Post image
Yaşamak için Oksijen değil amaç gerek

Tuğçe MADAYANTİ DİZİCİ

Oksijen (Oxygène) Alexandre Aja‘nın yönetmenliği ve Mélanie Laurent‘in performansı ile seyirciyi gayet keyifli bir yolculuğa çıkaran, bilim kurgu alanında dolanan, klostrofobik bir yerde geçen hayatta kalma temalı Netflix yapımı Fransız gerilim filmi. Kim olduğunu, oraya nasıl geldiğini hatırlamayan Liz’in kriyojenik bir kapsülde uyanmasıyla başlayan filmde, içinde bulunduğu kapsüldeki oksijenin hızla tükendiğini de anlamasıyla bir kâbus başlıyor. Bu kâbustan kurtulmak için de hafızasını geri kazanması gerekiyor. Görüldüğü gibi senaryo her anlamda gerilimi arttırmak üzerine kurulmuş.

DÜNYADA NELER OLUYOR?

Birisini sonradan hayata döndürmek için kullanılan teknoloji ister kriyojenik olsun ister başka bir teknoloji olsun, benzer akslarla ilerleyen bu filmlere ben, ‘zamanda donma filmleri’ diyorum. İnsanlığı, Dünya’yı tehlikeye sokmuş virüs, iklim krizi gibi kıyametler sonrası hiper uykuya yatmış olanın erkenden uyanması ve ne olup bittiğini anlamaya çalışması aslında orijinal bir fikir değil. Sinemada akla gelen son örneklerini Uzay Yolcuları (Passengers, 2016), Uzayda Dehşet (Pandorum, 2009) ve bence en başarılarından olan Ay (Moon, 2009) olarak sıralayabilirim. Bu tür filmlerin genelde üç ark dönümleri olmakta, yani hikâyeyi veya karakteri bir durumdan diğerine taşıyan olay örgüleri. Bu olay örgüleri, bilmece bulmacalı veya kandırmacalı ilk kısım, karakterin gerçekleri ortaya çıkarmaya yaklaştığı veya çözdüğü ikinci kısım ve bulmacanın tamamen çözülerek amacın/felsefenin ortaya çıktığı üçüncü yani final kısım olarak genelleştirilebilir. Finale ulaşana kadar yaratılan tansiyon seyirci için zevkli sinema sunar. Ancak final esasen sonuçtur, seyirciye mesajdır, filmin felsefe taşının bulunduğu yerdir. Yani filmi esas unutulmaz kılan yer kaçınılmaz olarak burasıdır. Oksijen filminin, benzerlerinde olduğu gibi, ilk iki arkı çok başarılı işliyor ancak finali niteliksel olarak tatmin etmiyor. Amaçlanan ve bu amaca giden yol biraz fazla sıradan. Bu yüzdendir filmi tanımlamak için ‘Yaşamak için Oksijen değil amaç gerek’ başlığını atmam. İnsanlığın neden bu hale geldiği, insanlığın neye rağmen ve neden bu kadar kurtarılması gerektiği ve kurtuluşunun nasıl olacağı meselesi gerçek hayatta da sinema filmlerinde de üstünkörü geçiştirilebilecek noktayı çoktan geçti.

KENDİNİ ONUN YERİNE KOY

Filmin yarattığı tansiyona hiçbir lafım yok. Zaten işin arkasında bu konunun bir numaralı uzmanlarından Alexandre Aja yer almakta. Kendisi tezgâhını nereye kurarsa kursun ‘kendini onun yerine koymak’ formülünü hakkıyla yapıyor. Bir kasırga sırasında evin bodrum katında sizi bir timsahla mücadelede bıraktığı Ölümcül Sular (Crawl), New Mexico’da çölde insan eti yiyenleri baltayla deştiğiniz Tepenin Gözleri (The Hills Have Eyes), katilden saklanırken nefesiniz duyulmasın diye elinizi ağzınızla kapattığınız Yüksek Tansiyon (High Tension) filmlerinde yaptığı gibi, yönetmen bu sefer de seyirciyi kriyojenik bir kapsülde uyandırıyor.

OYUNCULAR VE FARELER

Oksijen filmini tek oyunculu film diye değerlendirebiliriz. Soysuzlar Çetesi filmindeki karakteri ile akıllarda yer eden, ne yazık ki fiyasko aksiyon filmi 6 Underground’da Michael Bay’in azizliğine uğrayan aktris Mélanie Laurent bu filmde harika ve ikna ediciydi. Görüntü yönetmeninin daracık alan hissini vererek oyuncunun duygu durumlarını yakalamasını ise göz ardı etmemek gerekir. Filmin sanatsal dizaynı iyiydi, görsel efektleri makul bir seviyedeydi. Laboratuvar fareleri ve gökten düşen tohum kabukları gibi semboller kolay anlaşılır ve hikâye ile entegreydi. Ki yeri gelmişken bir kez daha söyleyelim bilim alanında kullanılan ‘denek hayvanları’nın yani hayvan şiddetinin tamamen bitmesi gerektiğini film belki ima etmiyor ama bizim bunu her fırsatta vurgulamamız şart.

(Birgün. 22.05.2021)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN