Boşanma sonrası görülebilen depresyon süreci hakkında açıklamalarda bulunan Psikiyatrist Prof. Dr. M. Kerem Doksat, bu süreçte çocukların nasıl etkilendiğini anlattı.
Boşanmak hem kadın hem de için travmatik bir süreçtir. Çocuklar pinpon topu gibi iki taraf arasında ne yapacakları bilemeden ortada kalır ve ambivalans (çifte değerlilik) yaşarlar. Eğer davayı açan annesiyse, çocuk fena halde ortada kalır ve tedirgin olur. Özellikle küçük çocuklar (5-6 yaş) ne yapacaklarını şaşırırlar. Ağlama ve yas tepkisi ortaya çıkar çünkü bu yaşta henüz kişilik tam oturmamıştır. Anne ve babaları medenice ayrılıp, bunu da çocuğun anlayabileceği şekilde anlatabilirlerse aile bütünlüğü fazla bozulmaz. Gene de ağlamaya, bir şeyleri tutturup inatlaşmaya sık rastlanır.
Çocuk ergenlik dönemindeyse (12-16 yaş) ve kızsa, anne kendi tarafına, baba kendi safına çekerek çifte açmaz (double bind) davranışı sergilerler; bunlara maruz kalan kız çocuklarında çok kolay ağlama, özgüven düşmesi, içine kapanma gibi depresif belirtiler ortaya çıkar; bazılarında (özellikle ailenin bakım ve ilgisi yetersizse, Sınırda Kişillik Bozukluğu belirtileri başlayabilir: Kendine zarar verme, kimlik karmaşası, tekrarlayıcı intihar düşünceleri, bazen de ölümle sonuçlanan intiharlara rastlayabiliyoruz. Eskiden bu tür intihar düşünceleri veya tehditleri (parasüisid) pek ciddiye alınmaz ve fazla bir şey yapılmazdı. Günümüzde her intihar etme lâfına veya ifadesine mutlaka önem veriyoruz ve eğer ikna edebilirsek, antidepresan ilaçlar veriyoruz. Eğer bunlar çok ciddiyse, hastaneye yatırıp bir süre çocuğu üzen ortamdan uzaklaştırıp, eğer aile kabul ederse, hem antidepresan verip, hem de EKT (elektrokonvülsif terapi) yapıyoruz.
Anne yeterince olgun ve dirayetli ise babanın aleyhinde konuşmaz ve evladına bu süreci akılcı bir şekilde anlatabilirse, bu tablonun ortaya çıkması riski azalır.
Genellikle her iki ebeveynde de çaresizlik, Tükenmişlik Sendromu (burn out) ve akabinde de majör depresyon gelişir: Eskiden haz aldıkları şeylerden artık bunu duramamak, özgüven kaybı, içine kapanma, perhizde değilken kilo verme ve toplumdan uzaklaşıp içine kapanma, iştah azalması gibi belirtiler görürüz.
Babalarda, hele bir de kişilik sorunları, alkol ve uyuşturucu kullanmak şeklinde, basit yas tepkisini aşan davranış bozuklukları ortaya çıkarsa, bunları kullanmayı azaltan bazı ilaçlar veriyoruz.
Ruh hekiminin bu tür ihtilaflı boşanmalarda bazen mahkemede şahitlik etmesi talebi de mahkemeden gelebiliyor; bizler de “sır saklama” yeminimizi bozmadan hasta mahremiyetini ihlâl etmeden, mahkemeye gidip ifade vermek zorunda kalıyoruz. Mahkemede çok ihtiyatlı ifade vermek ve hasta haklarını korumak için azami gayreti göstermemiz gerekiyor.
arpanetmedya.com’a katkılarından dolayı teşekkürler
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN