Bu haber tahmin edebileceğiniz üzere Türkiye’den. Kastamonu’da aile ziyareti sırasında belindeki silahı divanın üzerine bırakıp sofraya oturan babayı, tabancayı oyuncak sanarak kurcalayan çocuk sırtından vurdu. Olay yerinde hayatını kaybeden babadan çıkan kurşun bir de anneannenin bacağına saplandı. Küçük çocuk 2,5 yaşında baba katili oldu. Suçlu kim? Tabancayı ortada bırakan baba aklan en önce gelen, suçlanması en kolay etmen. Ancak daha arka planda, daha üst konumda bir suçlu daha var: sistem. Sonuçta silah ruhsatlandırması sırasında sadece ateş etmeyi bilmek değil, bu silahı evde aile bireyleri ile birlikteyken nasıl muhafaza edeceğini, emniyet koşullarını nasıl sağlayacağını ve asla ortada bırakmaması gerektiğini öğreten bir eğitim programının olması şarttır. Sistem bu konuda açık vermektedir ve bu nedenle belki de daha nice küçük çocuklar anne-baba-kardeş katili olmaktadırlar.
Eğitim sadece ateş etmeyi, silahı muhafaza etmeyi de kapsamamalı. Mesela ülkemizde aklın sınırlarını zorlayan bir “kutlama ateşi” diye bir olay var. Düğün, nişan, bayram, Ramazan, asker uğurlaması hatta komşu ziyareti bile havaya ateş açarak kutlanıyor. Burada fizik kuralları gereği havaya ateş açınca kurşunun uzayda kaybolmadığı, yer çekim kanunu gereği aşağıya düşeceğini ve düşünce de doğada hava, su ve toprak yoluyla, solunumla ve besinlere karışarak biyolojik sistemlere giren son derece zehirleyici özelliklere sahip bir metal olduğunu da öğretmek gerekmektedir. Havaya açılan ateşler haricinde de su havzaları etrafında, özellikle bataklı havzalarda sürekli olarak yapılan kuş avcılığı nedeniyle çevrede ciddi oranda bir kursun kirliliği yaşanıyor. Aynı miktarda başka bir metal mesela demir atılmış olsa sorun yok. Demir bir dereceye kadar paslanıp yok oluyor. Ancak kurşun kimyasal olarak “ağır metal” sınıfına giriyor ve zehirli bir malzeme. Aynı sorun amatör olta avcılığı için de söz konusu. Oltalarda kullanılan ağırlık maddesi de kurşundan imal ediliyor. Bazı ülkelerde bu malzemeler kurşun harici madenlerle değiştirilmiş durumda. Türkiye’de ise henüz bu konunun varlığından bile haberdar değiliz.
İyi haftalar,
Umut Vakfı
Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.
SİZ DE YORUM YAZIN