Post image
Üzgünüz, Öfkeliyiz…


Tüm Türkiye gibi…

Tüm yüreği sevgiyle dolu bu ülkenin halkı gibi…

Üzgünüz ve öfkeliyiz…

21 Ağustos’tan bu yana kayıp olan ve aranan 8 yaşındaki Narin’in cansız bedeni 19 gün sonra evine 3 kilometre uzaklıkta dere kenarında çuvalda, üstü çalı-çırpı ve taşlarla kapatılmış olarak suyun içerisinde bulundu… Yanında, yani çuvalın içerisinde; terlikleri, çantası ve Elif Ba’sıyla…

Ve okulların açıldığı bugün okulunda, üçüncü sınıfta olması gereken Narin, öldürüldüğü kendi köyünde yani Tavşantepe’de toprağa verildi…

Maalesef istismara uğrayan, kaybolan, kaybedilen veya katledilen çocuk vakaları, bu ülkenin mutlaka çözülmesi gereken temel meselelerinden biri olarak karşımızda duruyor…

Ve gün geçmiyor ki; bu ülkede çocuklar istismara uğramasın, katledilmesin, hem de çoğunlukla onu koruyup, kollaması, gözü gibi bakması gereken en yakınındaki kişiler tarafından…

İşte bu ülkeyi yasa boğan Narin vakası da bunlardan birisi…

Düşünsenize bir çocuğun en güvenli yaşayacağı yer elbette ki; ailesinin yanı, evi…

Ama ya Narin için?

Narin en güvende olmasa gerektiği yerde yani Diyarbakır Bağlar İlçesi Tavşantepe Köyü’nde, gittiği kuran kursundan dönerken kayboldu sözüm ona 21 Ağustos’ta…

O günden beri aranıyordu… Ama Pazar günü umutlar son buldu ve Narin’in cansız bedeni derede çuval içerisinde bulundu…

Kahreden bir ölümdü, tüm Türkiye’yi yasa boğan…

Anne-baba, kardeşleri dahil aile üyelerinin de aralarında bulunduğu 24 kişinin sorgusu sürüyor… Arabasında küçük Narin’in DNA’sı bulunan amcalarından, muhtar Salim Güran ise 2 Eylül günü çıkarıldığı Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklanmış bulunuyor…

Ah bu nasıl bir acı ölüm… Nasıl kıyılır böylesine güzel bakan bir çocuğa… Hiç mi acımaz insan, hiç mi insanlığından utanmaz?

Bir masum çocuğa kıyıp da, nasıl utanmazca yaşamını sürdürür?

 

Nasıl, nasıl kıydınız…

 

Eminiz ki; Narin’in köyünde yani Tavşantepe’de yaşayan herkes biliyor neler olup bittiğini, neler yaşandığını…

Otopsi işlemleri tamamlandıktan sonra Narin için bugün (9 Eylül 2024) köyüne komşu köy olan Batı Karakoç Köyü’nde cenaze töreni düzenlendi… Kimler yoktu ki; cenaze töreninde: Diyarbakır Valisi, Jandarma Komutanı, Emniyet Müdürü, AKP İl Başkanı, siyasi parti ile STK temsilcileri ve çok sayıda vatandaş…

Tabutunun üzerinde ise beyaz bir duvak…

Narin o kadar büyüyemedi ki? O yaşasaydı, katledilmeseydi, daha bugün üçüncü sınıfa başlayacaktı neşe içerisinde…

Cenaze töreninde İl Müftüsü Celal Büyük, Narin’in cenazesine katılanlara; “İnsanlığımızdan, vicdanımızdan utandığımız bir andayız, bir gündeyiz. Bugün burada musallada yatan aslında vicdanımızdır. İnsanlığımızdır. Nasıl hesap vereceğiz. İnşallah toplum olarak insanlığımızı yeniden gözden geçirir ve yeniden hatırlarız” diye seslendi…

Ve şimdi Narin, okulların başladığı bugünde kara toprağın altında…

Bu bozulmuş, ahlaksız toplum, bu çocuklarına bile acımadan kıyan insanlar utanıp da insanlıklarını yeniden gözden geçirirler mi bilemiyoruz, ama istediğimiz bir şey var ki; bu ÜLKEDE ÇOCUKLAR İSTİSMARA UĞRAMASIN, KATLEDİLMESİN…

İstismara uğrayan, kaybolan, kaybedilen veya katledilen çocuk vakaları, bu ülkenin mutlaka çözülmesi gereken temel meselelerinden biri… Umut Vakfı olarak bizde, bu ülkenin duyarlı yurttaşları da, çocuk istismar ve cinayetlerinin artmasını kabul etmiyoruz.

Diyoruz ki; Çocuk cinayetlerini ve istismarını önleyici ve koruyucu nitelikte politikalar acilen hayata geçirilmeli…

Bu suçlara ilişkin cezai indirimler uygulanmamalı ve af kapsamından muaf tutulmalı…

Narin’in yaşam hakkını elinden alan, gasp eden, onu öldürüp, kara toprağın altına gönderenler adaletin önünde en ağır şekilde hesap vermeli, cezalandırılmalı… Ki yeni Narin vakaları yaşanmasın bu ülkede…

Çocukların mutluluk içinde gülüp oynadığı, hayaller kurduğu, büyüdüğü bir Türkiye özlemiyle…

İyi haftalar

Umut Vakfı

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN