğini açıkladı. Hükümet ise veto tehdidine aldırmayacaklarını ve yasanın kabulünü istediler.
Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, krizin çözümü için yargıçların atamasını yapan Ulusal Yargı Konseyinin üyelerinin belirlenmesi sırasında Parlamentoda yapılacak oylamada salt çoğunluğun yeterli olmaması ve değiştirilmesi önerisini getirdi. Parlamento değişiklik yapmadığı takdirde yeni düzenleme ile Hükümet Ulusal Yargı Konseyi üyelerini atayabilecek.
Nasıl sonuçlanır bilinmez ama halk “Mahkemelere Özgürlük” istedi…
Varşova’da Anayasa Mahkemesi binası önünde yapılan gösteriye 17 bin kişi katıldı.
Varşova Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde düzenlenen protestolara yaklaşık 14 bin kişi katıldı. Muhalefet milletvekilleri ve bazı ünlü isimlerin de katıldığı gösterilerde, ellerinde mum ve bayrak tutan protestocular, “özgür mahkeme” ve “demokrasi” diye slogan attı. Protestocular, hükümeti veto kararına saygı göstermeye çağırdı (27 Temmuz 2018).
Anayasa ve yasalar gereğince bir karşılaştırma yapmadan; mahkemelere özgürlük isteyen bir halk “mahkemeleri korumak adına” Anayasa Mahkemesi ve cumhurbaşkanlığı sarayı önünde protesto gösterileri yapıyor…
24 Haziran seçimlerinde HDP’den Hakkâri Milletvekili seçilen Leyla Güven ile CHP İstanbul Milletvekili seçilen Enis Berberoğlu tutuklu…
Parlamento; milletvekili seçilerek Meclis üyesi olan kendi üyesini korumak adına milletvekillerine Anayasaya rağmen özgürlük isteyemiyor…
Anayasanın 67 inci maddesine göre vatandaşlar kanunlarda gösterilen şartlara uygun olarak seçme, seçilme ve bağımsız olarak bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir. Anayasa Mahkemesi bir kararında tutuklu iken milletvekili seçilen biri için bu nedenle tutukluluk halinin kaldırılmasına karar vermişti.
Çünkü Anayasanın 67 inci maddesi seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkını her yurttaşa tanımaktadır.
Yurttaşlar aday olur Meclise seçilirler, Meclis üyesi olurlar, oy kullanır seçerler Meclise kendisini temsil edecek milletvekillerini gönderirler Meclise üye yaparlar. Seçilen ve seçen siyasi faaliyet hakkını kullanmış olur.
Tutuklu ise özgürlüğü geri verilir. Böylece siyasi faaliyette bulunma hakkı engellenmiş olmaz ve herkes yararlanabilir. Yargı, halkın siyaset yapma hakkını engellemiş, Meclis üyelerinin siyaset yapma hakkını durdurmuş, oy verenlerin seçme hakkını ortadan kaldırmaz.
Anayasaya rağmen, HDP’den Hakkari Milletvekili seçilen Leyla Güven ile CHP İstanbul Milletvekili seçilen Enis Berberoğlu tutukludur ve gerçek budur. İstediğiniz kadar Anayasaya aykırıdır deyin, dilediğiniz kadar yorum yapın ve istediğiniz kadar siyaset yapın durum budur. Gerçeğe yakın duralım ve düşünelim…
Beklemeyin; halkımız “mahkemelere özgürlük” demeyecektir… Halka gerçekleri ve yargının halini anlatacak gazetecileri mahpus veya yurtdışında, akademisyenleri ceza tehdidi altında yargılanıyor, işsiz ve yurtdışında, muhalefet partileri kendi derdinde ve zaten halkımız kendi halinde, kendi halinde olmaktan da şikâyetçi değil…
Oy vererek kendi oyu ile Parlamentoya üye gönderdiği ama tutukluluğu yüzünden Meclis’e gidemeyen milletvekilleri ile kendisinin siyaset yapma ve oy hakkını korumak adına “özgürlük” ve “demokrasi” talep etmeyen bir halkımız var, vardır…
Üstelik kendi seçilmiş üyesini korumak için adım dahi atmayan ve olan biteni kabulle üyelerinin tutukluluk haline sessiz kalan bir Parlamentomuz…
Gerçekler budur, o yüzden böyle şey olur mu demeyin…
Olur, burası Türkiye! Polonya değil!
30 Temmuz 2018
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN