Post image
Yoksullukla yolsuzluk arasında

Ümit MUTLU

“Bu ülkede aptallığın bedeli büyüktür. Fakirliğin de öyle.”

Andy Mulligan’ın romanı Çöplük, dünyanın sorunlarından kaçmayan, onları görmezden gelmeyen, severek okunacak güçlü ve hakiki bir çocuk kitabı.

Yoksul bir üçüncü dünya ülkesindeki zengin-yoksul uçurumlu bir şehir; ve o şehrin en kötü mahallelerinden birinde, çöplüğün içinde yaşayan üç çocuk. Raphael, Gardo ve Jun-Jun. Bir gün o üç çocuk, günlük rutinlerini gerçekleştirirken -yani çöp toplarken- hayatlarını tümden değiştirecek bir şeyle karşılaşırlar ve kendilerini sosyopolitik bir maceranın içinde bulurlar.

Andy Mulligan’ın Çöplük isimli romanını yukarıdaki paragrafla özetlemek mümkün aslında. Ancak bu özet, doğru olduğu kadar eksik de. Her şeyden önce, müthiş kurgusuna, çarpıcı gerçekçiliğine ve karakterlerinin derinliğine yapılacak bir haksızlık. 2012 yılında Carnegie Madalyası finalisti de olan Çöplük, gerçekten de temelde bu hikâyeyi anlatıyor; fakat özele inildiğinde, yansıttığı perspektifin, çöp dağları gibi çok katmanlı olduğu kolayca görülüyor.

Tabii ki öncelikle, baskın bir yoksulluk teması var kitapta: Hepimizin, dünyada yaşayan herkesin yakından tanıdığı ama ısrarla sırtını döndüğü bir gerçeklik. Zaten kitaba adını veren çöplük de tüm kurgunun can damarı. İçinde milyonlarca ton çöp, yüzlerce yitik yaşam, bir iki kırık dökük umut parçası ve bir de çanta barındıran bu uçsuz bucaksız çöp çölü, üç ufaklığın hayatını değiştiriyor.

Bu üç çocuk, yani başkahramanlarımız da kitabın gerçekçiliğinden nasibini alıyor. Kartondan yapılmış tipler değil bunlar; nefes alıp veren, sayan, söven, hayata tutunabilmek adına tırnaklarını parçalayan, hakiki karakterler. Bu hakikat, edebi bir mübalağa değil kesinlikle; Raphael’i, Gardo’yu ve Jun-Jun’u, biraz dikkatli bakan herkes görebilir mahallesinde, semtinde… Özellikle de çöp konteynerlerinin çevresinde.

Bu gerçekliğe karşın kitapta duygu sömürüsüne hiç her yok. Çocuklar, çocuk işte: Açlığın ve sefaletin içinde de yaşasalar yine de çocuklar ve hayat dolular. Özellikle Jun-Jun harika bir karakter; Raphael ve Gardo’dan bile daha kötü durumda ama onlardan çok daha ümitli.

Kitap konuya da derinlemesine dalıyor. Çocukların başlattığı hikâye dallanıp budaklanarak hiç beklenmedik bir yere varıyor. Ve vardığı nokta, devletler tarihi ansiklopedisinin istisnasız her sayfasında görülebilen, pis, cerahat dolu ama maalesef tanıdık bir tema: yozlaşmış devlet adamları, yolsuzluk ve rüşvet.

Ülkecek bizim de yakından tanıdığımız bu konu, ilerledikçe kitabın ana teması haline geliyor. Raphael, Gardo ve Jun-Jun, kendilerini, gerçekleri ortaya çıkarmaya da adıyorlar; hem onlara miras kalmış bir mektubun hem de fakirliklerinin yarattığı gururlarının doğrultusunda.

Yani aslında, kahverengiden maviye uzanan bir yol hikâyesi Çöplük. Pisliğin içinden başlayıp denizde bitiyor. Esaretin Bedeli’ndeki Andy Dufresne’nin, 500 metrelik atık tünelinde ilerleyip Pasifik’te temizlenmesi gibi…

Çok güçlü bir roman bu. Gücünü de öncelikle yazarından alıyor. Andy Mulligan, okuruyla alay etmeyen, onu aptal yerine koymayan biri. Anlattığı zor hikâyenin inandırıcılığını sarsacak yollara girmeyen cümleleri ve hayal gücüyle, okuruna son derece hakiki bir öykü sunuyor. Çocukları aldatmanın, sanılanın aksine aslında en zor şey olduğunun o da farkında; bu yüzden de daha ilk satırdan itibaren dürüstlüğü elden bırakmıyor.

Yazar, kurduğu gerçekçi dünya ve yarattığı kirli atmosferin yanı sıra, tezatlardan oluşan öyküsünü de gayet başarıyla aktarıyor. Bir şehrin en dibi ile en yüksek kısmı arasındaki farkı her satırda hissettiriyor. Çocuklar mesela, en dipte işte: çöplükte. Bundan daha aşağısı yok. Koca bir şehir tarafından istenmeyen atıklar onlar, buldukları şeylerse bol bol çöp… Diğer yandaysa, tabii ki küçük bir zümre olarak, milyon dolarlarla oynayan insanlar var…

2014 yılında Umut Kırıntıları adıyla beyazperdeye de uyarlanan Çöplük, Türkiye’de Tudem Yayınları tarafından yayımlandı. Çöplük, çocuklukla vedalaşmak üzere olan genç okurlardan, en yetkin yetişkin kitaplarını bile hatmeden kitapkurtlarına kadar herkesin severek okuyacağı, gerçeklerle örülü bir roman.

(Birgün, 13.04.2018)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN