Fikret İlkiz
İşçilerin, emekçilerin ve herkesin 1 Mayıs emek ve dayanışma günü kutlu olsun…
- Dünya savaşı sürüyordu. ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt’in 6 Ocak 1941’de Kongre’ye hitaben yaptığı konuşma “Dört Özgürlük Üzerine” olarak anılmaya başlamıştı, tarihe geçti.
Bu konuşma gelecekte savaşlardan arınmış bir dünya mı düşlemişti, yoksa barış mı?
27 Nisan 2018’de barış için bir araya gelen iki ülke vardı, Kuzey ve Güney Kore… Kuzey Kore lideri Kim Yong-un ile Güney Kore lideri Moon Jae-in “ateşkes köyü” Panmunjon’da bir araya geldi…
Her iki lider “Tehlikelerden korunmaya çaba harcadığımız önümüzdeki günler için, dört temel insan özgürlüğü üzerine kurulu bir dünya bulacağımızı umuyoruz” der gibi 1941’den çıkıp 2018’e gelmiş gibilerdi… Bu cümleler Dört Özgürlük Üzerine yapılan konuşmadan… Liderler dün söylenmiş gibi bu sözleri hayata geçirmek için 2018’de bir araya gelmiş gibiydiler…
Barış için bir araya gelen heyetlerin toplantı yaptığı masa 2018 yılına işaret etsin diye 2,018 mm genişliğinde diyazn edilmiş (Cumhuriyet 28.4.2018).
Franklin D. Roosevelt 1941’de “dört özgürlük” üzerine konuşken “İlki, dünyanın her yerinde, konuşma ve ifade özgürlüğüdür. İkincisi, dünyanın her yerinde, her kişinin Tanrısına kendi istediği biçimde tapınma özgürlüğüdür.” demişti.
Bir araya gelen Kuzey ve Güney Kore heyetleri karşılıklı konuşma ve ifade özgürlüklerini barış için kullandılar. Onlar konuşurlarken Güney Kore’nin başkenti Seul’de meydanda toplananlar barış için dua ediyorlardı.
Görüşmelerden sonra iki liderin ortak imzasıyla yayınlanan Deklarasyonda; “İki lider 80 milyonluk Kore halkının ve tüm Dünya önünde Kore Yarımadası’nda bundan böyle savaş olmayacağını ve yeni bir barış devrinin açıldığını resmen ilan eder” ifadeleri yer aldı.
Kuzey Kore Lideri Kim Yong-un, Güney Kore Barış Evi’ndeki ziyaretçi defterine “Yeni bir tarih başlıyor. Tarihin ve barış çağının başlangıcında” yazarak Güney Korelilere “Füze denemeleri sebebiyle sürekli erken uyandığınızı duydum, Bundan sonra uykunuzu bölmeyeceğime söz veriyorum” demiş…
İki lider, iki ülkeden getirilen toprakların üzerine çam fidanı dikmişler. Bir de fidanın yanına “Buraya barışı ve refahı ekiyoruz” yazılı anıt taş dikmişler…
Sanki “Dört Özgürlük Üzerine” konuşmada geçen üçüncü özgürlüğü çağrıştırır gibi…
“Üçüncüsü, dünyanın her yerinde, yoksulluktan kurtulma özgürlüğüdür; ki bu, her ulusa kendi vatandaşları için sağlıklı bir barışçıl yaşamı temin edecek ekonomik yakınlaşmanın kurulması anlamına gelir”.
Kuzey ve Güney Kore topraklarının birleştirildiği topraklar üzerine dikilen çam fidanı, iki ülke için yoksulluktan kurtulma özgürlüğünün barıştan geçtiğini ve ekonomik yakınlaşmanın barışla sağlanacağını ifade eden anıt taş gibi…
Toprak ve çam fidanı ile gelen barış ve refah!
1941’de Dünyanın bir ucundan çıkıp 77 yıl sonra 27 Nisan 2018’de dünyanın bir ucundaki Kore Yarımadasına ulaşabilmiş olan “korkudan kurtulma özgürlüğü”; kan ve gözyaşı ile sulanmış bu topraklara barışı nasıl getirebilir? Dördüncü özgürlükle…
“Dördüncüsü, dünyanın herhangi bir yerinde, korkudan kurtulma özgürlüğüdür; ki bu, hiçbir ulusun herhangi bir komşusuna karşı fiziksel saldırı eylemi gerçekleştirmek durumunda olamayacağı bir noktaya ve davranış aşamasına gelene dek sürecek dünya çapında etkin ve tam bir silahsızlanma anlamına gelir.”
1941’den 2018 yılına kadar geçen 77 yıl, barışa olan umutları bitirememiş…
Daha dün, 2017 yılının sonlarına doğru Kuzey Kore’nin kıtalararası balistik füze denemesi herkesi korkutmuştu. Güney Kore-ABD ortaklığı ile yapılan askeri tatbikatlar iki komşu arasında saldırının her an gerçekleşebileceği korkusu herkesi ve Dünyayı tedirgin etmeye yetmişti. İki Kore, nükleersiz bir Kore Yarımadası yaratma ortak amacını gerçekleştirmek için yarımadanın nükleer silahlardan tamamen arındırılmasını onayladı. İki Kore, birbirine yönelik tüm güç kullanma eylemlerini yasaklayan saldırmazlık paktına katı şekilde uymayı kabul etti. 1 Mayıs itibariyle iki ülke arasında askerlerden arındırılmış “barış bölgesi” oluşturulacak.
İki lider “düşmanca eylemlere son verilmesi” için anlaşmaya varmış oldu. Böylece dördüncü özgürlüğü yaşama geçirmek için güçlü bir adım atmış oldular. Liderler yarımadanın ikiye bölünmesi nedeniyle birbirlerinden ayrılmak zorunda kalan aileleri birleştirme çalışmalarına başlayacaklar.
Zaman ve mekanlar Dünyanın herhangi bir yerinde insanlar ve “barış” için iyi şeyler söylüyor.
Bizim mekânda, geçmiş zamanda Dünyanın bir ucundaki yarımadaya Kore’ye, savaşa koşarak gittik, asker gönderdik. Karşı çıkanları tutukladık.
Dünya barışının korunmasına katkıda bulunmak amacıyla 14 Temmuz 1950’de Türk Barışseverler Cemiyeti, İstanbul’da kurulmuştu. Kurucuları Behice Boran, Adnan Cemgil, Nevzat Özmeriç, Osman Toprakoğlu, Vahdettin Barut, Reşat Sevinçsoy ve Muvakkar Güran’dı.
Genel Başkanı Behice Boran, Genel sekreteri Adnan Cemgil olan Barışseverler Cemiyeti dünya barışını ve Türkiye’de barışçı dış politikayı savunmanın yanında nükleer silahların yasaklanmasını da istiyordu. Cemiyet kurulmasından 11 gün sonra, 25 Temmuz 1950’de Demokrat Parti hükümeti, Kore’ye savaş için asker gönderme kararı aldı.
Barışseverler Cemiyeti 25 Temmuz 1950’de TBMM Başkanlığı‘na Türkiye‘nin Kore Savaşı‘na asker gönderme kararını protesto eden Behice Boran ve Adnan Cemgil’in imzalı bir telgraf çekti…Kamuoyuna görüşlerini yayınladığı bildiri ile duyurdu. Bu telgraf ve bildiride, Kore’ye gönderilen askerlerin geri çağrılmasını ve TBMM’nin bir daha asker gönderilmemesi için karar alması istendi.
28 Temmuz 1950’de, Behice Boran Eminönü’nde Galata Köprüsü üzerinde, Adnan Cemgil Beyoğlu’nda, Nevzat Kemal Özmeriç Samatya’da, Reşat Sevinçsoy Eyüp ve Fener’de, Naci Ormanlar Beşiktaş ve Ortaköy’de Barışseverler Cemiyetinin bildirilerini dağıtmıştı. Behice Boran ve Barışseverler Cemiyeti yöneticileri ile bildiriyi basan matbaacı Kemal Anıl, polis tarafından gözaltına alındı ve 29 Temmuz 1950’de dernek kurucuları tutuklandı, Barışseverler Cemiyeti’nin etkinliklerine de son verildi.
30 Aralık 1950’de Ankara Garnizon Komutanlığı’na bağlı askeri mahkemenin verdiği kararda, dernek tüzüğünde siyasetle ilgilenilmeyeceği belirtilmesine karşın, siyasal amaçla Türkiye’nin ABD ile dostluğunun bozulmaya ve halkın hükümete olan güveninin sarsılmaya çalışıldığı belirtilerek kurucular 3 yıl 9 ay hapse mahkûm oldular; ancak temyiz sonrası askeri mahkeme kararının bozulması ile 15 aya hüküm giydiler.
Kore Savaşı’nda resmî açıklamalara göre 1,5 milyon, gayri resmî açıklamalara göre ise 3 milyon insan hayatını kaybetti. Gönderdiğimiz 4.500 askerimizden 721’i öldü, 2.147’si yaralandı. 234 asker esir düştü, 175 asker kayboldu.
Haziran 1950’de başlayan Kore Savaşı Temmuz 1953’te sona erdi. Kore; kuzey ve Güney Kore olarak ikiye ayrıldı. Şimdiki zamanda, şimdiki mekânda iki ülkenin halklarını birleştirmek için ayrılığın sona ermesi hedefleniyor…Tek, Kore; tek devlet…Tarihimizde yeri olan Kore yarımadası topraklarında barış için dört özgürlük üzerine yapılan konuşmalar yaşam buluyor, filizler güçleniyor. Toprak, çam, refah ve barış için insanlar dua ediyor.
Bizim mekanlarda ise şimdiki zamanda; dört özgürlük üzerine konuşmak ve korumak yerine….
Bizim zamanlarımızda ve mekanlarımızda ise değişiklik yok; özgürlükler sürekli tutuklu…
Barışın değil düşmanlığın ve savaşın dili çoğaltılıyor.
Bizim mekanlarda, şimdiki zamanda; ifade özgürlüğü fakirleştiriliyor, korkudan ve yoksulluktan kurtulma özgürlüğü yerine, korkunun hakimiyeti besleniyor.
Bizim mekanlarda, şimdiki zamanda; refah ve barışın toprakları kurutuluyor.
30. 04.2018
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN