Post image
‘Yeni dünya düzensizliği’

fft245_mf26390670

Kerem ATSU

İsmail Özdemir kitabında Batı’nın eski gücüne sahip olmadığının, Türkiye’nin de bu dönemde kendi yolunu çizmesi gerektiğinin üzerinde duruyor.

Ortadoğu’daki gelişmeler, ulus­lararası ilişkilerde sürekli deği­şen dengeler, terör saldırılarıyla birlikte küreselleşmenin eski parlak günlerini yitirmesi, siyaset üzerine dü­şünenleri bu yeni dönemi anlamaya yö­nelik kitaplar yazmaya sevk ediyor. Te­levizyon kanallarında uzmanların sık sık tartıştığı bu meselelere, İsmail Özdemir de “Küresel Buhran Dönemi ve Türkiye” adlı kitabıyla katılıyor.

İsmail Özdemir, altı bölümde ele alıyor ‘küresel buhran’ diye tanımladığı bu yeni dönemi. İlk bölümde, “Küresel Sistemin Genel Sorunları” başlığı altın­da mevcut küresel duruma dair genel tespitlerde bulunarak yeni bir Soğuk Savaş dönemine girilip girilmediğini sorguluyor. İkinci bölüm “Avrupa’nın Çözülüşü ve Çöküşü”. Burada Katalon­ya üzerinden bir Avrupa okuması yapa­rak AB’nin Türkiye’ye karşı tutumunu irdeliyor. Üçüncü bölümde ABD’yi ve ABD’nin Türkiye’yle ilişkilerini ele alı­yor. Dördüncü bölümde, “Asya’da Yük­selen Rekabet” başlığı altında, Asya’daki güç mücadelelerine yoğunlaşırken, be­şinci bölümde Suriye ve Irak üzerinden Ortadoğu’ya dair geniş değerlendirme­lerde bulunuyor. Yazar, kitabın altıncı bölümünde, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs meselelerini, önceki bölümlerde yaptığı değerlendirmelerin ışığında ele alıyor.

Ortadoğu’daki kaos

Yazar, kitabın önsözünde, Afganis­tan ve Irak işgalinin ‘Yeni Dünya Düze­ni’ için bir başlangıç olduğunu, asıl ama­cın Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Asya’nın bir bölümünde bazı devletlerin rejim ve sınırlarını değiştirmek olduğunu belir­terek yaşanan sürecin planlandığı gibi gitmediğini ve bir ‘Yeni Dünya Düzen­sizliği’ne dönüştüğünün altını çiziyor. Arap Baharı’nın Ortadoğu’daki dengele­ri altüst ettiğine değinerek Ortadoğu’da yaşanan kaosun dünyanın geri kalanını da etkisi altına aldığına ve alışılageldik çözümlerin bir işe yaramadığına dikkat çekiyor. Yazar kitaptaki görüşlerini, bü­tün bu belirsizlikler ve düzensizlikler döneminde, toplumların milli ve ba­ğımsız politika beklentilerinin arttığına yönelik tespitine dayandırıyor. Yazarın ‘Yeni Dünya Düzensizliği’ dediği bu dö­nemde şimdiye kadar hakim olan Ba­tı’nın artık eski gücüne sahip olmadığını, Türkiye’nin de bu acımasız ve zor dö­nemde kendi çıkarlarını gözeten, dün­yanın merkezindeki güçlü konumunun farkında bir siyasi yaklaşımla yolunu çizmesi gerektiğinin üzerinde duruyor.

Türkiye için fırsatlar

Kitabın ana tezlerinden biri de, Batı merkezli ülkelerin içine kapanırken, nü­fus bakımından dünyanın ağırlıklı bir kitlesini barındıran, enerji kaynaklarına sahip Asya’nın bu buhran döneminde, bir kutup başı olarak gücünü arttırıp dışarıya doğru açıldığı yönünde. Orta­ya çıkan bu yeni kutupla birlikte, gücün Batı’dan Asya’ya doğru kaymasının ister istemez ülkelerarası anlaşmazlık ve ça­tışmaları da arttırdığını, bu güç çatışma­sının, Batı ile Doğu’nun tam ortasında yer alan Türkiye’nin önemini arttırdı­ğını ve bu yeni dönemin şekillenmesin­de etkili olacağına işaret ediyor. İsmail Özdemir, AB’ye dair karamsar bir tablo çizerek Katalonya’nın bağımsızlık refe­randumundan yola çıkarak “Avrupa’nın en üstten en alta varıncaya kadar hızlı bir ayrışma döneminin içerisine girdiği­ni” iddia ediyor.

Yazar, bu buhran ve kaos dönemini her ne kadar karamsar bir bakış açısıyla ele alsa da, bu dönemin Türkiye için fır­satlar barındırdığı görüşünde. Türkiye’yi bekleyen zorluklar ve bu zorlukları aş­maya yönelik nasıl bir yol izlenmesi ge­rektiğine dair fikirler, dış siyasetin gün­demde ağırlığını koruduğu bugünlerde yeni tartışmaların önünü açabilir.

(Milliyet Kitap, 23.12.2017)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN