Kadın cinayetlerinin önü kesilmiyor…
Maalesef giderek daha da vahşileşiyor, daha da ahlaksızlaşıyor, iğrençleşiyor…
Toplumun eğitim kalitesi düşürüldükçe, artan şiddet ve cinsel istismarlara hak eden ceza verilmedikçe, sokakta, arabada kıza, kadına cinsel tacizde bulunanlar mahkeme kararıyla salıverilip, ortalıkta pervasızca dolaştıkça iğrençlik ve ahlaksızlığın boyutları da artıyor…
Aynı gün yani 7 Temmuz günü gazetelerde iki iğrenç haber dikkat çekiyor. Biri yani Tekirdağ’daki diğerinin gölgesinde kalmış, çünkü ölümle sonuçlanmamış. Sadece tecavüz edilmiş…
Ki önemli…
Tekirdağ Şarköy’de öz be öz baba 17 yaşındaki engelli kızına arkadaşının tecavüzüne göz yummuş…
Karşılığı ne mi?
Beleş içki içmek, beleş sigara içmek…
Şerefsiz, rezil erkek zihniyetine bakar mısınız…
İlçedeki özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi yöneticilerinin duyarlı davranması sayesinde tecavüzcü 53 yaşındaki Mustafa G. İle tecavüze bir içki uğrana göz yuman rezil baba S.Ö. (43) şimdi tutuklu…
Manisa’da hırsızlıktan cezaevinde olan 36 yaşındaki Murat Kara ise gazeteciler tutuklandıkları cezaevinde birbirleriyle bile görüşemezken, izinli çıkıp evine gelmiş, 33 yaşındaki eşi Hatice Özkara’yı boğazından bıçaklayarak öldürmüş… Bu haber hepten gölgede kalmış…
Günün en önemli kadın cinayeti ise Sakarya’da yaşandı biliyorsunuz… İki gözü dönmüş, aklı sadece belden aşağı çalışan ahlaksız, doğumuna günler kalmış, 9 aylık hamile Suriyeli Mefta Emani Arrahman’ı 10 aylık bebeğiyle birlikte kaçırıp, tecavüz etti ve başlarına taşla vurarak öldürdü…
Tüm Türkiye hunharca işlenen bu vahşete isyan etti, hatta Diyanet İşleri Başkanı Sakarya’ya gidip cenaze namazını kıldırdı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’da yaşanan tecavüz ve cinayete “Bu vahşeti gerçekleştirenler insan olamaz” diye tepki gösterdi… Birileri bu cinayetle ilgili “mahcup olduk” diye üzüntülerini dile getirirken, birileri de “provakasyona gelmeyelim” uyarısında bulundu…
Cinayetten sonra ortaya çıktı ki; polisin savcılığı götürürken “kurşun geçirmez yelek” giydirdiği iki tecavüzcü katil bir süredir 20 yaşındaki Suriyeli hamile kadının peşindeydi… Sapıkların tek hedefleri 9 aylık hamile kadına sahip olabilmekti… Fırsatını kolluyorlardı…
Ve Umut Vakfı olarak diyoruz ki: “Ne provakasyonu allah aşkına…
Ayakta mı uyuyursunuz? Neden, niçin üç maymunu oynuyorsunuz?
Bu memlekette hemen her gün kadın cinayetleri, çocuğa, kadına tacizler, tecavüzler yaşanıyor…
Özgecan olayında da hep beraber ağlayıp, sızlamıştık hatırlayın…
Kadın taciz ve cinayetlerinde bir milim yol alabildik mi? Tersine kadın cinayetleri artarak devam ediyor.”
Sadece bu tecavüzcü katiller mi, tacizciler, kadın katilleri mi suçlu?
Hiç sistem, bu ülkeyi yönetenler suçlu değil mi?
Taciz ve tecavüzde bulunanları salıveren, kadın katillerine iyi hal uygulayan yargıçlar, konunun üzerine ciddiyetle gitmeyen siyasiler suçsuz mu?
Bakın; Suriyeli kadını hunharca katleden canavar Birol Karacal, 2009 yılında da engelli bir kıza tecavüzden yargılanıp 11 yıl ceza almış… Sonra mı?
Siz de tanık oldunuz? Yargılama hala sonuçlanmadığı gibi mahkemenin tutuksuz yargılanmasına karar verdiği ahlaksız, bu sayede “10 aylık bir bebeği, 9 aylık bir cenini ve tecavüz ettiği annesini” öldürme olanağı buldu… Acaba bu yargılamayı yapan yargıçlar şimdi ne düşünüyor?
Gördüğünüz gibi her gelen gün, geçen günü arıyoruz…
Toplum gittikçe kirleniyor ve iğrençleşiyor… Oturup sohbet etseniz bir çoğu “namus abidesi” kesilir… Hiçbiri mangalda kül bırakmaz… Ama başkasının karısına, kızına sarkar, taciz eder, hatta evdeki gelinine, öz be öz kızına, kardeşine bile cinsel saldırıda bulunur ki, hemen her gün gazetelere, medyaya benzeri haberler yansıyor…
191 günde 226 kadın cinayeti
Yaşanan taciz ve tecavüzleri çoğu gizli kaldığı için belirleme imkanımız yok… Ama bu yılın ilk 6 ay 10 günde yani 191 günde ülkemizde 226 kadın cinayeti medyaya yansıdı. Bu cinayetlerde 201 kadın ve aile bireyi (ki Bursa’da bir avukat ve poliste dahil) öldü, 81 kadın ve aile bireyi de yaralandı… Katliamı yapan ve olaydan sonra intihar girişiminde bulunan 31 kocadan ise 22’si öldü…
Yaralananların kaçının daha sonra öldüğünü, kaçının iyileştiğini maalesef tespit etme olanağımız yok… Eminiz ki emniyet birimleri bu istatistiklere hakimdir… Şunu da belirtmek isteriz ki son yıllarda kadın cinayetlerine kurban giden kadınların az da olsa bir bölümü yabancı uyruklu…
Evet, kadın cinayetlerini, çocuk ve kadın taciz ve tecavüzlerini önlemek istiyorsak, geri kalmış ülke formatından çıkmak istiyorsak ilgili makamları işgal edenlere çok iş düşüyor…
Umut Vakfı olarak “9 aylık hamile kadına tecavüz ve çocuklarıyla birlikte hunharca öldürülmesi” olayının ülkemizde kadın cinayetlerinin geldiği son nokta olmasına dikkat çekerken “Din, dil, ırk gözetmeksizin dünyanın neresinde olursa olsun tüm kadın cinayetlerini kınıyoruz… Eğitimden yaşamın her alanında cinsiyet ayrımcılığı söylemlerinin çıkarılmasını, önlenmesini istiyoruz. Kadın cinayetlerinin olmadığı, kadın ve çocuk istismarlarının yaşanmadığı bir ülkede yaşama isteğimizi bizi yönetenlere iletiyoruz. Önleyici çalışmalar yapılıp, önlemler alınmasını, yasaların caydırıcı hale getirilmesini ve bu tür suçları işleyenlere en ağır cezalar verilmesini talep ediyoruz …”
İyi haftalar
Umut Vakfı
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN